Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bayram benim neyime?

09 Nisan 2024 Salı

İ yi ki dip dalgası olarak gelen yerel seçim sonuçlarının yarattığı moral değerler ile çakıştı. Ailelerin sevinçlerini birlikte paylaşma duygularını besledi. Yaşamlarına dayatılmış geçim zorluklarının baskısı, gerçekleri yerine, birazcık olsun nefes alma özlemleri baskın çıktı. Kafalar uzatılarak derin bir nefes alma gereksinimi ağır bastı. Bir anne uzatılan mikrofondan hiç çekinmeden, “Çocuklarım et kokusunu unutmasınlar diye 100 liralık, 50 gramlık et aldım” açıklamasını yüksek sesle yapabiliyor... Bir başkası kameralar önünde, bile bile bayrama özel bilet fiyatları artışı sineye çeke çeke, ailenin üye sayısı ile orantılı ödemek zorunda kaldıkları otobüs fiyatının toplamını açıklıyor. Yollarda oluşan kuyruklar nedeniyle söylene söylene geri dönmeyi düşünen çıkmıyor. Eskisi gibi neşeli, güler yüzlü bayram kutlamalarını, öylesine özlemiş, öylesine hak etmişiz ki. Yarınki bayram günü buluşmalarımızın daha geniş katılımlı, sofra kalabalıkları, ikram bolluğu içinde yaşanabilmesinin düşünü, eski bayram günlerimizin, hele de çocukların şen şakrak seslerinin gürültüsünü öylesine özlemişiz ki. İple çekiyoruz. Umalım geçmişte kalmış düşlerimizdeki gibi bir günü yaşayabiliriz...

Biliyorum biz gazeteci milleti, sıradan vatandaşlardan çok daha şanslıyız. Saray’ın çoğunluk yandaşı olanların tuzu hep kuruydu. Ötekiler, sevilmeyen, istenmeyen, eleştirenlerimizin bile ağlanacak hallerinin olduğunu söylemeye hakkımız yok. Her şeyden önce yıllardır düşünü gördükleri, toplumsal başkaldırının, hak aramadan yana sandıkta sesini yükseltmiş olmasının keyfini, sevincini paylaşıyorlar. Üstüne üstlük bizim meslekte telifle çalışma hakının var oluşu sayesinde, az da olsa ek gelir alabiliyor olma ile, emeklilik gelirini birleştirebilmenin ayrıcalığını yaşayabiliyoruz.

***

Sözün özü en düşük telifle iş bulabilmiş gazeteci bile emekli maaşı ile telif ücreti gelirini birleştirebiliyor olarak, diğer emekli büyüklerin sıkıntılarını yaşamak zorunda kalmıyorlar. Geçen haftanın son günü, “Bizim 68’liler”in yaşça çoğunluğundan küçük olsa da duygusallıkla ablası sayılan Nigar Sancak, yine 68’liler kuşağının en ulu çınarı sayılanların doğum günlerinin ortak kutlanmasını sağlamıştı. Yıllardır bu kadar çok katılımlı, başka bölgelerden gelmiş arkadaşların da içinde oldukları bir kalabalık yaşanmamıştı.

Şöyle bir topluca, başları kaldırabilmiş olarak derin nefes alabilmek o kadar güzel, moral vericiydi ki. Duyamayanlardan ballandırarak aktardığım dostlardan “Benim haberim olmadı” sitemlerini bile aldım. Gerçeğini ararsanız özellikle, öncelikle seçimlerin sonrasında sokaklarda oluşan kalabalıklara dikkatinizi çekmek isterim. Elbette dedikodu art niyeti olmadan, doğaçlama yükselmiş ses tonları ile diyalogları duymamak olanaksız. Havalarda, doğamız için iyi mi kötü mü olduğu bilinemeden erken bahara dönüştü ya. Dahası deniz mevsiminin açıldığı kentlerimizin sayılarında patlama da yaşanıyor.

Gidemesek de göremesek de o köy bizim köyümüzdür” tekerlemesini çağrıştırıyorlar. Gerçeğinde tüm değerlerin, tüm ülke kaynaklarının yağmalanmasının, kirli işlerin sonuçları haberleri giderek artıyor. Bayramla artan, bayram sonrası çok acı patlayacak yeni zamların ilk verileri peş peşe sayılmaya başladı ya. Yetmez, her gün yenisi, daha kötüsü vurgunların, yağmaların geri dönüşü olmayan örnekleriyle yüz yüze kaldığımız haberlerin patlaması var.

Başımız yukarıda, derin nefes alabiliyoruz ya. Morallerimiz bozulacağına, yükseldikçe yükseliyor. Yarın bayram, çocukların neşeli sesleri şimdiden kulaklarımızı çınlatıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları