Sinan Meydan
Sinan Meydan sinan.meydan@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

ADIM ADIM CUMHURİYET

18 Ekim 2023 Çarşamba

“Uygulamayı bir takım safhalara ayırmak, olaylardan ve olayların akışından yararlanarak milletin duygu ve düşüncelerini hazırlamak ve kademe kademe yürüyerek hedefe ulaşmaya çalışmak gerekiyordu. Nitekim öyle olmuştur.” (Atatürk, Nutuk)

Gelecek hafta Cumhuriyetimiz 100 yaşına girecek. Türkiye, tam 100 yıl önce, 600 yıllık saray saltanatından, 10 yıllık meşruti monarşiden, 3,5 yıllık meclis hükümeti sisteminden cumhuriyete geçti. 

Peki, ama bu büyük devrim nasıl gerçekleşti? Türkiye’de 29 Ekim 1923’te cumhuriyet nasıl ilan edildi?

Atatürk, cumhuriyeti ilan edebilmek için nasıl bir strateji izledi? 

İLK ADIM: ULUSAL EGEMENLİK VURGUSU

Gerçek şu ki, Aydınlanma ve Sanayi Devrimlerini yapamamış, yüzde 90’ı-95’i okur-yazar olmayan bir din-tarım toplumunda, 600 yıllık saltanat ve hilafet gölgesinde, çok uluslu bir imparatorluğun enkazından bir cumhuriyet çıkarmak hiç de kolay değildi. 

Bu nedenle Atatürk,–yeri ve zamanı gelinceye kadar- cumhuriyeti “vicdanında milli bir sır” olarak sakladı. Bu sırada “cumhuriyet” sözünü hiç kullanmadan, sürekli “milli egemenliğe” vurgu yaparak ülkeyi –üstelik Kurtuluş Savaşı sırasında- adım adım cumhuriyete taşıdı. 

21-22 Haziran 1919’da hazırlayıp yayınladığı Amasya Genelgesi’nde “Milletin istiklalini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır” dedi. Böylece cumhuriyete giden yolun ilk adımını atmış oldu.

1919’da Erzurum Kongresi’nde “milli iradeyi etkin kılmak esastır” kararı alınırken Atatürk’ün aklında cumhuriyet vardı.  

İKİNCİ ADIM: SULTANSIZ MECLİS

Mustafa Kemal (Atatürk), 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan TBMM’ye bir “padişah temsilcisi atanmasına” karşı çıktı. “Meclis’in üstünde hiçbir güç ve kuvvet yoktur” kararının alınmasını sağladı. Böylece TBMM, üzerine saray/sultan gölgesi düşmeyen ilk meclisimiz oldu. 

ÜÇÜNCÜ ADIM: SULTANSIZ ANAYASA 

10 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun (1921 Anayasası’nın) ilk üç maddesinde, cumhuriyetin ve yeni devletin tanımı yapıldı. Anayasada yeni rejimin adı açıkça belirtilmemesine karşın, yeni devletin adı açıkça belirtildi. Birinci maddede, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır” denildi. İkinci maddede, “Yürütme ve yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde toplanır” denildi. Üçüncü maddede ise “Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir ve hükümeti Büyük Millet Meclisi Hükümeti unvanını taşır” denildi. 

1921 Anayasası’nda sultan/halifeye yer verilmedi. Aslında buna itiraz edenler olmuştu. Bunun üzerine Atatürk, “Kanun-i Esasi’mizi (Osmanlı Anayasası’nı) külliyen kaldırmıyoruz!” diyerek, Osmanlı Anayasası’nda saltanat ve hilafetin yer aldığını belirterek konuyu kapatmıştı. Böylece 1921 Anayasası “sultansız ilk anayasamız” oldu. Ayıca anayasada halifeye de yer verilmedi.

DÖRDÜNCÜ ADIM: SALTANATSIZ HİLAFET

Müttefik Devletler, 27 Ekim 1922’de hem İstanbul hem Ankara hükümetini Lozan Barış Görüşmelerine davet ettiler. Bunun üzerine İstanbul’daki Saray Hükümeti’nin Sadrazamı Tevfik Paşa, 29 Ekim 1922’de TBMM Başkanlığı’na bir yazı göndererek Lozan Görüşmelerinde İstanbul ve Ankara hükümetlerinin birlikte hareket etmelerini önerdi. Atatürk, Tevfik Paşa’nın teklifini “Türkiye Devleti, yalnız TBMM Hükümeti tarafından temsil edilir” diyerek reddetti.  

Atatürk, cumhuriyeti ilan edebilmek için önce saltanatı kaldırmak istiyor, bunun için en uygun zamanı bekliyordu. O zaman gelmişti. Lozan Görüşmeleri öncesinde yaratılan ikiliğe son verme gerekçesiyle saltanatın kaldırılmasını istedi. Tepkilere engel olmak için şimdilik hilafete dokunulmayacaktı.   

TBMM, 1 Kasım 1922’de saltanatla hilafeti birbirinden ayırıp saltanatı kaldırdı. Ayrıca halifenin de yetkileri elinden alındı. 

17 Kasım 1922’de Halife Vahdettin, İngilizlere sığınıp Türkiye’den kaçınca, 18 Kasım 1922’de TBMM Abdülmecit Efendi’yi yeni halife olarak seçti. Abdülmecit Efendi saltanatsız halifeydi. 

BEŞİNCİ ADIM: DEVRİMCİ BİR PARTİ VE MECLİS

Atatürk, cumhuriyeti ilan etmek ve çeşitli devrimler yapabilmek için devrimci bir siyasal partiye ve meclise ihtiyaç duydu. Nisan 1923’te Meclis, oy birliğiyle seçim kararı aldı. Atatürk’ün belirlediği aday listeleriyle seçime gidildi. 

Atatürk, 8 Nisan 1923’te, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ni “Halk Fırkası”na dönüştürmek amacıyla “9 Umde Beyannamesi”ni yayınladı. 9 Eylül 1923’te de Halk Fırkası’nı kurdu. Cumhuriyeti ilan etmek için artık her şey hazırdı.

Ziya Gökalp, Ağaoğlu Ahmet, Yunus Nadi ve Seyid Bey’den oluşan bir komisyon İstasyon Binasında anayasada yapılacak değişiklikleri belirlemek için çalışmaya başladı. Çalışmalara sıklıkla Atatürk başkanlık ediyordu. 

Atatürk, 22 Eylül 1923’te Avusturya gazetesi Neue Freie Presse muhabirine verdiği demeçte, 1921 Anayasası’nın ilk iki maddesini hatırlatarak “Bu iki maddeyi bir kelimede özetlemek mümkündür: cumhuriyet” diyecekti. Haber, 24 Eylül’de Tevhid-i Efkâr’da, 28 Eylül’de Neue Freie Presse’de yayınlanacaktı.

ALTINCI ADIM: HÜKÜMET KRİZİ VE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

11 Ağustos 1923’te II. Meclis açıldı. Mustafa Kemal (Atatürk) Meclis Başkanlığı’na, Ali Fuat (Cebesoy) İkinci Başkanlığa, Fethi (Okyar) da Başbakanlığa ve İçişleri Bakanlığına getirildi. Ancak o dönemde bakanların meclis içinden tek tek seçilmesi, mecliste ciddi sorunlara neden oluyordu. Bakan olamayan vekiller hükümetin işleyişine engel oluyorlar, bu nedenle sık sık bakanlar değişiyordu. Bu arada mecliste Rauf (Orbay)’ın etkisinde bir muhalefet filizleniyordu.

Atatürk, cumhuriyet için beklediği zamanın geldiğine karar verdi. Nutuk’taki ifadesiyle “Uygulaması için sıra beklediğim bir düşüncenin uygulanma zamanı gelmişti. Bunu itiraf edeyim.”

Atatürk, Fethi Bey’den İçişleri Bakanlığı görevini bırakmasını istedi. Fethi Bey, 24 Ekim 1923’te İçişleri Bakanlığı’ndan ayrıldı. Ali Fuat Paşa da aynı gün Meclis İkinci Başkanlığı’ndan ayrıldı. Boşalan yerler için seçim yapılacaktı. 

25 Ekim 1923’te Halk Fırkası Grubu, muhaliflerden İstanbul Milletvekili Rauf Bey’i Meclis İkinci Başkanlığı’na, Erzincan Milletvekili Sabit (Sağıroğlu) Bey’i de İçişleri Bakanlığı’na aday gösterdi. Bu isimlere karşı Atatürk ise Meclis İkinci Başkanlığı için Sinop Milletvekili Yusuf Kemal (Tengirşek) Bey’i, İçişleri Bakanlığı için de Çorum Milletvekili Ferit (Törümküney) Bey’i destekledi. Atatürk’ün “gizli muhalefet” dediği grubun çabasıyla Meclis İkinci Başkanlığı’na Rauf Bey, İçişleri Bakanlığı’na da Sabit Bey seçildi. 

Bunun üzerine Atatürk, kabineyi Çankaya’da toplayıp bir durum değerlendirmesi yaptı. Karşı hamle olarak Başbakan Fethi Bey’in ve diğer bakanların istifa etmelerini istedi. Ordunun başındaki Fevzi (Çakmak) Paşa hariç herkes istifa edecekti. İstifa eden vekiller mecliste yeni kabineye seçilmeleri halinde bu görevi de kabul etmeyeceklerdi. Bu plan, 26 Ekim 1923’te uygulandı. Böylece bir hükümet krizi çıktı (çıkarıldı). 

Şimdi muhalefetin, meclisin onaylayacağı bir liste hazırlaması gerekiyordu. Atatürk, mevcut sistemde bunu başaramayacaklarını biliyordu. Atatürk, hükümetin kurulamamasının Meclis Hükümeti Sisteminden kaynaklandığını belirterek sorunu çözmek için sistem değişikliğini gündeme getirip cumhuriyeti ilan edecekti. Plan buydu. 

YEDİNCİ ADIM: CUMHURİYETİN İLANI

27 Ekim 1923’te yeni hükümeti kurmak için mecliste kulis çalışmaları başladı. Kısa sürede birçok liste ortaya çıktı. Grupların sayısı arttı. Örgütsüz muhalefet bir bütün olarak hareket edemedi. Hükümet kurma çalışmaları 28 Ekim 1923 Pazar akşamına kadar sürdü. 

28 Ekim 1923’te Halk Fırkası Grubu bir kere daha toplandı. Çeşitli öneriler tartışıldıktan sonra hazırlanan bir liste kabul edildi. Ancak hala bazı sorunlar vardı. Fethi Bey ve birçok milletvekili, görüşlerini almak için Atatürk’ün toplantıya davet edilmesini istedi. Atatürk toplantıya geldi. Listedeki bazı isimlerin listeye girmek istemediklerini gördü. Kesin bir aday listesi hazırlanmasını isteyerek toplantıdan ayrıldı. 

Atatürk, beklediği anın geldiğine karar verdi.

Meclis’ten çıkarken bazı milletvekili arkadaşlarını Çankaya’ya akşam yemeğine davet etti. 28 Ekim 1923 Pazar akşamı İsmet (İnönü), Kazım (Özalp), Fethi (Okyar), Ruşen Eşref (Ünaydın), Fuat (Bulca), Kemalettin Sami (Gökçen), Halit (Karsıalan), Çankaya’da Atatürk’ün sofrasında bir araya geldi. Toplantı, Çankaya Köşkü tadilata alındığı için bahçedeki küçük evde yapıldı. 

Sonrasını Atatürk’ten dinleyelim: “Yemek sırasında ‘Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ dedim. Orada bulunan arkadaşlar derhal düşünceme daldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim.” Plana göre sabahki grup toplantısına Atatürk katılmayacak, daha sonra sorunu çözmek için Kemalettin Sami Paşa bir önerge vererek Atatürk’ü toplantıya davet edecek ve Atatürk gelip gerekli yasal değişiklikleri teklif edecekti. 

Misafirler ayrıldı. Atatürk, İsmet Paşa’nın kalmasını istedi. Hemen bir masanın başına geçtiler. Kalem kâğıt İsmet Paşa’nın elindeydi. Atatürk, 1921 Anayasası’nın bazı maddelerinde gerekli değişiklikleri yaptı. Birinci maddenin sonuna, “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir” diye ekledi. 

29 Ekim 1923 Pazartesi günü Halk Partisi Grubu saat 10.00’da Fethi Bey’in başkanlığında toplandı. Toplantıda değişik hükümet alternatifleri üzerinde durulmasına rağmen yine sonuç alınamadı. Bunun üzerine Kemalettin Sami Paşa, sorunu çözmek için Atatürk’ün Meclis’e çağrılmasını önerdi. Önerge kabul edildi. Atatürk geldi. Toplantı salonuna girer girmez kürsüye çıkıp “Bana bir saat kadar müsaade buyurun, bulacağım çözüm yolunu bildiririm” dedi. Fethi Bey, bu öneriyi oylamaya sundu. Öneri kabul edildi. Atatürk bu bir saat içinde gereken kişileri meclisteki odasına davet ederek onlara bir gece önce hazırladığı karar tasarısını gösterip bulduğu çözümü anlattı.

Saat 13.30’da parti genel kurulu Fethi Bey’in başkanlığında yeniden toplandı. Atatürk tekrar kürsüye çıktı. “Kusur, takip etmekte olduğumuz usul ve şekildedir” dedi. Sonra “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun bazı noktalarını açıklığa kavuşturmak lazımdır. Teklifim şudur” diyerek tasarıyı Meclis Kâtibi Ruşen Eşref Bey’e uzattı. Tasarı okunduğunda, Atatürk’ün “cumhuriyet” teklif ettiği anlaşıldı. Bazı milletvekilleri söz alıp cumhuriyetin öneminden söz ettiler.  

Saat 18.00’de Meclis toplandı. Tarihi oturum başladı. Kısa bir süre öncesine kadar petrol lambasıyla aydınlatılan genel kurula elektrik verilmişti. Dinleyici locaları tıklım tıklımdı. Tasarı okundu ve oylamaya geçildi. Oylamaya katılan 158 milletvekilinin oyuyla cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet ilan edildiğine saat 20.30’u gösteriyordu. Hemen ardından 42 yaşındaki Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), 158 oyla cumhurbaşkanı seçildi. “Yaşasın Cumhuriyet”, “Yaşasın Mustafa Kemal Paşa” sesleri Meclis duvarlarını aşıp Ankara’ya, Türkiye’ye yayıldı.

Atatürk, teşekkür konuşmasını “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır” diye bitirdi. 

Gerçek şu ki, Mustafa Kemal (Atatürk), azimle, kararlılıkla, sabırla, akılla ve stratejiyle “adım adım yürüyerek” cumhuriyeti kurdu. Cumhuriyet, Atatürk’ün eseridir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları