Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
23 NİSAN'IN TARİHİ
“Millet 23 Nisan’da ilk sözünü söyledi ve milli davaya atıldı. Yoktan bir ordu çıkardı. Dağılan halkı bir araya topladı. Milletin başına musallat olan halifeyi orada yalnız bıraktı. Yalnız Türklerin, yalnız Anadolu’nun değil, bütün İslam âleminin hayatını, istikbalini kurtaracak bir devletin temellerini 23 Nisan’da attı. 23 Nisan günü bu milletin, özgür ve bağımsız Anadolu’nun sonsuza kadar milli bir bayramıdır.” (Bursa Milletvekili Muhittin Baha Bey, 23 Nisan 1921)
Nisan 1921.
Kurtuluş Savaşı olanca şiddetiyle devam ediyor; Anadolu işgal ve isyan ateşiyle yanıyordu.
1 Nisan’da Yunan ordularına karşı II. İnönü Zaferi kazanıldı.
7 Nisan’da Aslıhanlar Savaşı kaybedildi. Yunan ordusu, Dumlupınar mevzilerine yerleşti.
15 Nisan’da Anzavur isyanlarının elebaşı Ahmet Anzavur, Biga yakınlarında öldürüldü.
15 Nisan’da yeni Yunan Başbakanı Gunaris ve bazı Yunan bakanlar İzmir’e geldi. Yunan ordusunun güçlendirilip taarruza geçmesini kararlaştırıp geri döndüler.
TBMM’DE MİLLİ BAYRAM TEKLİFİ
Tarih 23 Nisan 1921, günlerden cumartesi.
Yer Ankara, TBMM, 24’üncü oturumun 3. celsesi.
Başkanlık makamında Birinci Reis Vekili Hasan Fehmi Bey oturuyor.
TBMM’nin toplanmasının üzerinden tamı tamına bir yıl geçmiş; milletin egemenliğini kendi eline almasının birinci yıldönümü.
Saruhan Milletvekili Refik Şevket Bey ve arkadaşları ile İçel Milletvekili Şevki Bey, 23 Nisan’ın “iyd-i milli (milli bayram) ilan edilmesi” hakkında Meclis’e bir kanun teklifi verdiler. Şevki Bey teklifinde, “23 Nisan 1920 gününde Büyük Millet Meclisi kurularak milletin yazgısıyla ilgili işlere el koyduğu mutlu bir gün olduğundan, (bugünü) halkın yüreğinde yüceltmek için, bu tarihin resmi bayram olmasını” öneriyordu.
Önce Bitlis Milletvekili Hüseyin Hüsnü Bey bir konuşma yaptı: “Efendiler! Halkın zalimane ceberuta karşı galip gelmesini sağlayan ve Doğu tarih sahnesinde önemli bir inkılap kaynağı olan yüksek Meclisiniz, bugün yıldönümü toplantısını gerçekleştiriyor. Bu nedenle 23 Nisan’ın iyd-i milli (milli bayram) olarak kabul edilmesi yolunda verilmiş iki önerge vardır, şimdi okunacaktır.”
Bu konuşmanın adından kanun teklifleri okundu ve görüşmelere başlandı.
VEHBİ HOCA’NIN İTİRAZI
İlk sözü Konya Milletvekili Hoca Vehbi Efendi aldı. İlk Meclis’teki sarıklı milletvekillerinden biriydi. İstanbul’daki son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin dağıtılmasıyla Ankara’daki Meclis’e katılmıştı. İlk Meclis’te din işleriyle ilgili görevler almıştı.
Vehbi Hoca, 23 Nisan’ın “mutlu bir gün” olduğunu ancak düşmanları yenip İzmir’e “o mübarek bayrağımızı” diktiğimiz gün gerçek amacımıza ulaşacağımızı söyledi. Bu gibi bayramların milletin yüreğinden doğduğunu, “nümayiş yapmakla” bayram olamayacağını ve milletin “manevi gücünün” bunlarla artmayacağını belirtti. Sonra işi dine bağlayıp şöyle dedi: “Rica ederim. İçimizde bir tek Hıristiyan yoktur. Ezanı Muhammedi okunuyor da aldırış etmiyoruz! Eğer milletin gücünü artırmak, moralini yükseltmek istersek onu itikat noktasında güçlendirmenin çaresine bakalım.” Vehbi Hoca, milletin gücünün milli bayramlarla değil “itikatın güçlendirilmesiyle” artacağını ileri sürüyordu.
Hocanın sözlerine Kırşehir Milletvekili Yahya Galip Bey, “O başkadır efendim!” diye karşılık verdi.
Vehbi Hoca devam etti: “Nasıl başka? (...) Milletimiz, milli amacına tam olarak ulaştığı gün yüreğinde gerçek bir bayram yaşatır. Rica ederim, böyle bir kanuna ne ihtiyaç vardır?”
Malatya Milletvekili Fevzi Efendi söze karıştı: “Geçen yıl Ankara’ya sekiz saatlik yerde savaş oluyordu. Biz burada üzüntü ile oturuyorduk. Hamdolsun bu yıl askerlerimiz daha ileri gitmiştir.”
Vehbi Hoca görüşünde ısrar etti. Fevzi Efendi, “Kutsal günleri takdir etmezsek o günlerin değeri kalmaz” dedi.
YAHYA GALİP BEY’İN TEPKİSİ
Kırşehir Milletvekili Yahya Galip Bey, Vehbi Hoca’yı çok sert eleştirdi. Öyle ki hocayı Ankara’ya İngilizlerin gönderdiğini bile iddia etti. Vehbi Hoca’nın “doğru düşünmediğini” söyledi. Sonra da 23 Nisan’ın neden bayram olması gerektiğini anlattı:
“Eğer sizin fikrinizi bu millet taşımış olsaydı, bu Meclis toplanamazdı. Bu öyle bir iyd-i milli ki (milli bayramdır ki), bunun üzerinde hiçbir bayram düşünülemez... Bugün yüce Meclis toplanmıştır. Millet kurtuluş ve mutluluk beratını bugün almıştır. Bu inşallah sonsuza kadar devam edecek. (...) Hoca efendi hazretleri, bugünü gökteki melekler bile yüceltiyor, siz neden yüceltmek istemiyorsunuz?”
Yahya Galip Bey sözlerine şöyle devam etti: “Ne vakit böyle bir milli bayram olur; memleketin sevinçli anları olur, bunun içine ‘İslam ahlakı’ sokarlar. Biz bunu temenni ederiz ki, İslam ahlakı tamamıyla gerçekleşsin (...) Ama her gün, her fırsattan yararlanarak temcit pilavı gibi bunu söylemekten ne çıkar? Ben anlamıyorum.”
BÜTÜN MÜSLÜMANLARIN BÜYÜK GÜNÜ
Sonra Saruhan Milletvekili Mahmut Celal Bey (Bayar) söz aldı. İstanbul’un işgalinden bahsetti. “bütün insanlığın, hain ve rezil düşmanı olan İngilizlerin”, halifelik makamına saldırdıklarını söyledi. “Papaz Fru adında bir casus, ne yazık ki bugünkü padişahı avucunun içine almış” dedi.
Neşet Bey (İstanbul), yerinden şöyle bağırdı: “O da onun gibidir. Kahrolsun!”
Mahmut Celal Bey, 23 Nisan’da umutsuzluğun yenildiğini belirtti. O gün, “Büyük bir ümitle kalplerini birleştirenler, insanlık dünyasına karşı bağırdılar: Biz tutsaklığı kesin olarak reddediyoruz. Bağımsız olarak yaşadık ve yaşayacağız. Bu bizim hakkımızdır. Rica ederim, bu bütün Müslümanlar için büyük bir gün değil midir?” İçeriden “Hay hay” sesleri yükseldi.
ALİ ŞÜKRÜ BEY’İN İTİRAZI
Muhaliflerden Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey, 23 Nisan’ın sadece Meclis’in isteğiyle değil, tüm milletin isteğiyle bayram olabileceğini söyledi. 23 Nisan’ın gayet değerli, önemli bir gün olduğunu ancak henüz Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmadığını, daha özgür olmadığımızı, ne zaman özgür olacağımızın da belli olmadığını belirterek 23 Nisan’ın bayram olmasına karşı çıktı. Ayrıca kazanılacak zaferin millete ait olacağını, bu nedenle “Meclis’in kendi kendine ‘Ben bu işi yaptım. 23 Nisan’da burada toplandığım için bugünü bayram yapıyorum, bugünü siz de bayram yapın” demesinin uygun olmadığını söyledi. Fevzi Efendi (Malatya), “Pek yanlış söylüyorsunuz” diye seslendi.
Ali Şükrü Bey sözlerini sürdürdü: “Efendiler; bunu millet esaretten kurtulup İstanbul’a kavuştuğu, Edirne’sine, İzmir’ine kavuştuğu, Bursa’sına kavuştuğu zaman kendisi yapacaktır. Bizi bu muzafferiyetlere ulaştıran 23 Nisan’da şurada toplayan millettir. Bunu millet yapacaktır. (...) Bizim bunu teklif etmemiz uygun değildir.”
MUHİTTİN BAHA BEY’İN ÇARPICI SÖZLERİ
Bursa Milletvekili Muhittin Baha Bey söz aldı. 22 Nisan ile 23 Nisan arasındaki farkı düşününce, 23 Nisan’ın milli bayram olup olmayacağına karar verilebileceğini söyledi. Sonra aradaki farkı anlattı. “22 Nisan’da bize hıyanet etmiş, yüksek halifelik ve saltanat makamına tecavüz etmiş bir adam (Padişah Vahdettin) ve onun takımı vardı. Millet başsızdı” dedi. Sonra 23 Nisan’da açılan Meclis’in neler yaptığını anlattı. “Biz bugünü milli bayram yapmakla şerefi kendimize almıyoruz. Biz ne yaptık? Yapan millettir” dedi. Sözlerini, “23 Nisan günü bu milletin, özgür ve bağımsız Anadolu’nun sonsuza kadar milli bir bayramıdır” diye bitirdi.
Kırşehir Milletvekili Müfit Efendi, “Efendiler, bugünün bir milli bayram olması gereklidir” diye söze girdi. İki gün önce Afgan Elçisi Sultan Ahmet Han’ı karşılamak için gittiğinde onun, “57 gündür 23 Nisan’a yetişmek için menziller aşarak geliyorum” dediğini aktardı. “Bugünü her bayramdan daha saygıdeğer olarak kabul etmeliyiz” dedi.
MİLLİ BAYRAM
Teklif sahiplerinden Saruhan Milletvekili Refik Şevket Bey, 23 Nisan’ın mutlaka bayram olması gerektiğini savundu: “Efendiler, rica ederim, milli amacımızı gerçekleştirmek için attığımız adımın şerefi hürmetine bunu bir kutsal tarih olarak tespit etmekle yükümlüyüz. (...) Efendiler, yüreklerimizde zafer azmini öyle bir güçlü imanla yaşattık ki bütün bu şereflerin, bütün bu başarıların ilk adımı 23 Nisan’dır. Rica ederim, bunu kabul etmekte ne sakınca vardır?”
Refik Koraltan (Konya), “23 Nisan’ın milli bayram olarak kabulünü rica ederim” dedi.
Tunalı Hilmi Bey (Bolu), “Efendim, milli bayramdır, Türkçe olsun” dedi.
Abdülkadir Kemali (Kastamonu), “Efendim, milli bayram olsun” dedi.
Görüşmelerde, Vehbi Hoca ve Ali Şükrü Bey dışında 23 Nisan’ın “milli bayram” olmasına kimse itiraz etmedi.
Görüşmeler bitince başkan söz aldı:
“Efendim, milli bayram olması teklif ediliyor. Kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edildi...” (Görüşmeler için bkz. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 10, s. 69-74.) Böylece, “23 Nisan’ın milli bayram kabulüne dair” 112 sayılı kanun çıkarıldı.
1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılınca 1 Kasım da Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ilan edildi.
Zamanla 23 Nisan, Milli Hâkimiyet Bayramı olarak kutlanmaya başlanınca 1 Kasım kutlamalarından vazgeçildi.
1935’te çıkarılan 2739 sayılı kanunla bayram, “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak adlandırıldı. 1981’de kabul edilen 2429 sayılı kanunla bayramın adı “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” oldu.
ÇOCUK BAYRAMI
Atatürk’e göre “Vatanı korumak çocukları korumakla başlar”, “Çocukları her türlü ihmal ve istismardan korumalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmalıdır.” Atatürk, zorlu savaş yıllarında kimsesiz kalan çocukları, özellikle şehit çocuklarını korumak için 1921’de Ankara’da kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti’ne destek oldu, cemiyeti himaye etti. Cemiyetin etkinliklerine katıldı. Cemiyete para yardımı yaptı. Eşi Latife Hanım cemiyeti temsil etti. Atatürk, Soyadı Kanunu çıktığında, cemiyetin başkanı Fuat Bey’e, Türk mitolojisinde “çocukların koruyucu tanrıçası” Umay’a atfen “Umay” soyadını verdi. Cemiyetin adını da Çocuk Esirgeme Kurumu yaptı.
1922’de Ankara’daki 23 Nisan kutlamalarına öğrencilerin de katılması ayrı bir coşku yarattı. Atatürk’ün desteğini alan Himaye-i Etfal Cemiyeti, 23 Nisan 1923’te yetim ve öksüz çocuklar için, şehit çocukları için yardım toplamaya başladı. Bu sırada yardım amaçlı rozetler çocuklar tarafından satıldı. Böylece 23 Nisan’da çocuklar ön plana çıktı. Atatürk’ün de bu faaliyetlere destek olmasıyla 23 Nisan 1925’te “Çocuk Günü”, 1926’dan itibaren ise “Çocuk Bayramı” olarak kutlandı. İlk kapsamlı “Çocuk Bayramı” kutlamaları Atatürk’ün himayesinde 1927’de yapıldı. 23 Nisanlar, 1929’dan itibaren “Çocuk Haftası” olarak kutlandı.
Yazımızı, 23 Nisan 1937’deki Çocuk Bayramı törenlerinde bir konuşma yapan lise öğrencisi Ayla’nın şu sözleriyle bitirelim: “Kardeşlerim, arkadaşlarım! Bize bugünü çocuk bayramı diye bağışladıkları için ne kadar sevinsek azdır. Bize bu bayramı veren yüce Atatürk ve Kamutay’dır. Yaşasın yüce Atatürk, yaşasın Kamutay’ımız.”
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun. Meclis üstünlüğünün sağlandığı nice 23 Nisan’lara...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- Soğuk havada TIR kuyruğu 30 kilometreyi geçti
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'
- Öğrencisinin Suriye'de Bakan olduğunu öğrendi
- Evini kiraya verecekler için geri sayım
- 'Ev hapsi' kararının ardından ilk kez konuştu
- CHP'den Erdoğan'a sert yanıt!
- İstanbul Barosu hakkında soruşturma!