İktidarın, “Terör örgütü lideri, örgütünü lağvedecek açıklamayı yapsın” şeklindeki çağrısına Öcalan’dan yanıt geldi:

“Süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim.”

Öyle anlaşılıyor ki Öcalan’ın bu mesajı, yeğeni DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan’a yazdırdığı saatlerde TUSAŞ’a saldırı yapıldı.

Kurum adıyla bile terör örgütünün hedefinde. Çünkü ürettiği ürünlerin en büyük kullanım alanı kendilerini hedef alıyor. Saldırının savunma sanayisi firmalarınca İstanbul’da düzenledikleri ve 6 milyar doların üzerinde ciddi bağlantıların imzalarının atılacağı fuar sırasında yapılması anlamlı. Bu bir olasılık...

Üzerinde daha çok durulan olasılık ise Cumhur İttifakı’nın başlattığı yeni süreç... Soru şu: Bahçeli’nin açıklamasının üzerinden 24 saat geçtikten sonra örgüt böyle bir saldırı gerçekleştirebilir mi?

Üzülerek söyleyelim, konuyu bilenler örgütün bu yeteneği, yıllar içinde kazanmış olabileceği üzerinde duruyorlar. Çünkü örgüt Türkiye’ye 40 yıldır saldırıyor. Bu süreçte tüm bölgesel ve küresel güçlerle ilişki kurmuş, bu güçlerden askeri eğitim almış durumda.

Bir diğer soru şu; terörün Türkiye içinde bu kadar baskılanmasına karşın hâlâ bu eylemi nasıl yapabiliyorlar?

Terörün beklenmedik eylem hedefi böyle durumlarda ortaya çıkabiliyor. Aynı sorunlarla dünyadaki her devlet karşılaşabiliyor. Türkiye uzun süredir terörle mücadele ediyor. Yalnızca örgütlerle değil, yabancı servislerin maniple ettiği örgüt içindeki gruplarla da karşı karşıya. Bu nedenle, eylem gerçekleşince, kimin çıkarları olduğu konuya da dikkat kesilmek gerekiyor.

Güvenlik güçleri TUSAŞ’a yapılan saldırının perde arkasını da çözecek ve ilgili yöneticilere sunacaktır.

Ancak şu noktaya vurgu yapmak gerekli: Türkiye terörle her an ve sürekli yüzleşmek zorunda kaldığı bir konum ve coğrafyada. Ülkeyi yöneten ve yönetmeye aday olan siyasilerin başka konulardan daha çok güvenlik konularında hazır ve öngörülü olması lazım. Türkiye, 40 yıldır benzeri süreçlerle sınanıyor. Terör bireysel ve toplumsal düzeyde sarsıntı yaratmak için saldırıyor. Ne yazık ki bir ölçüde de amacına ulaşıyor. Peki, Türkiye niye kalıcı, akıllı bir direnç geliştiremiyor? Geleceğini bu topraklarda arayan insanlar olarak, direniş noktaları yaratmakla görevli olanların görev ve sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmiyor mu? Türkiye’de bu bilgi ve birikimin olduğu net. Esas sorun ise sistemin bu birikimden akıllıca yararlanmak isteyip istememesi. Bu da hamasetten uzak, akılcılığı yüksek siyaset üstü bir bakış açısı gerektiriyor.

Çünkü bu saldırı, çocuklarımızın geleceğine...