Pınar Öğünç

Yasemin için bir umut

25 Haziran 2015 Perşembe

Suçun ve cezanın tarifleri eğri bükük çizgilerle belli; fiilleri o deliklere doldurarak adalet arıyoruz. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen “yakın akrabayı öldürme” davasında sanık sandalyesinde 1989 doğumlu bir kadın var. Yasemin Çakal Kaymaklı, oğlunun babası, kocası Özkan Kaymaklı’yı geçen yıl bıçaklayarak ölümüne sebep oldu. Müebbet hapsin adı geçiyordu, duruşmalar süresince haksız tahrik indirimi, iyi hal ihtimalleri vardı. Lakin avukatları bunun meşru müdafaa olduğunu savunuyor, beraat istiyordu. Neden?

Yasemin bir buçuk yıllık evliliğinin ikinci haftasında kocasından gördüğü şiddet üzerine hastanelik olmuş bir kadın. Sistematik fiziki ve psikolojik şiddetten, küfürden, tehditten söz ediyor. Şikâyeti üzerine kocası hakkında bir aylık tedbir kararı çıkmış, sığınmaevinde kalmış, boşanmasını istemeyen ailesinin etkisiyle mecburen tekrar eve dönmüş. Yasemin, karakolda Aile İçi Şiddet Formu’ndaki “Kocanız sizi öldürmeye teşebbüs etti mi?” sorusuna “Evet” diye cevap vermiş bir kadın. Ama işte, kocasının oğluyla onu bir gece önce bir odaya kilitlediği günün sabahına, olmayan bebek beziyle yükselen ve oğluyla kendisinin hayatının tehlikede olduğunu hissettiği o güne dair mahkeme heyetini ikna etmek durumunda. Neye? Gerçekten öldürmeseydi, kocası onu ve çocuğunu öldürecek miydi? Hakikaten canına mı kast edilmişti? Hayatta olarak bunu nasıl ispat ederdi?

 

‘Biz neler görüyoruz’

“Erkek adalet” sistemi maktulün kadın olduğu hallerde erkeği haklı bulmanın yollarını kolay buluyor. Kot pantolon giymişti, erkekliğime küfretti, yabancıya saati sormuştu... Ama şiddet anında kocasını öldürmekten başka çare bulamayan kadınların işi zor. Bu zihniyet, söz konusu kadın olunca sistematik şiddetle, suç anını ayırıyor çünkü.

Bunu birleştirmenin yollarından biri Yasemin Çakal Kaymaklı’nın hem fiziki hem psikiyatrik muayeneden geçmesiydi. Akıl almaz biçimde iki kez reddedilen talep, dünkü duruşmada kabul edildi. Ne gariptir ki, aslen çok doğal olan talebin kabulü, zafer duygusu yarattı duruşma çıkışı. Beş kardeşi, ailesi, feminist kadınlar, meşru müdafaayı kanıtlamaya doğru bir adım ilerlendiğini düşünüyordu; mutlulardı. Çünkü aslında ümitleri yoktu. Yasemin’in 17 aylık oğlu kucaktan kucağa gezerken ne olduğunu anlamaya çalışıyor bir yandan. Bazıları böyledir, neler görmüşse parmağınızı çocuk gibi tutar, koca bir adam gibi bakarlar gözlerinize.

İlginç iki durum daha vardı dün. İlki Ayşe Arman’ın yazısını okuduktan sonra ta Yalova’dan kalkıp gelen 32 yaşında, makine mühendisi bir erkek... Hayatında ilk kez adliyeye, Yasemin Çakal’a destek için gelmiş. İkincisi de karar arasında, iki polisle yaptığımız sohbet. “Kız babası” erkek, bu davayı bilen bir kadın polis, üçümüz Türkiye’de kadına yönelik şiddetin cezasızlığından, çifte standarttan konuşuyoruz. Tuhaf. “Neler görüyoruz burada” diyorlar. “İnsan hayatı çok ucuz ama kadınlarınki daha ucuz” diyor kadın memur. Duruşmanın 16 Eylül’e ertelendiği ve rapor talebinin kabulü haberi geliyor salondan. Şaşırıyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir tava bir kepçe 19 Nisan 2017

Günün Köşe Yazıları