Özdemir İnce

Nasrettin Hoca’nın eşeği ve CHP

16 Haziran 2020 Salı

Bu yazının anası 23 Haziran 2010 tarihli Hürriyet’te, babası ise aynı gazetenin 8 Eylül 2009 günlü sayısında yayımlandı. Aradan on ve on bir yıl geçmiş. İyi şarap gibi dinlenmiş iki yazı. Üç bölümü tadımlık olarak sunuluyor. Lütfen sofraya buyurun!

***

“Nasreddin Hoca ile oğlu kasabaya gidecek. Hoca eşeğe biniyor, oğlu da yürüyor. Yolda bir adama rastlıyorlar, adam ‘Utanmıyor musun Hoca’ diyor, ‘kendin eşeğe binmişsin, küçücük çocuğu yürütüyorsun.’

Hoca, “Doğru yahu’ diyor ve kendisi eşekten inerek oğlunu eşeğe bindiriyor. Bir süre sonra yine bir adama rastlıyorlar, o adam da oğlanı azarlıyor, ‘Yaşlı başlı baban yürürken sen eşeğe binmeye utanmıyor musun?’ diye.

Bu kez ikisi birlikte eşeğe biniyorlar ve yine bir adama rastlıyorlar. Adam, ‘Sizde hiç insaf yok mu yahu! İkinizi birden zavallı hayvancık nasıl taşısın?’ diyor.

Bunun üzerine ikisi de eşekten iniyor ve yürümeye başlıyor ve yine bir adama rastlıyorlar, adam, “Sizde hiç akıl yok mu, eşeğe binsenize’ deyince, Hoca oğluna, ‘Gel’ diyor, ‘tut şu eşeği’. İkisi birlikte eşeği sırtlarına alıp kasabanın yolunu tutuyorlar.” (23.6.2010)

***

“Vakti zamanında nemrut bir herif varmış. Yatak serme konusunda bir bahanesini bulur karısına her gün mutlaka dayak atarmış. Kadın yatağı büyük odaya mı serdi, ‘Ulan kadın bu havada sofa varken buraya mı yatak serilir!’ diye basarmış dayağı. Kadın ertesi gün yatağı sofaya serermiş. Bu sefer, ‘Ulan karı, davarın gürültüsünden burada uyunur mu?’ diye ayağının altına alırmış zavallı kadını.

Canından bezen kadın, evde serilebilecek her yere yatak sermiş. Durumu gören nemrut herif pek memnun olmuş ve damda yatmaya karar vermiş.

Karıkoca yatağa girmişler. Gökyüzü gökyüzü değil, sanki yıldız harmanı. Adam başlamış sormaya: ‘Ulan karı şu yıldız ne yıldızı?’ Cevap: ‘Avcı Cebbar!’ ‘Ulan karı şu yıldız ne yıldızı?’ Cevap: ‘Yedi kandilli Süreyya!’

Böyle soru-cevap devam ederken sıra Terazi yıldızına gelmiş.

‘Ulan karı, bu ne yıldızı?’

‘Terazi yıldızı efendi!’

‘Ulan karı, buraya yatak serilir mi? Terazinin dengesi bozulur da kilolar kafama düşerse… Ulan ben seni nasıl dövmemeyim!..’ Basmış köteği…”(8.9.2009)

***

“Londra’da yaşayan bir öğretim üyesi okurum aşağıdaki iletiyi gönderdi:

‘Hiçbir partinin iç işleyişine karışmayıp da konu CHP olunca herkesin nedense il başkanı seçimi ile bile ilgilenmesini hiç anlamıyorum.

Başka bir partinin il başkanı ile ilgilenildiğini görmedim, duymadım, okumadım.

Bu durum özellikle CHP için geçerli, herkes her konuda karışma hakkı görüyor.

İcraatı yapandan çok, CHP konu oluyor genelde. Hangi bakan neden seçildi, nereden geldi diye bilmiyoruz ama CHP’nin PM üyelerinin kimlikleri herkesçe biliniyor.

Pek anlayamadığım bir durum bu. Kılıçdaroğlu iktidara eleştiride bulununca da projelerini anlatsın diye eleştiri oluyor. Projelerini anlatınca da iktidarın yaptıklarına neden karşı çıkılmıyor deniyor. Üstelik bence her konuyu da gayet güzel anlatıyor, açıklıyorlar.

Ben bir vatandaş olarak anlıyorum, projelerini de izliyorum. Her konuda da gayet de doğru açıklamalar yapılıyor.’ ” (23.6.2010)

***

“İbretlik yazıcı esnafının yazılarını ben de ibretle izliyorum. Bir zamanlar CHP ve Deniz Baykal halkla bütünleşmiyor; açlıktan, işsizlikten, sefaletten söz etmiyor diye basarlardı sıfırı. ‘Varsa yoksa laiklik ve irtica!’ derlerdi. Şimdi, CHP’ye ve yeni genel başkanına, ‘Sen bırak sefalet edebiyatını Kürt meselesinden söz et!’ diye bastırıyorlar.

Bence, gazetelerin yazıcı esnafı açıklamalı önce: Anadilde öğretim hakkı için ne düşünüyorlar? Anlaşıldığına göre demokratik yöntemli (!) radikal çözümleri tercih ediyorlar. Örneğin özerk bölge, Kürt-Türk Federasyonu, bağımsız Kuzey Kürdistan Kürt Devleti.

Ben bu üç çözüme de karşı değilim ama taraflısı da değilim. Kürt sorununun daha az, daha fazla demokrasi ile hiçbir ilişkisi yok. Bir başka dünya bu esnafla mümkün değildir!” (23.6.2010)

***

Sadece kimi gazete köşemeninin içinde debelendiği bataklık değildir bu. Televizyon papağanları bu yazının konusu bile olamaz ama öyle akademisyenler de var ki halleri içimde hicran yarası: “AKP’yi eleştiriyoruz ama muhalefet de işini yapmıyor!” imiş… Bir de tavus kuşu gibi kabaran okurlar vardir ki “AKP çok kötü ama ortalıkta oy verecek parti yok!” derler. O zaman o partiyi de sen kur kardeşim.

Ağalar-Beyler muhalefeti bırakıp “seçmen”e bakın biraz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları