Özdemir İnce

Kemalizm ve sol

26 Eylül 2023 Salı

İlkin Kemalizmin ne olduğunu tanımlayarak işimize bakalım: Kemalizm “altı ok”tur: 1927’de cumhuriyetçilik, halkçılık, laiklik ve milliyetçilik olarak tanımlanan dört ilkeye, CHP’nin 10-18 Mayıs 1931 tarihlerindeki üçüncü parti kurultayında devletçilik ve inkılapçılık (devrimcilik) ilkeleri eklenerek “altı ok” kavramı benimsenmiştir. 

Atatürk, Sovyet albayının yönelttiği, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin biçimi konusunda, “Yani Bolşevikliğin prensipleri üzerine kurulmuş bir cumhuriyet değil mi, generalim” sorusuna şöyle karşılık vermiş: “Öyle olacak, devlet sosyalizmi dersek daha doğru söylemiş oluruz”. 

Şimdi, teğmen rütbeli Mustafa Kemal’in Atatürk’ün Bütün Eserleri’nin (1) birinci cildinde yer alan ve 1903-1904 yıllarını kapsayan “İki Numaralı Not Defteri”nde yer alan şu satırlarını okuyalım.“Akla uygunluğun başlangıçta gözle görülene üstün olması, bununla beraber akla uygunluğu gözle görülenle terbiye esası. Evvela sosyalist olmalı. Maddeyi tanımalı”. (S.15) Bu satırları yazan kişi 22-23 yaşında. Bu kişi 1927 ve 1931 yıllarında “6 ok”u CHP’nin şiarı yapacak. Uzun lafın kısası Kemalizm temelsiz, suyuna tirit bir özenti değil, çok ciddi bir ideolojidir. Ne yazık ki 60’lı ve 70’li yılların sol kafaları bu gerçeği anlamaktan çok uzaktır. 

Benim her harfine katıldığım tanımlamayı Yıldırım Koç yapmış: “Kemalist Devrim, insanlığın geçmişindeki özgürlükçü düşünceleri, Fransız Devrimi’nin ve Sovyet Devrimi’nin hedef ve ilkelerini özümsemiş, bunları çağdaş dünyanın ve Türkiye’nin koşulları temelinde ‘6 ok’ta sentezleştirmiş ve mevcut imkânlar çerçevesinde mümkün olanın azamisini gerçekleştirmiş bir anlayış ve mücadeleydi.” (2) 

1960, 1970 ve 1980’lerin “solları”, ne yazık ki bu tanımlamanın değerini bir türlü kavrayamadı ve her ülkenin kendine özgü ortam ve koşulları olduğu gerçeğini bir türlü anlayamayan Che Guevara’nın maceracı yorum ve uygulamasının peşine takıldı. Oysa o yılların Türkiye İşçi Partisi yukarıdaki tanıma hiç de yabancı değildi. 

Ben 1990’larda bir insanın hem Marksist aynı zamanda Kemalist olabileceğini söyleyip yazmaktaydım. Şu günlere üçüncü baskısı yapılan “Bu Ne Biçim Memleket & Yaşasın Cumhuriyet” (3) adlı kitabımda yer alan “Tarihin Kapısı Dardır” (Varlık Dergisi, Nisan 1999) ve “Cumhuriyet Üzerine Söyleşi” (Hürriyet gazetesi, 18 Nisan 1999) adlı yazılarımı okuyabilirsiniz. 

Hürriyet gazetesi için benimle söyleşi yapan kişi soruyor: “Yazınızı okuyuncaya kadar ben sizi Marksist biliyordum. Oysa siz koyu bir Kemalistmişsiniz.” 

Benim cevabım şöyle: “Ben Kemalistim tabii. Demokrasiden de önce gelir benim için Cumhuriyet. Cumhuriyet, Türk ulusunun şimdiye kadar yaratmış olduğu en anlamlı sanat yapıtıdır. Entelektüel olarak 1920’leri, 30’ları, 40’ları evrensel normlarla gözden geçirdiğiniz zaman Batı’dan hiç geri kalmadığını görürsünüz. Ayrıca Kemalizmin içinde sol bir ilerlemeci ideoloji vardır ve ben bunu gördüm. O zamanlardan bu yana ne Kemalizmden ne de Marksist sol düşünceden ayrıldım. Kemalizm alaya alınıyor, ben Kemalistim, Marksizim bitti deniyor, ben Marksistim. Şimdi tutturdular küreselleşme diye, emperyalizmin yeni adı küreselleşme. Benim bunun tuzaklarına düşmememe Kemalizm yardımcı oluyor” (4)

1) Kaynak Yayınları, Ekim 1998.

2) “Atatürk ve Sosyalim” Toros Rüzgârı.

3) Eksik Parça Yayınları, Eylül 2023.

4) Age. s. 250-251.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları