Özdemir İnce

Din ve vicdan hürriyeti

13 Aralık 2024 Cuma

Anayasa madde 24: Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14. madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.

Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

***

MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU

(Değişik: 16/6/1983-2842/1 md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek.

***

Anayasamızın 24. maddesi ile Milli Eğitim Temel Kanunu’nun ilk maddesini bu yazının başına boşuna almadım. Bu alıntı, sadece Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların değil ülkemizdeki bütün okullarda bu yasa maddelerine zorunlu olarak uyacak şekilde eğitim ve öğretim yapılacağı anlamına gelmektedir.

Ancak ilk ve ortaöğretim okulları Milli Eğitim Bakanlığı’na değil de sanki Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlıymış gibi sinsi bir siyaset uygulanmaktadır.

Basından aktarıyorum:

[Eğitimciler, okula imam atanmasına karşı. Diyanet paralel Milli Eğitim Bakanlığı oldu. ÇEDES kapsamında İzmir’i pilot il seçen Milli Eğitim Bakanlığı’nın 99 okula din görevlisi atamasına eğitimcilerden itiraz geldi. Eğitim-İş Başkanı Kadem Özbay, “Bu ne eğitimdir ne de öğretim. Siyasi bir istismardır. Diyanet adeta paralel MEB’e dönüştü. Okullara imam var. Yemek, temizlik, öğretmen ataması yok” dedi. Eğitim-Sen Başkanı Kemal Irmak ise Bakan Yusuf Tekin’i istifaya davet etti. Irmak, “Karar laik ve bilimsel eğitime meydan okumaktır. Anayasaya aykırıdır ve suçtur” ifadesini kullandı.

Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın imzaladığı protokol kapsamında Türkiye genelinde eğitimde gericileşme adımlarından biri olarak uygulanan ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesinde ısrar sürüyor.]

***

Bre Allah’tan korkmaz peygamberden utanmazlar! Yani TC Anayasası’nı ve Milli Eğitim Temel Kanunu’nu ayaklar altına alanlar ve bu rezalete göz yumanlar! İzmir’in Bornova ilçesinde okullara imam ve din görevlileri görevlendirmesi yapıyorlar. İlçede geçen yıl da proje kapsamında okullara din görevlileri belirlenmişti ancak tepkiler üzerine uygulamaya geçilmemişti. Bu kez ilçede AKP İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı’nın adını taşıyan caminin ÇEDES projesinin dayatılması için “karargâh” olarak seçildiği belirtiliyor.

“Bugün Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce okullara gönderilen yazıda ÇEDES projesinin uygulanması istendi ve ilçedeki 99 okula görevlendirilen din görevlilerinin listesi iletildi. İlçe milli eğitim müdürlüğünün okullara gönderdiği listede Bornova genelinde anaokulu, ilkokul, ortaokul ve liseler olmak üzere toplam 99 okula Bilal Saygılı Camisi’nden imam hatip, vaiz, müezzin kayyum ve Kuran kursu öğreticisi adları altında din görevlileri görevlendirildiği görüldü.” (Basından)

Laiklik okullarda başlar. Laik okul Türkiye Cumhuriyeti’nin yuvası ve kalesidir.

Okulda laiklik ilkesinin büyük savunucusu Jean Jaurès, Laik Cumhuriyet (La république laïque)1 adlı kitabında şunları yazıyor:

“Laiklik, demokrasi için gerekli bir koşul:

Ve eğer demokrasi tüm kurumlarını, tüm siyasal ve sosyal haklarını, ailesini, vatanını, mülkiyetini, egemenliğini her türlü dinsel sistemin dışında kuruyorsa, eğer yalnızca aynı haklara ve karşılıklı saygıya davet edilen insanların eşit onuruna dayanıyorsa, eğer herhangi bir dogmatik veya doğaüstü müdahale olmaksızın, yalnızca vicdanın ve bilimin ışığıyla yönlendiriliyorsa, eğer ilerlemeyi yalnızca vicdanın ve bilimin ilerlemesinden, yani kişi haklarının daha cesur bir yorumundan ve ruhun doğa üzerinde daha etkili bir tahakkümünden bekliyorsa temelde laik olduğunu, özünde olduğu kadar biçimlerinde, ilkelerinde olduğu kadar kurumlarında ve ekonomisinde olduğu kadar ahlakında da laik olduğunu söylemeye hakkım var. Daha doğrusu, demokrasi ve laikliğin özdeş olduğunu tekrarlama hakkım var.” (s.142-144)

1 CNRS Editions



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları