Özdemir İnce

Aydınlanma ve milliyetçilik

27 Nisan 2021 Salı

Bilen bilir: Milliyetçilik Aydınlama’nın ürünüdür (Johann Gottfried Herder). Aydınlanmanın bütün özellik ve amaçlarını içerir; aklın ürünüdür ve ortaçağa yani aralarında dinseli de olmak üzere bütün doğmalara ve hurafelere karşıdır. Daha önce de yazdım, dinler ve etnik kökenler çağdaş devletin potasında yok olur ve ortaya çok dinli, çok etnisiteli bir millet (ulus) çıkar. Milliyet, insan  topluluğu “millet” olduktan sonra ortaya çıkar. Bu nedenle milliyet ne dinci ne de ırkçı olabilir, milletçi (halkçı) olur.

Bu bilimsel doğru ve gerçeği siyasal düzleme yansıtacak olursak: Gerçekten milliyetçi olan bir parti “Milliyetçi-Mukaddesatçı” olamaz ve fanatik dinci bir parti ile işbirliği yapamaz, daha doğrusu böyle bir partinin peşine takılamaz.

“Türk Milliyetçiliği” diye bir şey yoktur. Irkçılıktır.

***

Doğrudur: Manifesto gibi bir giriş!

***

Yazının geldiği bu satırı yazdıktan sonra, 22 Nisan 2021 tarihli Cumhuriyet Kitap’ta Gamze Akdemir’in Prof. Dr. Barış Doster’le yaptığı söyleşiyi okudum. Yazının gerisini Barış Doster yazdı:

“Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme ve içerideki uzantılarına, işbirlikçilerine karşı verilen silahlı mücadele ile egemenlik devrimi birlikte yürümüştür. Savaşa; kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, köylüsüyle kentlisiyle, askeriyle siviliyle bütün millet katılmıştır. 

Milli Mücadele, bir milletleşme sürecidir aynı zamanda. Türk halkı; cephede savaşarak milletleşirken devletleşmiş, devletleşirken de milletleşmiştir.

Atatürk, Nutuk’ta, ‘Asıl olan iç cephedir’ derken, bu birlikteliğin önemine dikkat çekiyor. Emperyalizme karşı mücadelede, milletin ve öncü aydınların, siyasi ayrımları, ekonomi politiğe ilişkin farklı tutumları bir kenara koyup vatan savunmasında, ulusal kurtuluşta, milli bağımsızlıkta ortaklaşmasının, birlikte savaşmasının önemini vurguluyor.

Öyle anlar oluyor ki, dış düşmandan daha çok, iç düşman, içerideki işbirlikçiler yoruyor Ankara Hükümetini.  

Lozan’a, Montrö’ye, Mustafa Kemal Paşa’ya, İsmet Paşa’ya saldıranlar; Damat Ferit’in, Ali Kemal’in, Sultan Vahdettin’in siyasi takipçileri. Kürdistan Teali Cemiyeti’nin, Teali-i İslam Cemiyeti’nin, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın, Ahrar Fırkası’nın siyasal, ideolojik ardılları. 

O gün olduğu gibi, bugün de emperyalizmin hizmetindeler. Onurlu, bağımsız, çağdaş bir millet olmanın; özgür yurttaş, örgütlü toplum olmanın karşısındalar. Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği aleyhine her türlü kirli ve karanlık odakla işbirliği yapmaya da hazırlar. Nitekim yapıyorlar. 

Bizim milliyetçiliğimiz yurdunu savunan mazlum bir milletin antiemperyalist milliyetçiliği. Irkçı ve yayılmacı değil; barışçı ve eşitlikçi. 

Yurtseverliği ise halkımıza ve yurdumuza, karşılıksız ve sınırsız bir aşkla, sadakatle bağlı olmak; yurdumuzun insanını, doğasını, havasını, suyunu, dağını, taşını, kurdunu, kuşunu sevmek, gözetmek, savunmak olarak görüyorum.”

***

Milliyetçilikler ilkin imparatorluklarda ezilenlerin egemene karşı mücadelesinde, ikinci evresinde sömürgelerde doğdu. İkisinde de savaş ve toplumsal mücadele vardır. Türk milliyetçiliğinin doğması ikisine de benzemez. Bu benzemezliği Barış Doster’den yaptığım alıntıda okudunuz.

Din ve etnik köken, devletleşmemiş, kabile ve aşiret yapısında yaşayan topluluklarda belirleyici olur. Bir devletleri varsa onu başkaları kurmuştur. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan (kurdurulan) Arap devletleri gibi. Bunlar dinin ve ilkel (akılsız) milliyetçiliğin tuzağından kurtulup çağdaş bir devlete dönüşemezler.

MHP milliyetçiliğinin Osmanlı döneminin Türkçü milliyetçilerle en küçük bir ilişkisi yok. Yurtdışına karşı milliyetçiliğin anlaşılır, kabul edilebilir bir gerekçesi olabilir. Peki yurtiçinde, bir ulus devlet içinde milliyetçilik ne anlama geliyor? Altı kaval üstü şeşhane bir durum, çağdışı, zamanaşımına uğramış kabile ve aşiret milliyetçiliği. Bu nedenle bir ulus devlet içinde çok tehlikeli, yıkıcı bir saplantı.

***

Ne gariptir ki savaşarak bir çağdaş ulus devlet kurmuş özgür halka (millete, ulusa) karşı savaş açmış, bir ilkel din devleti (ki mümkün değil) kurmaya kalkışan bir gericiğine hizmet ediyor.

Bu ne gaflet, bu ne dalalet (sapınç)!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hayatımızın kökleri 22 Aralık 2024
Mustafa Necati 20 Aralık 2024
Erdoğan&katil Esad 17 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları