Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
AKP’nin Müslüman Kardeşler çıkmazı (7)
Müslüman Kardeşler hareketinin Türkiye’de pek bilinmeyen gerçek yüzünü son günlerde okuduğum, Hamed Abdel-Samad’ın İslam Faşizmi (Le Fascisme Islamique, Ed.Grasset) adlı kitabından aktarıyorum. Elektronik metinden okuduğum için kitap sayfası olarak değil, bölüm olarak adres vereceğim: Müslüman Kardeşler ve Naziler.
Müslüman Kardeşler hareketinin üç büyük düşünsel kurucu babası var: Pakistanlı Seyyid Ebu’l A’lâ Mevdudi (1903-1979); örgütün kurucusu Mısırlı Hasan El Benna (1906-1949); Seyyid Kutub (1906-1966). Taliban hareketinin ideolojisi Mevdudi’nin İslam yorumu üzerine kurulmuştur.
***
1928 yılında Müslüman Kardeşler örgütünü kuran Hasan El Benna, Mussolini ve Hitler hayranı idi. Mussolini’nin duce, Hitler’in führer sanlarıyla anılması gibi o da el-mürşid sıfatıyla tanımlanıyordu. Hasan el-Benna 1940 yılında bir makalesinde “Hitler ve Mussolini ülkelerini birlik, disiplin, ilerleme ve iktidara yönlendirdiler. İçerde önemli reformlar yaptılar, sınırların dışında büyük bir itibar kazandırdılar. Yüreklerde umut uyandırdılar, cesaret ve direnme gücü kazandırdılar. Farklılıkları tek bayrak altında ve tek şef yönetiminde birleştirdiler” diye yazıyordu.
***
Henüz partileşmemiş olan hareket, 1933 yılında, NSDAP (Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi) modelini örnek alan ve Hitler tarzı selam veren aşırı milliyetçi (ultranasyonalist) Misr el-Fatah (Genç Mısır) partisiyle birleşti. Daha sonra Mısır’ın kaderine hükmedecek iki genç subay, Cemal Abdelnasır ve Enver Sedat bu partinin üyesi idi. Müslüman Kardeşler’in kahverengi gömlek giyen gençlik örgütü (Al-Gawwala) üyeleri talimlerde Mussolini milisleri gibi “Savaşım, itaat, sükût” diye haykırıyordu. Haki renk gömlek giyen Genç Mısır yandaşlarına gelince Kahire sokaklarından geçerken meşaleler sallıyor ve Deutschland Deutschland über alles (Almanya her şeyin üzerindedir) sloganına benzeterek “Mısır her şeyin üzerindedir” diye haykırıyorlardı.
Ne dersiniz, durumun vaziyeti size bir izdivacı anımsatmıyor mu?
HACI MUHAMMED HİTLER
İkinci Dünya Savaşı başladığı sırada Müslüman Kardeşler’in sınırlı bir üye sayısı vardı. Ama Nazi propagandası Mısır’a yayılınca ve antisemitizm (Yahudi karşıtlığı) Nil boylarına dayanınca durum değişti. Hasan el-Benna gazetesinde antisemitizmin meşalesini canlı tutmak için büyük gayret sarf ediyordu. Mihver ülkelerinin (Nazi Almanya, İtalya, Japonya, Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan) İslam dinine çok yakın olduklarını yazıyordu. Dini kuruluş El-Ezher’i İslam hakkında daha derin bilgi vermek üzere Almanya, İtalya ve Japonya’ya İslam bilginleri göndermeye davet etti. Bunlar, aynı zamanda bu ülkelerin yapıları ve ideolojileri hakkında daha fazla bilgi edinebilirlerdi. Müslüman Kardeşler, öteki gazeteler vasıtasıyla Hitler’in İslam dinine geçtiği, Mekke’de gizlice hacı olduğu ve Hacı Muhammed Hitler adını aldığı tevatürünü yaydılar. (Aynı efsane bizde de yaygındı o dönemde.)
***
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Müslüman Kardeşler siyasal muhalefete karşı Kral Faruk’un yanında yer aldı. Hasan el-Benna Kral Faruk için müminlerin emiri ve komutanı unvanını önerdi, halifeliği ihya etmesini istedi. Mısır’ın yeni yöneticileri ile Müslüman dünyanın liderlerine “Işığa doğru” adlı 50 maddelik program sundu. Bunlardan bazıları şöyledir:
1. Siyasal partilerin kapatılması ve siyasal güçlerin ümmet cephesinde birleşmesi.
2. Mevzuatın (yasaların) İslam şeriatına göre düzenlenmesi.
3. Ordunun güçlendirilmesi; gençlik birliklerine İslamın cihat ruhunun aşılanması.
4. Halifelik sorununun (yokluğunun) müzakeresi için Müslüman ülkeler arasında yakın işbirliği.
5. Yönetim kadroları içinde İslami anlayışın yoğunlaştırılması.
6. Özel hayat ile mesleki hayat arasında bir ayrım bulunmadığı için çalışanların davranışlarının yakın takibi.
7. İş saatlerinin dinsel görevlere göre ayarlanması.
8. Yönetim uygulamalarının (tatil ve çalışma saatleri) İslami ilkelere göre uyarlanması.
9. İdari ve askeri alanlarda görev alacak elemanların dini kuruluş olan ElEzher mezunlarından seçilmesi.
***
AKP’nin aşkından çöllere düştüğü, uğrunda demokrasi ilkelerini terk ettiği Müslüman Kardeşler örgütünün karakalem portresini çizmeye çalıştım. AKP aldatıldı mı, gaflet içinde mi bilemem, ancak yönettiği ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
En Çok Okunan Haberler
- Hayatını kaybetti!
- Mansur Yavaş'tan TBMM'ye flaş çağrı!
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- TÜİK ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- 'Erken seçim' çağrısı: CHP tarih verdi
- İşte Belediye Başkanı'nı öldüren saldırganın ifadesi!
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…
- AKP'den kayyum için ilk açıklama