Özdemir İnce

AKP iktidarı asla bırakmayacak

13 Ekim 2023 Cuma

Önce 27 Mart 2009 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan aynı adlı yazıyı okuyalım ve aradan geçen 14 yıl 6 ay 16 gün sonra vaziyetin durumuyla yüzleşelim.

***

[Dilerim yanılıyorumdur. İnşallah tarih önünde mahcup olurum! Ama o zamana kadar bu kanımda ısrarlı olacağım. AKP partiler yasasına göre kurulduğuna göre, kuruluş biçiminde ve programında yasalara ve Cumhuriyet ilkelerine aykırı herhangi bir şey yok demektir.

Biçimsel (usul) olarak doğru bu! Ama ya içerik (esas)?

Bir siyasal parti bir eve benzer: Yangın, sel ve zelzele gibi bir doğal afet olmadıkça yerinde durur. Yapı malzemesi de evin ömrünü belirler. Yapı malzemesi yenilenmezse, yapı desteklenmezse doğal ömrünü tamamlar ve yıkılır.

Ancak ev ruhsatsız yapılmış ise kamu yıkımına karar verir. Yapı amaçları dışında kullanılıyorsa, mesken tanımlı konut işyeri olarak kullanılıyorsa bu dönüşüm belediye tarafından yasaklanır.

Bu emsal, AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) anayasal statükonun kurallarına göre kurulmuştur. Ancak bu binanın sahipleri, Milli Görüş partilerinin mirasçıları olarak şaibeli maliklerdir. Nitekim bu şaibe bir süre sonra fiile dönüşmüş ve AKP, Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak”tan mahkûm edilmiştir. Ancak, her ne hikmetten ise AKP’ye kesilen kapatma cezası, para cezasına çevrilmiştir. Bir anayasal suç işlemiş olan bu parti şu anda ülkenin iktidar dizginlerini elinde bulundurmaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin kararını tercüme edelim: “Laiklik”, cumhuriyet ve demokrasi rejimlerinin olmazsa olmaz oluşturanıdır, “oksijen”dir. Bu karara göre AKP, cumhuriyet, demokrasi ve laiklik karşıtıdır. Ama ne var ki Türkiye otobüsünün ehliyetsiz şoförü olarak şoför mahallinde direksiyon sallamakta ve ülkeyi imam-valilere, imam-kaymakamlara teslim etmeyi normal saymaktadır. İmam-başbakan döneminde bütün il ve ilçeleri “imamlar” yönetecek, hâkim ve savcılarıyla adalet ve polis teşkilatı da imamlaştırılacaktır.

AKP gibi maskeli takiye partileri demokratik seçimlerle iktidara gelirler. Ancak demokratik seçimlerle iktidarı kaybedecek olurlarsa bir daha iktidara gelemeyeceklerini de bilirler. Seçmen halkın “Bunlar gitsin de kim gelirse gelsin!” evresine gelmesi AKP türünden partilerin iktidardan gitmemeye karar verdikleri menzildir.

İktidardan gittikleri an başbakanın ve milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalkacak ve kendilerini Yüce Divan ve bağımsız yargının önünde bulacaklardır. Bu nedenle her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak zorundadırlar.

İktidarda kalmanın bir de ideolojik yanı vardır ki bu da işleme koyduğu “sivil darbe”nin tamamlanması için, her ne pahasına olursa olsun, iktidarda kalmayı zorunlu kılar.

AKP henüz Cumhuriyetin kurucu ilkelerini değiştirme olanağını elde edememiştir. Cumhuriyetin laik yapılarını tamamen değiştirememiş; Devrim Yasalarını yürürlükten kaldıramamış; Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu ilga edecek duruma gelmemiştir.

Türkiye’yi sarıp sarmalayan iç ve dış güçler AKP’nin bu misyonunu tamamlamasını istemektedirler. AKP bu nedenle, misyonunu yerine getirmek için demokrasiyi ve Cumhuriyeti, yapılarıyla birlikte tahrip etme girişimini her ne pahasına olursa olsun devam ettirecek! AKP’ye oy vermeye niyetli (lümpen ve çıkarcı olmayan) demokrat seçmen bu gerçeği görüyor mu? İşbirlikçi, lümpen kafalı zibidi tayfası televizyonda benimle dalga geçse bile ben uyarılarımı sürdüreceğim!]

***

Başyüce’nin yepyeni, gıcır gıcır anayasa yapalım yemini doğru okuyalım. İktidara geldiğinden bu yana anayasa tanımamakla meşhur, heveslerini anayasa saymakta mahir bir siyasetçinin “İlle de yeni anayasa!” diye tutturmasının kaynağına ulaşmak zorundayız: Kendisini ebediyen “Saray”da oturtacak bir anayasa! Bu anayasa el altında olmasa da “ebedi iktidar”ın yöntemi zulada beklemekte. Son seçimlerde bazı örneklerini yaşadık.

Bir kararnameyle, hatta TBMM’den çıkan bir yasayla başta Suriyeliler olmak üzere Müslüman işgalcileri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapamaz mı? Böyle bir operasyonu kim engelleyebilir, Anayasa Mahkemesi mi?

“Muhacir”in ev sahibi “ensar”a efendi oluşu geldi aklıma ama bağımsız bir yazı yazmak daha doğru olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları