Özdemir İnce

1921 Anayasası (Teşkilatı Esasiye Kanunu)

19 Şubat 2021 Cuma

23 Nisan 1920 günü toplanan Büyük Millet Meclisi’nde 20 Ocak 1921 günü kabul edilen Teşkilatı Esasiye Kanunu, gerçek anlamda bir anayasa değildir. Aslında 23 maddelik bir meclis hükümeti tüzüğü sayılabilir. Bir de ek maddesi var. Toplam 24 madde. Henüz bir devlet söz konusu değil. Bir meclis hükümeti var. Ortada bir devlet olmadığı için devlet başkanı da yoktur. 1871 Paris Komünü hükümetine benzer bir hükümet ve bu hükümetin başı Büyük Millet Meclisi reisidir. Henüz bir devlet kurulmadığı için Büyük Millet Meclisi deyişinin önünde Türkiye sözcüğü yoktur.

***

1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun 1. maddesindeki “Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir” tanımı, 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edilince, “Hâkimiyet, bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devleti’nin şekli hükümeti, Cumhuriyettir” olacaktır

***

20 Ocak 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda dinle ilgili bir madde yoktur. Ancak 7. maddede “Ahkâmı şer’iyenin tenfizi (...) Büyük Millet Meclisi’ne aittir” yazar ki “Şeriat hükümlerinin uygulanması Büyük Millet Meclisi’ne aittir” anlamına gelir.

Günümüz İslamcıları, Yeni Osmanlıcıları buradan hareketle 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda devlet dininin İslam olduğu iddiasında bulunuyorlar. 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun özgün hali 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürmüştür. O gün Cumhuriyet ilan edilirken kanun metninde 1. madde aynen kalmış ama “Türkiye Devleti’nin dini Dinî İslamdır, Resmî lisanı Türkçedir” 2. madde olarak yer almıştır. Artık Türkiye Cumhuriyeti adlı bir devlet vardır ve bu devletin dini de İslamdır.

Bilindiği gibi bu madde 1924 Anayasası’nda da yer alacak, ancak 1928 yılında anayasa metninden çıkarılacak ve laiklik ilkesi 5 Şubat 1937 günü anayasanın 2. maddesine girecektir:

“Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Devletçi, Laik ve İnkilapçıdır.”

***

Kimi ayrılıkçılar, 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun 11. maddesinin Doğu’da en azından özerk bölge kurmak için yarayışlı olduğunu düşünüyorlar ama 1924 Şeyh Sait isyanı ve Takriri Sükûn Kanunu’nu akıllarına getirmiyorlar. Bu iki olgu (olay) olmasaydı 11. madde 1924 Anayasası’na girebilirdi ama bu iki olay ve “şûra” sözcüğü Sovyetler Birliği’ni anıştırdığı için girmedi.

***

"Devletin dini İslamdır” maddesine gelelim. AKP ve MHP’nin hazırladığı “yeni”(!) anayasaya bu maddeyi kakalamak isteyenler -yeni anayasa yapmanın yasal sürecini, neredeyse olanaksızlığını bir yana bırakalım-, bunun basit bir metin değişikliği olacağını düşünüyorlar. Bu, 20 Ocak 1921 - 5 Şubat 1937 zaman (tarih) dilimini tersine çevirmek ve Cumhuriyet Devrimi’nin en önemli eserini yok etmek anlamına gelir. Cumhuriyet buna asla izin veremez. İşte bu nedenledir ki “Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. ... Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” hükmü anayasaya 4. madde olarak girmiştir.

Bu hükmün tarihini bilmeden anayasaya din öğesini yeniden sokmaya kalkışmak intihara kalkışmak gibidir. Bu hükmün tarihi, günümüz İslamcı mürtecilere karşı verilen mücadelenin de tarihidir. Günümüz İslamcı mürtecilerine tarihi anlamak için Atatürk’ün Söylev’ini mutlaka okumalarını öneririm. Söylev’i okumadan karşılarındaki “Devrim”in gücünü anlayamazlar. Hele Söylev’in “Padişahlığın Kardırılması” ile başlayıp “Gençliğe Sesleniş”le sona eren uzun bölümünü okudukları zaman, karşılaşmaya kalkıştıkları gücün boyutlarını (hacmini) öğreneceklerdir. Tavsiye ederim.

İşinizi kolaylaştırmak için elimdeki Söylev’in (Türk Dil Kurumu Yayınları, 1963) 490 - 495. sayfaları arasını okumanızı salık vereceğim. “Din” üzerinde oynanan oyunları Cumhuriyetin kurucusunun ağzından okuyacaksınız.

***

Ama sizi sıkıntıya sokmamak için sözünü ettiğim sayfaları tarayıp kopyaladım. 21 ve 23 Şubat günlerinde yayımlayacağım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları