Latince’nin “ağır” lafıdır bu!
“Eşitler arasında birinci”!
İlk ‘onbirde bankoyum’ yoktu artık!
‘Primus inter pares’ vardı!
Öyle de olması gerekirdi zaten
Devletler bile böyle yönetilmeliydi.
‘Herkes iyi ama; biri, hepsinden daha iyi’
Şenol Hoca’nın işi zordu.
Her maç, her mevki için en iyiyi tercih etmeliydi!
Ne de olsa “Eşitler arası birinci” keyfi vardı bu sene. Milli maç yorgun olan Atiba, Quaresma “Primus” nedeniyle kadroda yoktu mesela.. Yenilerden Caner, Gökhan, Gökhan İnler, Fabricio, Ömer, Anderson Souza Conceıçao vardı. Nam-ı diğer Talisca yani..
E, yenilerden Caner’in ortası Ömer’in şaşırtması ile ilk gol Cenk’ten, 2. gol Ömer’den geldi. Ömer’in rakibini eksilterek geçmesi gerçekten görülmeye değerdi.
Bu “Eşitler arası birinci”nin anlamını yedek kulübesine bakınca de anlamak mümkündü. Oğuzhan, Rhodolfo, Adriano, Abooubakar vs…
Defansın hemen önünde Gökhan İnler ve Tolgay vardı. Ben de size herkes gibi “Beşiktaş üst üste zorlu maçlara çıkacak” gibi şeyler yazabilirdim.
Sanki siz bilmiyormuşsunuz gibi. Adriano’yu oyuna alan Şenol Hoca, Caner sol öne Olcay’ı sağa çekti. Ömer’in yerine giren Oğuzhan’ın da oyuna hareketlilik getirmesi gerekiyordu. 60’lı dakikalarda takım oyunun kaybeden Beşiktaş hatalar yapmaya başladı. İkinci yarının başında gol yiyen Beşiktaş’ta şaşkınlık vardı. İlk yarıdaki oyununa sanki kem göz değmiş de bozulmuştu. Ancak gelen penaltı golü Beşiktaş’ı rahatlattı.
Olcay’ın yerine de Aboubakar oyuna dahil oldu.
Böylece “Primus inter pares” bir kez daha kendini göstermiş oluyordu. Olcay’ın harcadığı ya da kaybettiği pozisyonlara bu gece kızmadın nedense. Gökhan İnler ve Fabri ise takımın yeni yıldızı oldu.
Kısacası İnönü’deki maç, “Eşitler arasında birinci”lerin sahne aldığı maçtı.
* Eşitler arası birinci