‘Türk demokrasisi’ tanımından ne anlamalı, anayasa bol mu geldi?

19 Eylül 2024 Perşembe

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün geçmiş bağlantılarında cinayetlerle ilişkileri olan HÜDA PAR’ın anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmesi konusunda bastırması üzerine yürütülen tartışmalar karşısında açıklama yapmak durumunda kaldı.

Çünkü Türkiye’ye ait olmayan bu Hizbullahçı partiyi kendi listelerinden Meclis’e sokan bizzat kendisi. Cumhur İttifakı’nın asli unsurlarından biri. Bu parti tabii ki AKP’nin propagandasını yapmak için Meclis’e girmedi. AKP’ye sağladığı 150 bin kadar oyu karşılığında, kendi propagandasını yapacak. Bu yapı Türkiye’yi Suriye ve Irak ile birlikte kurulacak bir köktendinci, tıpkı Afganistan’da Taliban gibi, İslam Cumhuriyetinin bir eki olarak görüyor.

Kafalarını peynir ekmekle yemişler.

Ama dirençliler, önce geçmiş uzantıları terörle, cinayetlerle öne atılmıştı.

Duvarlara çarpınca şimdi siyasete uzandı ve Meclis’te konuşuyor. Herkes de ülkenin “bu en önemli kişisi”ne mikrofon uzatıp çanak tutmayı seviyor.

Çünkü ülke habersizlikten kırılıyor, öylesine çorak!

AKP bu partiye daha geniş bir propaganda alanı açtı.

‘FARKLI FİKİRLERE MÜSAMAHA’

 Cumhurbaşkanı dün konu ile ilgili konuşmasında şunu söyledi:

“Anayasanın Türk demokrasisine yakışmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Maksimalist yaklaşımların sürece zarar verdiğini düşünüyoruz. Şiddeti teşvik etmediği hakarete varmadığı sürece katılmasak ya da doğru bulmasak dahi siyasette farklı fikirlere müsamaha ile yaklaşmak zorundayız. Anayasanın ilk 4 maddesiyle ilgili bizim açımızdan bir tartışma yoktur. Özellikle Cumhur İttifakı’nın böyle bir derdi yoktur. Biz mümkün olan en geniş mutabakatla yeni anayasa sürecini yönetmek tarafındayız.”

Çok doğru: Siyasette farklı fikirlere müsamaha etmeliyiz. Birlikte yaşamanın asgari şartı.

Fakat aptalca, bağlamıyla tamamen ilgisiz bir “ahmak” sözcüğü ile İmamoğlu’nu siyaset dışı bırakmak için büyük bir uğraş var.

Bu fikir bile değil, fakat düşüncelerinden dolayı, terör, hakaret vb. gibi yasa kavramlarının içine sokularak hapise atılanlar var.

Cumhurbaşkanı seçimleri sürecinde rakipleri tasfiye sürecinin bir parçası mı?

Eğer öyleyse Mansur Yavaş için de ileride bir şeyler uydurulmaya çalışılıyor olabilir.

HANGİ TÜRK DEMOKRASİSİ?

Anayasa Türk demokrasisine yakışmıyor, çok sorunlu bir cümle. Hangi Türk demokrasisine?

Cumhurbaşkanı demokrasi ayırımı yapıyor. Türk, İran, ABD, Alman, Çin, Rus...

Bugüne kadarki iktidarın bizdeki “demokrasi” uygulamalarının bütünselliğini oluşturuyor, Türk demokrasisi tarifi veya deyimi.

Demokrasinin temel ilkeleri var, uluslararası ölçütlerin hepsi, bildiğim kadar dünyanın izlediği ve bizim de bildiğimiz 3-4 ölçütü temel aldığımızda, “Türk demokrasisi” hiçbirine sığmıyor.

Ya otoriter ülkeyiz ya yarı demokrasi ya da melez ya da özgür olmayan ülke.

“Türk demokrasisi” bu kavramların içinde.

O halde cumhurbaşkanı şunu demeli: Bu anayasa bize bol geliyor... Sağını solunu kırpmalı, mesela nedir o Anayasa Mahkemesi’nin bize uymayan kararlar alması, bağımsız davranması... Nedir o basın özgürlüğü falan.

Anladığım kadar bugünü bile aratacak bir anayasa fikri var arka planda.

Meclisten geçmeyecek bir anayasa tartışması ile 3 yıl boyunca Türkiye kamuoyu oyalanmaya mı çalışılıyor?

“Türk demokrasisi” tanımına mim koydum!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları