Tabii kendi gündemimde değil başkalarının gündeminde kalem oynatmak durumundayım. Tonla yazı başlıklarım var ama okurun bu yazıda beklentisi de yabana atılır cinsten değil.

O halde başlayalım. Bahçeli, muhalefet yapsa herkesi lafın gelişi ipe gönderecek öneri ile ortalığı karıştırdı. Tabii ki Erdoğan’ın önerisi bu, 3 Ekim’de Bahçeli’nin kapısını çalmakla başlattığı bu süreçte sahne Bahçeli’ye verildi. Dikkat edin, ekimin başından beri iki şey iç içe tartışılıyor: Yeni anayasa ve yeni barış süreci, arka fonda bir korkutma: İsrail Türkiye’ye saldıracak: Milli birlik ve beraberlik!

Bu korku iklimi içinde, birliğe Öcalan-PKK de dahil edildi. 6 milyon Kürt seçmen birliğin dışında mı bırakılacaktı!

Ortaya bir yem atılıyor ve kamuoyunda yeni barış süreci tartışmaları uç veriyor; önceki hafta Bahçeli barışla ilgili ortalığa büyük bir balık salmıştı, bu hafta da balina: “Öcalan PKK dağılsın desin gelsin Meclis’te DEM’in grup toplantısında konuşsun.”

MÜMKÜNSÜZLÜĞÜN OYUNU

Geçen aya kadar CHP için DEM’leniyor suçlamasını yöneten Bahçeli, RTE’nin ziyaretiyle tam DEM’lenmiş ortaya çıktı.

Sosyal medyada ve Cumhuriyet TV’de paylaştım: Tabii çok iyi olur PKK’ye çağrı ve silah bırakması, böyle bir fantezi gerçekleşirse, Suriye’de ABD tek başına ve fonksiyonsuz kalır. Orada ABD’nin varlık amacı PKK’ye Suriye’de bir Kürt devleti kurdurmak. Epey de yol aldılar.

Terörün bir şekilde bitmesinin ve Türkiye’nin Suriye’den çekilmesinin şüphesiz sonsuz yararları var. Ama bu mümkün mü?

Bahçeli’nin dikkat edin İmralı’ya çağrısı PKK’yi lağvettiğini açıklaması ile sınırlı oldu. Peki sonrası?

Peki diyelim Öcalan çağrı yaptı, artık terörü terk ettiğini belirtti ve başkanı ve kurucusu olarak PKK’yi dağıtıyorum dedi. Peki sonra?

Bunu yaparsa, Bahçeli’nin önerisi doğrultusunda İmralı’dan gelip Meclis’te konuşacak ve serbest bırakılması için “umut ışığı hakkı” çerçevesinde serbest kalmasını sağlayacak süreç başlayacak.

PKK ÇAĞRIYA UYAR MI?

Bahçeli bu yönüyle ilgilenmiyor.

PKK Öcalan’ı lideri olarak görüyor mu? Amerikalıların himayesinde Suriye’de kurduğu devletimsi yapıyı ve silahlı gücünü dağıtır mı? Türkiye’ye saldırılarından vazgeçir mi?

Ve tabii Amerika bunca yatırım yaptığı projesi için PKK’ye eh madem istemiyorsun, tamam güle güle, der mi?

Hayır, hayır ve hayır. En çok şunu yapar, zayıf bir olasılık olmakla beraber: Türkiye’nin esiri oldun, al ülke senin olsun... Artık Türkiye ile uğraşmayacağım.

RTE ve Bahçeli gelecek yanıtı hesap etmişlerdir. Ellerinde salt bir Öcalan kalacağını biliyorlardır. Öcalan özgürlüğüne ve Türkiye’de siyaset yapabilmesine karşılık, RTE’nin yeniden başkan seçilmesine hayır demez. Zaten 2013 İmralı görüşmelerinde kendisine Türkiye içinde özerk bir yapı verilmesi halinde RTE’yi başkan seçilmesine evet demişti. Eh aradan zaman geçti artık bu özel isteklerinden de vazgeçer artık.

DEMİRTAŞ YERİNE ÖCALAN DEM’İN LİDERİ

Yani Bahçeli’nin önerisi, yeni anayasaya destek vermesi durumunda Öcalan’ı serbest bırakmaya çıkıyor.

Sonrası Allah kerim. Bu belirsiz ve salt yeni anayasa ve cumhurbaşkanını bir kez daha cumhurbaşkanı seçtirmek ve bunu da milli birlik ve beraberlik, analar ağlamayacak teraneleri altında millete kabul ettirmeye çalışılacak.

Seçimlere çok var. Ama anayasa seçimleri beklemek zorunda değil. Öncelikle bu pişiriliyor.

Dikkat ederseniz, burada Kürt seçmenin sevdiği politikacı Demirtaş oyun dışı. Öcalan, DEM’in ve Kürt seçmenin yeni lideri oluyor.

Tabii, tüm bunlar yazılmış senaryolar. Film çekilirken bile senaryolar değişir. Bir de hayatın bizzat kendisi var işin içinde.

Gerçek hayat ne oyunlar oynar bilinmez.