Valla helal! 6’lı masa salıncak gibi, sadece ileri geri değil, sağa sola, her yöne sallanıyor. Sanki dinamik, şimdilik küçük sismik hareketlerin olduğu bir fay hattının üzerinde oturtulmuş 6’lı masa.. Ama bunu da 6’lı masayı oluşturanların bizzat kendileri yaratıyor. En ufak bir laf bile yetiyor içerisinin dışarısının karışmasına, hadi tüm medya tam yazar çizer ekibi, tüm gece tartışmaları...

En son Gürsel Tekin, gerçi bir açıklama yaptı, konuşmamın bütününü dinlemeden laf ediyorlar dedi ama zevahiri pek de kurtaramadı.

Tekin CHP’de yönetimde değil, 6’lı masa ile ilgisi yok, süreçle ilgisi yok, sadece bir seyirci. Ama olsun, birileri Meral Hanım’a “Bu adam çok etkilidir parti içinde, aslında CHP’nin fikrini söylüyor” demiş. İyi Parti’nin içi mi karışık, şüphesiz çatışmalı durumlar olabilir, ama Meral Hanım ne olup bittiğinin farkında olmasına rağmen bunları tekrar ediyor. Bu adeta Kılıçdaroğlu’na tam bir güvensizlik, sanki “Ne o bizi tuzağa mı düşürüyorsun?” diyor.

AKIL MI ÇIKAR MI?

6’lı masa adayı belirleyecek. Burada akıl mı yürüyecek yoksa irili ufaklı partilerin menfaat gözetimleri ve çıkarları mı...

“Herkes olabilir, masadan da dışarıdan” da.. Bu sanki siyasete yabancı, ne olması gerektiğini bilemeyenlerin, politika dışı lafı olabilir ancak.

Olabilecekler üzerinden yürür her şey.

Ekranlarda şu tartışmaya bakın: “Aday gösterilen seçildi diyelim, kendisine yöneltilen bir soruya yanıt verecek, kendisini seçen liderlere sormadan kendiliğinden yanıt verebilir mi”..

Yok WhatsApp üzerinden haberleşirlermiş yok bilmem ne... İnsanların kafası zırvalıklar üzerinden mi çalışır.

Çüşünüz... O zaman oraya bir robot seçin. Yapay zekâ bunu epey mümkün kılıyor, hangi sorulara nasıl cevap vereceği konusundaki olasılıkları yükleyin, papağan gibi konuşsun. Şimdiden örnekleri var. Üç ay içinde hızla bir örneği önünüze gelir!

PROTOKOLUN AYRINTISI OLMAZ

Seçilecek adayı bağlayacak olan üzerinde uzlaşılmış ana hatlarıyla bir protokoldur. Bunun fazla ayrıntısı olmaz.

Ayrıntı, seçilecek kişinin maharetinde gizlidir. Ana protokol yürürlükte olduğu sürece, yok o lafı öyle söylemeyecekti, yok şunun bilmem nesine dokundu mu denecek... 6’lı masayı oluşturan ve ülkeyi dönüştürecek, büyük talanı soygunu durduracak, ülkeyi demokratik bir ülkeye dönüştürecek ve özgürlükleri kuracak liderler, bunlarla mı uğraşıyor?

O zaman yıkın masayı kardeşim... Hiç biriniz ciddi değilsiniz...

Mutlu mesut ülkenin milletin soyuluşunu, ülkenin batırılışını, yurttaşlarının rezil edilişini ve kendinizin de yok edilişini izleyin.

6’lı masada iki lider var aday olacak, Meral Hanım ve Kemal Bey..

Meral hanım cumhurbaşkanı değil başbakanlığa aday olduğunu ilan etti ve tartışmanın dışına çekildi.

Aslında Kemal Bey’e yolu açtı.

DİLİN KEMİĞİ VAR!

Herkes aday olabilir, şeklen bir laftır.

Dışarıdan biri aday gösterilmesi kadar, bu masayı kuranlar açısından absürt, altı partiyi de çöpe atan bir seçenek olamaz.

Kemal Kılıçdaroğlu bu gidişle, eğer seçim olacaksa, eğer ülkeyi soyan büyük hırsızlar sandıkları da soymayacaksa ve iktidarın hukukçuları rezillikler sergilemeyecekse, ikinci turda yüzde 55’in üzerinde oy oranı ile kazanır. Tam oran vermeyeyim! Bu notu düşüyorum. Kılıçdaroğlu’nun hem itibarı hem oyu düzenli yükseliyor. Altı aydır sürdürdüğü politika, ülke çapında iletişimi açısından (eleştirileri saklı tutarak) başarılı.

CHP’liler, diğerleri, düşüncemi açıklıyorum diyerek politikasızlık örnekleri sergileyenler, bu ülkeyi sevenler konuşurken ağızlarından çıkacak sözcükleri şöyle bir beyin kıvrımlarında dolaştırsınlar.

Zaman, “yüksek politika” yapmak zamanı... Anlamsız çöp politikaların değil.

Kendinizi değil, ülkeyi düşünün!