Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Her halükârda iktidarda kalmanın ağır bedeli nedir?

25 Mart 2025 Salı

Uzun zamandır yazılarımın eksenindeki düşünce, 19 Ocak’taki yazımda net ifade ettiğim gibi şudur: “İktidar seçimi almayı bir ölüm kalım meselesi olarak görüyor. Gözü kara gidecektir ve Mersin kongresinde bunun işareti verilmiştir.” İki üç ay içinde yaşadıklarımız bu saptamayı fazlasıyla doğrulamaktadır.

Diyebilirsiniz ki iktidar olmak her siyasi partinin amacı değil mi? Tabii de hiçbir siyasi parti adeta ölümüne bir mücadeleye girmez. Siyaseti kurallarına göre oynar. Bu kuralların çerçevesi yasalar ve anayasa tarafından belirlenmiştir.

‘İMDAT, ZOR DURUMDAYIZ’

Rakiplerinizi olmayan belgeler, uyduruk iddialar ve ne idüğü belirsiz varlar mı yoklar mı bilinmeyen, kandırılmış veya tehdit edilmiş veya cebi doldurulmuş sözde gizli tanıkların “duydum ki” beyanlarına dayalı suçlamalarla saf dışı bırakma operasyonları ile iktidar ikbali ve istikbali ararsanız, yenilgiyi çoktan kabul etmiş sayılırsınız. Çırpınıyorsunuz içine düştüğünüz bataklıktan mesajını veriyorsunuz anlamına gelir.

Yani eninde sonunda artık kaybedeceğiniz kesinleşmiş iktidar için

1- Boşa kürek çekiyorsunuz,

2- Daha da önemlisi her şeyi tehlikeye atıyorsunuz.

Partinizi, adamlarınızı, ülkeyi, siyaseti: Yani, halkın gözünde kötülüğün kötüsü olarak kendinizi nefret seline bırakıyorsunuz.

Bu ülkenin 23 yıldır yaşadığı bitmez tükenmez olaylar zincirini, daha da kötü bir yakın gelecekle noktalamak, hiçbir siyasi partinin gündemi veya ana politikası olamaz.

KESKİN POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ

Belki 2007’de Merkez Bankası’nda biriktirdiğiniz dolarlarla halka bir nebze nefes aldırarak halkın bir parça belini doğrultmasına yardımcı olarak, şirinlikler yaparak, öpücükler göndererek, muzip görünerek, özürler dileyerek, cesaretle Saray’dan aşağı inerek, pazarlara girerek, iktidarda kalmak için normaller sınırı içinde şansınızı arttırabilirdiniz, daha doğrusu sanki buna benzer (en azından saydıklarımın tümünü olmasa da halkı paralandırarak) bir politika izlediğiniz imajını veriyordunuz.

Öyle sanıldı. Her ne kadar bu tür ekonomik önlemler, kazansanız dahi hemen yeniden büyük bir ekonomik çöküşe yol açacak olsa bile.

Mehmet Şimşek, tüm ekonomik çöküşün bedelini halka ödettirmek için gelmedi mi? İki yıldır bunu büyük bir başarıyla yapmıyor mu?

PEKİ NE OLDU?

Evet ne oldu da ekonomiyi düzeltme politikasını tamamen terk ettiniz?

Halkın cumhurbaşkanı adayı, şimdi Silivri’de (henüz seçilmemiş) cumhurbaşkanı olarak oturan Ekrem Bey’i tutuklatarak yarışta en büyük rakibinizi saf dışı bırakma politikanızın, iki yıllık çabalarınızı tümden çöpe atacağını, tamamen büyük bir ekonomik umutsuzluk yaratacağını bilmiyor muydunuz?

Elinizde şimdi yüzde yüz cumhurbaşkanı bir Ekrem Bey var. Milletin en büyük kazancı olarak bizzat kesinleştirdiğiniz.

SORU AÇIK HENÜZ:

Peki ne oldu da ekonomiden vazgeçtiniz, batarsa batsın dediniz?

Politik hırsınız, kininiz mi buna yol açtı?

Yoksa ekonomide umut ettiğiniz düzelmenin iktidarda kalmanıza yetmeyeceğini ve kaybedeceğinizi mi gördünüz?

Mehmet Şimşek neden orada duruyor? Seçimlerden hemen önce ikna etmek için yaptığınız yüksek pazarlığa bağlı kalmak zorunda olduğu için mi?

Evet, iktidarın girdiği yol, tüm yasal ve anayasal gemilerin yakıldığı, ülkeyi allak bullak edecek olasılıkları bağrında taşıyor.

Her halükarda iktidarda kalmak, politikası neyi gerektiriyorsa...

Ülkeye yazık. Bu millete yazık.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları