Olaylar Ve Görüşler

Ve yine pedofili - Erendiz ATASÜ

14 Aralık 2022 Çarşamba

Öncelikle, “çocuk gelin”, “cinsel istismar”, “taciz” gibi nazik sözleri bir kenara koyup, her olguyu adıyla çağıralım. Yaşananın adı, “çocuğun cinsel tecavüze uğramasıdır”. Bu bir pedofili vakasıdır, tıbben hastalık, yasal olarak suçtur. Tıp biliminin görüşü ruhen sağlıklı erkeğin, çocuk karşısında tahrik olmayacağı doğrultusundadır. Sağlıklı yetişkinlerin “çocuğa” yaklaşımlarında şefkat ve koruma duyguları ağır basar. Peki, hastalıklı bir davranışı yasa niye suç sayar? Çünkü anılan fiil bir diğerine, üstelik savunmasız bir çocuğa büyük zarar vermektedir ve fert tahrik de olsa, iradesine hâkim olup bu suçu işlemekten kaçınabilir; eğer, yetiştiği ortam ona, rızası olmayan yetişkin kişiyi ve her ne olursa olsun bir çocuğu cinsel ilişkiye zorlamanın ağır suç olduğunu öğretebilmiş ise.

SALGIN

Herkesin malumudur ki yetişkinliğe ilk adımlar güdü kontrolünü öğrenmekle başlar. İşte onun için vakaların patladığı ortam önemlidir ve ilk bakışta ferdi olan suç, suçluyu üreten ortamı da sorunlu ve vicdanen sorumlu hale getirir. “Çocuk”, yetişkin dirayetine ulaşmamış olduğu için kimilerince “çocuğun rızası” diye nitelendirilen bilinçsizlik hali, failin fiilindeki vahameti azaltmaz. Böyle uydurma bir mazeretin arkasına sığınarak suçluyu destekleme girişimi, sadece bu suça eğilimli insanları cesaretlendirir ve ortak vicdani sorumluluğu büyütür. 

Son olayın üstüne AKP’li kadınlar telaşa kapıldılar; yalnız olayın dinle ve siyasetle ilgisiz olduğunu bildirmekten de geri duramadılar. Tek bir vakadan değil bir salgından bahsediyoruz. Bu salgın özellikle, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasadışı kabul ettiği tarikatlar ile bağlantılı cemaat ve vakıf ortamlarında, onlara ait kurslarda, yurtlarda ve cemaatin kapalı kutusunda yaşayanlar arasında görülmekte! Olay, yaşama, kadınlara ve erkeklere, cinselliğe dair, hastalıklı kimi zihinlerce çarpıtılmış birtakım yorumların bir grup insana grubun başkanları tarafından zerk edilmesi, bazen dayatılması, anılan grupların aldıkları parasal, bürokratik ve en önemlisi siyasal destek sayesinde icraatlarını fütursuzca sürdürebilmeleri, kendilerine dokunulmadığı için pervasızlıklarının salgına dönüşmesidir.

İKTİDARIN TELAŞI

AKP’deki tepkileri, ihtiyatla karşılıyor ve laf faslını geçip iş faslına gelince, apaçık bir davanın duruşmasının altı ay sonraya ertelendiğini görüyorum! Hangi gerekçeyle? Yoksa bu salgını, ülkenin ortak bilincinde ve vicdanında, tek bir vakaya indirip, vakayı da unutturmaya yönelik bir “dostlar alışverişte görsün” telaşı ile mi karşı karşıyayız?

Çoğu yetişkinde doğuş kimliği ile edinilmiş kimlik denge içindedir ama kimilerinde bir özellik öne çıkabilir. AKP’li siyasetçilerde ya da “6’lı masa”daki kimi sayın beyefendilerde, hatta muhalefetin kimi üyelerinde olduğu gibi. Kanımca, ister iktidarda, ister muhalefette olsun, kimliğinin en önemli kısmını bir dine mensubiyetle ifade eden yurttaşlara ve herkesten önce onlara, bu gidişatı durdurmak için laf değil somut önlemler üretmek düşüyor! Yoksa bu öyle bir kara çamur ki üstlerine sıçrar ve ilelebet yapışıp kalır!...

ERENDİZ ATASÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları