Olaylar Ve Görüşler

Temiz toplum ve demokrasi - Orhan Selim BAYRAKTAR

20 Ocak 2023 Cuma

Ülkemizin siyasi partileri yeni bir zorunlu kongre sürecine girdiler. Yıllardır geri kalmış bir delege sistemiyle, düzgün bir iç demokrasileri olmadan ülkemize demokrasi getirmeye, bu anlayışla kendilerini geliştirmeden, demokrasiyi özgün yapılarına uydurmaya çalışırken, güncellenen demokrasinin doğrudan ve katılımcı olması yerine temsili kalmasına çaba gösteriyorlar.

Bu tek adaylı ya da liste usulü, tepeden inme demokrasi, seçkinlerin delegasyonunu sağlarken değişime, gelişmeye engel oluyor; çağın gelişmiş teknolojisini kullanmadan, katılımcılığı önemsemeden hep aynı yüzlerin yönetimde kalmasına neden oluyor. Çağ değişiyor ama partilerimiz yeni bir düşünce, günün taleplerine uygun bir yöntem ve çözüm üretemiyor.

ÇAĞIN GEREKSİNİMİ

Belki öncelikle kendi yaşantımızdan, evimizden ve yakın çevremizden, geçmişteki gibi, “zengine”, “asalete”, yalnızca erkeğe tanınan bir üstünlük temelinde değil insan olan herkesin eşitliği ve -tüm karar alma süreçlerine- katılımı temelinde, bir demokratik yapının 21. yüzyıla yakışan biçimiyle oluşturulması gerekiyor. Kadınlara 20. yüzyıl başlarında seçme ve seçilme hakkı veren anlayış; bugün delege avcılığı, görüntüde demokrasi gibi bir anlayışla tüm siyasi yapılarımızı Amerikanvari bir liderlik sultasına zorunlu kılıyor. Hoşgörü ve sevgi, yerini karşıtlıklara ve sert hiyerarşik yapılanmaya, maço ve arabesk kültüre, tekdüzeliğe bırakıyor. Aile içi şiddet öyküleri, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri toplumumuzu, dolayısıyla bizi ve gelecek kuşaklarımızı kirletiyor... 

Kirli bir dünyada yaşamak istemiyoruz. Çocuklarımıza mutlu olacakları, temiz bir “yarın” bırakmak zorundayız. Temiz bir toplum, temiz bir çevre, yaşanabilir bir dünya, ancak çağın gereklerini karşılayan demokratik bir yapılanmayla taçlanabilir.

Temsilcilerimizin demokrasisini değil, insan ve birey olarak düşüncemizi ifade edebilme hakkımızın olduğu, herkesin eşit katılabildiği, verdiğimiz oyu geri çekebildiğimiz, karar alma süreçlerine katılabildiğimiz, katılımcı ve doğrudan demokrasi istiyoruz. Antidemokratik Amerikan modellerini demokrasi diye yutmayacağız.

ORTAK KARAR

Sözgelimi kentimizdeki hemen her büyük değişikliğin çağımızın teknikleriyle bizlere sorulmasını istiyoruz. Metro mu, tramvay mı, metrobüs mü? Kişi başına metrekare olarak yeşil, rekreatif alan mı yoksa beton gökdelenler mi? Köprü mü, tünel mi? Seçtiğimiz başkanı, meclis üyesini, muhtarı oylarımızla neden görevden alamayalım? Hava, su, toprak, eğitim ve güvenlik konularında neden tercihimiz sorulmasın?

Öncelikle partilerimizde güncellenmesi gereken demokrasi, oylama biçimi, sunulan seçenekler, ideolojik biçimlenme tüm katılımcıların kararıyla olabiliyor artık dünyada. Yazık ki ülkemizde hâlâ 20. yüzyıl yöntemleri kullanılıyor. Kongreler, konu üzerine değil, kişi üzerine gidiyor. Bizim düşüncemizin bir önemi de olmuyor. Kentimiz, ülkemiz, geleceğimiz için ne düşünüyoruz? Ortak karar alamıyoruz. Liderler şahsında diktatörlükler, yatay örgütlenmeler yerine dikey hiyerarşiler oluşturuyoruz.

CHP’de de durum farklı değil. Hiçbir il kongresi kendi bölgesi için bir talepte bulunmuyor. Sanki hiç sorunumuz yoktur. Çağın demokrasisini değil, yüz yıl önceki demokrasiyi, geriye giden biçimde uyguluyoruz. Bu gelişimi, çağdaşlaşmayı diğer partilerde görmeyi beklemiyoruz ama biliyoruz ki “CHP’ye cemre düşmeden, Türkiye’ye bahar gelmez”.

ORHAN SELİM BAYRAKTAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları