Olaylar Ve Görüşler

Tek adamlık nedir?

16 Şubat 2016 Salı

Türkiye’de tek adam rejimi var mı, yok mu? Başkanlık olunca mı tek adam rejimi gelecek yoksa zaten şimdi var mı? Bu, en iyi yapılanlara bakılarak değerlendirilecek bir husus.

Size şimdi bazı yaşanmış örnekler vereceğim, siz kendiniz ona göre karar verin. Çünkü hiçbir söz yaşanan gerçeklerin yerini turtamaz, onun kadar gerçeği çarpıcı anlatamaz.
Ayrıca tek adamlık rejiminde kimse “ben tek adamım” demez, “tekçi biçimde yönetiyorum” diyerek ortaya çıkmaz. Hele hele o rejimin adı demokrasiyse. Çünkü insanlar demokrasi içinde bir kişinin buyruğu ile yönetilmek istemezler.
Aslında insanlar, sultanlıklarda, krallıklarda, diktatörlüklerde de tek adamın buyruğu ile yönetilmek istemezler, ama orada korktukları için seslerini çıkaramazlar.

Felçli bir toplum
Seslerini çıkardıkları anda tek adam tarafından sürülür, işlerinden atılır, hapsedilir, olmadı faili meçhule/malume kurban giderler. O nedenle bu nevi rejimlerde herkes eşittir. Ancak bu eşitlik insan hakları-hukuku açısından bir eşitlik değildir, korku bazında bir eşitliktir. Baskı, sindirme herkesi korkutmuş, bu da toplumu felçli hale getirmiştir.
Oysa demokrasi rejimi rızaya dayanır. Meşruiyetini de bundan alır. Eğer halk yönetenin yönetme biçiminden memnun değilse itiraz etme hakkına sahiptir demokraside.
Bu durumda yönetenler ya yeniden rıza üretir yollarına devam eder ya da yerlerine başkaları gelir. Hem değişmiyor, hem de halkın rızasını almıyorsa nasıl devam edebilir bir rejim? Geriye bir tek yol kalıyor. O da baskı, sindirme, korkutmadır. O takdirde rejimin adı demokrasi olsa bile hukuken meşruiyetini yitirdiği için demokrasi kisvesi/ yutturmacası altında artık başka bir rejime dönüşmüş demektir.
Toplum demokrasi kisvesi altında yürütülen bu düzenden memnun olmama hakkına sahiptir. Ancak bu hak onlara zora, baskıya, zulme dayanan rejimi değiştirme görevi de verir. Hem beğenmeyip hem de bir şey yapmıyorsa toplum, o zaman layığını bulur, daha doğrusu böyle yönetilmeye mahkûm olur. Platon boşuna iki bin beş yüz yıl önce her toplum layık olduğu biçimiyle yönetilir dememiş.

Karar verici
Burada kararı verecek olan toplumdur. Ona öncülük edenlerdir. Siyasetçiler, aydınlar, yazarlar, sanatçılar, bilim insanları, gençlik ve kadın örgütleri, itiraz eden herkes, hasılı örgütlü sivil toplumdur.
Peki, tek adamlık nedir, nasıl işliyor, Türkiye’de durum nedir? Birkaç örnekle açıklayalım. Çünkü Cumhurbaşkanının başkanlık talebinin tek adamlığa götüreceği endişesi var toplumun büyük bir kesiminde.
Şimdi ben de soruyorum: Zaten başkanlık olmadan da şimdi tek adam yönetiminin emareleri yok mu, bu rejim işlemiyor mu, yani tek adam rejimi yok mu? Kanımca asıl şimdi tek adam rejimi var. Birkaç hatırlatmada yarar var meselenin anlaşılması için.
“Eğitim sistemi değişecek. Bu yasa bir hafta sonu bile çıkar” dedi, çıktı. “Kürt sorunu vardır, benim sorunum” dedi, iki yıl çözüm süreci sürdü. “Yok” dedi, masa devrildi, savaş başladı. 7 Haziran seçiminin üzerinden üç gün geçmeden “Yeniden seçim dedi” beş ay sonra 1 Kasım’da Türkiye yeniden seçime gitti. “Can Dündar bedel ödeyecek” dedi, içeri alındı. “Balyoz, Sarı Kız, Ergenekon darbe yapacak” dedi, ilişkilendirilen herkes içeri alındı, “Hayır yoktur” dedi hepsi dışarı çıktı. “Fethullah Gülen Hoca Efendi” dedi, herkes Pensilvanya’ya koşup yüz sürmek için kuyruğa girdi.  "FETÖ terör örgütü" dedi herkes cin çarpmış gibi ondan kaçtı. Gül, Arınç, Ergin, Çelik "kardeş(ler)im" dedi. baş tacı edildiler, Cumhurbaşkanı, Meclis başkanı, bakan oldular, şimdi o "o zatlar" diyor, taraftarları, ak troller/troliçeler şeytan recmeder gibi taşlıyor onları.
Daha ne olsun? Ne bekleniyor tek adam rejimi için? Bundan daha büyük tek adamlık olur mu, biri söylesin bana?

Prof. Dr. AHMET ÖZER
Toros Üniversitesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları