Olaylar Ve Görüşler

Suç okyanusunda kulaç atmak - Gani Aşık

25 Temmuz 2024 Perşembe

AKP’nin, Türkiye’yi içten ve savaşsız fethetme amacı ile kurdurulduğuna değinmeyeceğim. Bu konuda pek çok kitap da yazıldı, belgeler de ortaya konuldu. Kurduranlarla kuranların ortak noktası, Atatürk’ün gözden düşürülmesi, devrimlerinin zehirlenmesi ve son tahlilde Cumhuriyetin ortadan kaldırılmasıdır. Çok mesafe almış da görünen bu Afganlaşma projesinin yakın gelecekte bir saatli bomba gibi patlayacağı neredeyse kesindir.

Laik eğitim sisteminin; gerici dernekler, tarikatlar, ÇEDES ve Yüzüncü Yıl Maarif Modeli ile kuşatılması, İhvancı/İslamcı ideoloji ile örtüşmektedir. İktidarın ortaçağa yürüyüşünde öncülü ve ardılı ile milli eğitim bakanları ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş başı çekiyorlar. Devletin ve başında bulunduğu kurumun kurucusuna husumetini saklamayan Erbaş, anayasal laik sistemi hiçe sayarak kadının giyim tarzı ve gençlerin evlenme yaşı hakkında yeni inciler döktürdü. 

Aydınlıkla karanlığın savaşında ortaçağ kafası yenik düşecektir. Bu, güneşin doğudan doğup batıdan batması gibi bir doğa yasasıdır. Tarihin her döneminde insancıkların büyük insanlara tasallutları hep yaşanmıştır ama aslanlar çakallara hiç boğulmamıştır. Doğru Yol Partili ünlü bir siyasetçi bana, “Demokrat Parti’nin en büyük hatası İsmet Paşa’yı karşısına almış olmasıdır, çünkü İnönü devlettir” demişti. AKP’liler daha büyük bir hata yaparak kendileri ile şükür ki hiçbir benzerliği olmayan, kurtardığı vatan ve kurduğu devletle özdeş Atatürk’ü hedefe koydular. Küçük toprak yığınlarının Everest’e diklenmesi gibi... 

SALALAR KURTARIR MI?

Atatürk ve İnönü halka hiç yalan söylemediler, popülizmi küçük siyasilere bıraktılar. Çalmadılar, kamu ihale yasasını 190 kez değiştirmediler. Yağma garantili köprü, tünel, havaalanları ve şehir hastanelerini, uzayda gezegenleri yutan kara delikler gibi, Hazine’yi yutan kara delikler olarak yoksul halkın başına bela etmediler ve bu karanlık ihaleleri Türk hukuk sisteminden kaçırmadılar. Atatürk, Ocak 1936’da Niğde Valisi Ziya Tekeli’ye sipariş ettiği 170 kg elmanın 58 lira 87 kuruş tutan bedelini, kasaların tel ve çivisine verilen 57 kuruş dahil, cebinden ödemiştir. Manav Durmuş Ali’nin düzenlediği fatura Atatürk arşivindedir. Din ticareti yapsalar da iman iklimi çölleşenler, haramı helale tercih ederler. İstismarcılığın siyasi organizasyonu iktidar, politik çekişmelerin üstünde olması gereken kutsallarımızı, suçlarının üstüne örtülen sihirli yorgan gibi kullandı ama din ne emretmişse tersini yaptı. “Üç Y” sloganı da tersinden uygulandı. 

Zamanından önce yapılacağı anlaşılan seçimlerde ulusal irade, AKP dönemi üzerindeki yorganı kaldırınca, gerçekler ortaya çıkacaktır. İstismar stoku eriyince, birkaç yıldan beri alçak kalkışmanın yıldönümlerinde, hem 15 Temmuz demokrasi(!) şehitlerinin ruhu hem de uyanan halkı yeniden uykuya yatırabilmek için 81 il, 900 ilçe ve 40 bin köyde okutulan sala, suçlar okyanusunda kulaç atan iktidarı kurtarır mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları