Olaylar Ve Görüşler

Kur korumalı mevduat: Çıkışı zor sistem - Doç. Dr. Fikret Kartal

23 Temmuz 2022 Cumartesi

Kur korumalı mevduat (KKM) sistemine dahil olan mevduatın vadesi Mart 2022’nin son haftasından itibaren gelmeye başlamış, haziran sonu itibarıyla yaklaşık 3 ay 1 hafta geçmiştir. TL mevduat üzerinden sisteme geçen fonların Hazine üzerinde yarattığı yük, haziran sonu itibarıyla 37.2 milyar TL’dir. Ancak döviz mevduatı üzerinden sisteme geçen fonlar için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca (TCMB) karşılanan maliyet açıklanmadığından, toplam maliyet bilinmemektedir. TCMB’nin tutarı bilinmeyen söz konusu ödemelerinin kendi bünyesinde gider yazılarak para tabanının bir alt kalemi olan “bankalar mevduatı hesabı” üzerinden bankalara ödenmiş olması gerekmektedir. TCMB’nin maliyet konusunda her ay açıklama yapması, şeffaflığın zorunlu kıldığı bir davranıştır.

GELECEK İÇİN KÖTÜ

Dolar kurunun 17.5 seviyesinde kalması halinde, Aralık 2021- Mayıs 2022 döneminde sisteme dahil olan mevduat için, ağustos sonuna kadar Hazine ve TCMB’nin katlandığı, katlanacağı toplam maliyetin 125 milyar TL düzeyinde olacağı hesaplanmaktadır. Şubat ayında, altı aylık hesaplarla döviz mevduatından sisteme giren şirketler dikkate alınarak ağustos sonu için hesaplama yapılmıştır. Müşteri için iyi bir seçenek, Hazine ve Türkiye’nin geleceği için kötü bir kurgu olan KKM; anapara ve faiz korumalı, kur artış riskini ortadan kaldıran bir ürünü içermektedir. 8 Temmuz itibarıyla KKM’de 1 milyar 66 milyon TL’lik mevduat bulunmaktadır. Bu tutar toplam mevduatın yüzde 15’i, TL mevduatın yüzde 34’ü, TL vadeli mevduatın yüzde 51’i gibi düşük bir orana karşılık gelmektedir.

Enflasyon karşısında koruma sağlamaması, talep düşüklüğünün nedeni olarak gösterilmektedir. Oysa KKM’ye geçmeyen diğer mevduat türleri için de aynı durum mevcuttur. KKM’ye düşük talep, diğer bir pencereden bakınca olumlu görülebilir. Çünkü sistemin büyüklüğü ve ileride yaratacağı tahribat arasında doğrudan ilişki mevcuttur. 

DÖVİZ KRİZİ OLASILIĞI

KKM’nin istenen başarıyı sağlayamaması sistemde güncellemeleri, ihracatçılar ve bankalar üzerinde diğer zorlayıcı araçların kullanılmasını gündeme getirmiştir. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir sistemde, dolarizasyonun yoğun, rezervin düşük kaldığı Türkiye gibi ülkelerde, piyasa faizi ve dövizden biri üzerinde dahi otoritelerin doğrudan veya dolaylı belirleyiciliği yoktur ya da çok sınırlıdır. Otoritelerin itibarı, ekonominin nabzını izleme yeteneğiyle ve öngörülerinin isabet derecesiyle ilintilidir. Reel ve finansal piyasaların otoriteyi izlemesi ise ancak belirtilen koşula bağlı, ikincil bir sonuçtur.  

KKM; ülkenin ekonomik geleceğini riske atmayı göze almak koşuluyla, girişi kolay, çıkışı oldukça zor bir sistemdir. 

Azalan yabancı sermaye ve düşen döviz rezervlerinin bulunduğu bir ortamda, kendini iyice hissettiren döviz krizi olasılığı, KKM’den çıkışı gündeme dahi getirmemektedir. İstikrarın sağlandığı, sermaye girişlerinin arttığı, rezervlerin yükseldiği, piyasada güvenin oluştuğu bir dönemde, TL mevduata yeterli faiz vermek şartıyla çıkılabilecek bir sistem söz konusudur. Bugün mevcut olmayan bu koşulların, seçime kadar da oluşmayacağı açıktır.

DOÇ. DR. FİKRET KARTAL

OSTİM TEKNİK ÜNİVERSİTESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları