Olaylar Ve Görüşler

Komuta birliği ilkesi ve KHK - Cihangir dumanlı

28 Haziran 2024 Cuma

Anayasa Mahkemesi cumhurbaşkanına yasaya aykırı yetki veren 703 no’lu KHK’yi iptal etti. İptal kararının gerekçesi yasa ile yapılmış bir düzenlemenin KHK ile değiştirilmesinin normlar hiyerarşisine aykırı olması ve cumhurbaşkanının yetki aşımında bulunmasıdır.

Benzer bir durum 15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen ardından 31 Temmuz 2016’da yayımlanan 669 sayılı KHK için de geçerlidir. 669 sayılı KHK’nin 35. maddesi ile kara, deniz ve hava kuvvetleri milli savunma bakanına bağlanmıştır, bakanlığına değil. KHK ile yapılan bu düzenleme anayasaya açıkça aykırıdır. Kara, deniz ve hava kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) oluşturur. Anayasanın 117. maddesi “Genelkurmay başkanı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanı olup savaşta başkomutanlık görevini Cumhurbaşkanlığı namına terine getirir” demektedir. Anayasaya göre TSK’nin komutanı milli savunma bakanı değil, Genelkurmay başkanıdır. Düzenleme binlerce yıllık savaş deneyimlerinden ortaya çıkan ilkelerden “komuta birliği” ilkesine de aykırıdır. Komuta yapısının bozulmasının inandırıcı bir nedeni açıklanmamıştır.

SAKINCALAR

669 no’lu KHK ile yapılan komuta düzenlemesi anayasaya açıkça aykırıdır. Milli savunma bakanı, anayasanın 6. maddesine aykırı olarak kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisini kullanırken Genelkurmay başkanı anayasal görevini yapamaz duruma getirilmiştir.

Yapılan düzenleme TSK’nin üst düzey komuta ilişkilerinde belirsizlik oluşturmuştur. Komutan anayasaya göre Genelkurmay başkanı KHK’ya göre milli savunma bakanıdır. Emir komutada belirsizlik askerlikte yapılabilecek en büyük yanlıştır. Harp tarihi bunun acı örnekleri ile doludur.

Düzenleme ile kuvvet komutanlıkları mili savunma bakanına bağlanmıştır. Kuvvet komutanlıklarının iki komutanı olamayacağına göre Genelkurmay başkanı kuvvetlere emir veremez duruma getirilmiştir. Barışta kuvvetleri komuta edemeyen, harbe hazırlıklarını geliştirip denetleyemeyen, personeli tanımayan Genelkurmay başkanının savaşta cumhurbaşkanlığı namına başkomutanlık görevini yerine getirmesi olanaksız duruma getirilmiştir. Bir birliği savaşa hangi komutan hazırladı ise savaşta o birliğe aynı komutanın komuta etmesi temel bir kuraldır. Bu durumda barışta MSB kuvvetleri savaşa hazırlatacak, savaşta Genelkurmay başkanı yönetecektir. Bu yanlıştır. İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak dahil pek çok değerli komutanın görev yaptığı Genelkurmay Başkanlığı makamı işlevsiz duruma getirilmiştir.

Son iki milli savunma bakanı asker kökenlidir. İleride askerlik bile yapmamış, askeri bilgi ve deneyimi olmayan sivil bir politikacı sadakati nedeniyle milli savunma bakanı olarak atandığında bilgi ve deneyim gerektiren komutanlık görevini gerektiği gibi yerine getirmesi olanaksızdır. Bu durum ulusal güvenliğimizi tehlikeye sokar. Öte yandan Genelkurmay başkanlarının görev süreleri sonunda MSB olarak atanmaları alışkanlık durumuna getirilerse diğer büyük bir yanlış olan orduya siyaset sokulmuş olur.

ULUSAL ÇIKARLAR

Bu bir ulusal güvenlik sorunudur. Ulusal güvenlik ulusu oluşturan yurttaşların güvenliklerinin toplamıdır. Soluduğumuz hava gibi, özgürlükler gibi varlığı pek duyumsanmaz, tehlikeye girdiğinde, kısıtlandığında veya yokluğunda önemi ve değeri anlaşılır.

Tarih bize bu coğrafyada hayatta kalabilmenin güçlü silahlı kuvvetlerle olanaklı olacağını öğretmiştir. Güçlü silahlı kuvvetlerin ön koşulu barıştan başlayarak yetkin ve kuşkuya yer bırakmayan komuta yapısı ile savaşa hazırlanmaktır. Çevremizdeki güvenlik ortamının ulusal çıkarlarımız aleyhine bozulmakta olduğu günümüzde konu önem ve öncelik kazanmaktadır.

AYM son kararında yasaya aykırı KHK’yi iptal etmiştir. Burada daha üstün bir norm olan anayasaya aykırı bir KHK söz konusudur.

TSK’nin üst düzey komuta yapısını anayasaya aykırı olarak bozan ve ulusal güvenliğimizi tehlikeye sokan 669 no’lu KHK’nin ilgili maddesi iptal edilmelidir.   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları