Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhuriyet öğretmenleri - Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR
Öğretmenler gününü kutladığımız şu günlerde bir yazı da ben yazmak istedim çünkü o alınlarından öpülecek Atatürk öğretmenlerinden ikisinin evinde dünyaya geldim. Bunu en büyük şansım olarak anıyorum. Urfa’daki evimiz kitaplarla doluydu. Ben, dil ve Latin alfabesi devriminin hemen ardından 1929’da doğmuşum. Evde Türkçe kitaplar da vardı ama iki gün gecikerek gelen gazeteleri, hep yeni yazı Yavru Türk, Çocuk Sesi gibi dergileri okuyordum.
Urfa’da yedi ilkokul var. Annem Karşıyakalı idi. Babalarını erken yaşta kaybetmiş üç kardeşin en büyükleri olan annemdi. Yunan işgal günlerinde 11 yaşındaymış, Rum komşuları sokakta kötü davranırlarmış bizim çocuklara. Bu yüzden duramamışlar İzmir’de.
Zorlu yıllar
Üç yıl değişik yerlerde; Milas, Rodos ve Kuşadası’nda kalmışlar. Orada da İtalyanlar varmış. Rumlardan daha iyi olduklarını söylüyordu annem. Zorluklar içinde geçen üç yılın sonunda İzmir’e dönüp Türk ordusunu karşılamışlar. Annem Cumhuriyetin ilanı ile öğretmen okulunu bitirmiş. Henüz 19 yaşındayken 1927’de Urfa’ya atanmış. Aynı okulda görev yaptıkları babam ile 1928’de evlenmişler.
O zamanlar oradaki yedi okulun dört tanesinde özellikle yoksulluğun olduğu ve hijyen koşullarının sınırlı olduğu yerlerde sık rastlanan bir göz hastalığı olan trahom çok yaygındı. Ben trahomun görülmediği okuldaydım. Göz doktorları okullarda bu hastalığın tedavisini yapıyorlardı. İnsanların yarısından fazlasında ise sıtma hastalığı görülüyordu. Doktorlar beyaz önlüklerini giyip eşekleri ile mahalleleri dolaşıyorlardı. Öğretmene ve doktora büyük saygı vardı.
Tiyatro oyunları
Öğretmen annemi görünce hazır ola geçiyorlardı. Babama “müdür bey” diyorlardı. Sınırsız bir saygı vardı o günlerde.
Bulunduğumuz yerde bir tane ortaokul bulunuyordu. Öğretmenler okulun saati dolunca Halkevinde buluşuyorlardı. Akşamları tiyatro oyunları olurdu, sahne dekorları hazırlanırdı. Oyun “Çoban Attila’nın Düğünü”, fon müziği Offenbach ve Bach’tan... Menemen olayından sonra Atatürk’ün kurduğu Halkevleri öğretmenlerin elindeydi. Yalnız tiyatro değil, edebiyat, şiir hatta sağlık vb. alanlarda da etkinlikler vardı. Atatürk çok defa Gazi olarak anılırdı.
Babam Balıklı Göl’de yüzme yarışları düzenlerdi. Ah, o öğretmenler neredeler? Ötekileştirme yoktu. Ben hiçbir arkadaşımın etnik kökenini sormadım, öğrenmedim. “Türk yurttaşları” idik ve bununla övünürdük. Cumhuriyet öğretmenleri o günlerin en değerli varlıkları idiler. Ellerini, alınlarını öper, anıları önünde saygı ile eğiliriz.
PROF. DR. COŞKUN ÖZDEMİR
KAS HASTALIKLARI DERNEĞİ KURUCU BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı