Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tevfik Fikret'i tanıyor muyuz?

03 Mayıs 2012 Perşembe
\n

Hıfzı Topuz’un eşsiz kaleminden ‘özgürlük şairi’mizin efsanevi yaşamöyküsü

\n\n\n

\n

\n\n\n

En kaçındığım konular arasında kitap tanıtma başlarda gelir; çünkü tanıtamam. Yani bana kalırsa tanıtılamaz”...\n

\n

Ne diyeceksiniz?.. Şöyle iyi, böyle güzel”… ardından mutlaka okuyun diye eklemenin ne o kitaba ne de yazarına bir faydası var.\n

\n

İsmi lazım değil, güngörmüş, geçirmiş, aydınlanmış bir Doğu ilimizde, kurguladığı gericiliği o ilin özgün ve ilerici kültür öğeleriyle harmanlayıp anlattığı için ama bu bir vefasızlıktır gibilerden eleştirdiğim kitap, sadece en çok satanlarlistesine girmekle kalmadı; eş dost, kitap yerine beni eleştirdi.\n

\n

-“Canım bir edebiyat özgürlüğü ve oranın tanınmasına büyük katkısı oldu; daha hoşgörülü baksana.\n

\n

Sonra aynı kitabın yayıncısına sordular: Ya bu 100 bin kitabın çoğu elinizde kalırsa?\n

\n

Yanıt haklılığımın kanıtıydı;Artan kitapları tarihi kalenin onarımında tuğla olarak kullanırız!Ama kimse o unutulmaz saygısızlığı umursamadı; herkes romanı göklere çıkartma yarışına girdi.\n

\n

Tanıtılmaz! Okunur...\n

\n

İşte başımızdan böylesi umarsızlıklar da geçtiği için kitap tanıtmaktan çekiniyorum Çünkü bana sanki bir çeşit satışı arttırma yöntemi gibi geliyor. Masamda kitapları biriken dostlardan binlerce özür. Yine de fırsat buldukça, sırası geldikçe o emek ve akıl yapıtlarına elbette değineceğim. Ama izin verilirse, sevgili Hıfzı Topuzun adına Elbet Sabah Olacaktır dediği; özgürlük şairimiz Tevfik Fikretin (1867-1915) yaşamını, mücadelelerini anlatan romanından söz etmek için sıra beklemeye niyetim yok. (Remzi Kitabevi, Nisan 2012)\n

\n

Neden mi? Önce sunuşuna çarpıldım da ondan… “Bana, daha okuma yazma öğrenmeden Fik-retin şiirlerini ezberleten annemin, Servetifünun ciltlerini yaşam boyu saklayan büyükdedemin, büyükbabamın ve anneannemin anılarına…”\n

\n

Annem bana küçükken ancak Kerem ile Aslıyı ezberletebilmişti. Dedelerimden kalabilenler ise bazı mektuplar ile Karsta 50lerde dayım Cengiz Ekincinin yayımladığıAyhavar gazetesinin bazı nüshaları. \n

\n

Tevik Fikretle 60larda Pertevniyal Lisesindeki edebiyat derslerinde tanıştık. Ama şimdi Hıfzı Topuzdan öğreniyorum ki tanımamışız, üstünkörü öğrenmişiz işte.\n

\n

Bu nedenle kitaba daha bir merakla sarıldım. Okudukça da anladım ki bu kitap asla tanıtılamaz! Ancak okunabilir. Hele bir de şöyle okumasını bilen, kendini yazılanlara veren, yazılanları yaşıyormuşçasına okuyan bir sesten dinleme olanağı bulabilirseniz, gerisi için daha ne söyleyeyim?..\n

\n

Ben de hem değerli dostum, ağabeyim, hayran olduğum Hıfzı Topuzun izniyle hem de şu kitap tanıtma duayenlerinin gönlünü kırmadan, Elbet Sabah Olacaktırın bazı bölümlerini olduğu gibi aktaracağım.\n

\n

Böyle bir tanıtım edebiyatın hangi türüne girerse kabulüm; girmese de umurumda değil... Baksanıza şu anlatılanlara:\n

\n

Servetifünuncular \n

\n

İşte 73üncü sayfada Servetifünuncular..\n

\n

...Bunlara alafranga muharrirlerdiyenler de oluyordu. Bu yazar ve şairler yaz akşamları Tepabaşı ve Taksim bahçelerinde bir araya geliyordu. Her iki bahçede de muzika (müzik) çalınır, kentin ünlü kişileri, soylular, varlıklılar, Levantenler ve yabancılar buralarda toplanırlardı. Servetifünuncular özellikle Tepebaşı Bahçesini severlerdi. Faik Ali Bey, Cenap Şahabettin, Süleymanpaşazade Sami, Mehmet Reşit ve Mehmet Rauf bu bahçeden hiç eksik olmazlardı.\n

\n

Tevik Fikret, Ali Ekrem, Ahmet Reşit ve Halit Ziya beyler bahçe sefalarına pek meraklı değillerdi ama yine dostlarına katılıyorlardı.\n

\n

Bazıları ise Osmanlı ve İslam geleneklerine sıkı sıkıya bağlıydı. Bunlar genelde hocaefendi ve molla kılıklı sarıklı muharrirlerdi. Bazıları sofu, bazıları da hamsofu sayılırdı. Batıya yönelik ilerici aydınlara savaş açmışlardı.”\n

\n

Kayıklı yolcular\n

\n

Bir de Servetifünun dergisinin sahibi Ahmet İhsan Beyin anılarından ve Boğaziçi Yalılarının mafya lokantalarına dönüşmediği yıllardan bir demet.. (sayfa 75)\n

\n

“…Çocukluğundaki Vaniköyün kıyısında birçok ünlü ailenin yalıları uzanıyordu. Yalıların en ufağı 20 odalıydı. Her birinin 1-2 kayığı, birkaç balıkçı sandalı, birkaç bahçıvanı, ayvazı, haremağası, seyisi, uşağı ve halayığı vardı. Yalı sahipleri çoğu zaman vükela vapuruyla, yani nazırları, paşaları ve önemli kişileri taşıyan vapurla gelirler, iskelenin yanında sıralanmış kayıkla yalılarına giderlerdi.”\n

\n

Yazıyı Tevik Fikretten bir dizeyle bitirelim;\n

\n

Yaşamak dini benim dinimdir.\n

\n

Müminim, varlığa imanım var,\n

\n

Din-i hak bence, bugün din-i hayat!\n

\n

sen ne dersin buna ey Molla Sırat?\n

\n

Hıfzı Topuza nice sağlıklı ve üretken yıllar dileğimle sonsuz teşekkürler…\n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları