Yaşamanın İçinden...

27 Şubat 2014 Perşembe

TV’de güzel filmler vardı. Oyalanmak için akşam öncesi film seyretmek hoş oluyor. Hele benim gibi seksenlikler, doksanlıklar için! Kendilerini unutmak istedikleri için mi? İlle de size hatırlatacaklar; falan tarihte şunu yazdınız, ama o olay sizin dediğinizin tersi çıktı.
Falancanın yeniden iktidara gelmesi için çalıştık, elimizden geleni yaptık, diyoruz ama sonuç sıfır!..
Yine o kadro, otuz yıldır içinde yuvarlandığımız bir bambaşka diyardayız sanki. O diyor, bu diyor diye aramalar gereksiz! Diyorlar değişmiyor, ama o diyarın temsilcileri yaşıyor, yaşamakta... Kim mi yaşatan? Sen, ben öteki... Biraz da içimizden bazılarımız “Ben o adamın yerinde ya da yanında olabilsem” desin dursun. Onun her dediğini benimsemek, hem de körü körüne bir inançla! Nedeni de o adamın karşısında kendimizi bir hiç gibi görmemiz! O adamı, yerinden edebilmek içimizde bir hırs. Ama yetmez... O bizden daha mı güçlü! Tuttuğunu koparır ondan mı? Ama bir gün gelecek, o her şey benim diyen de layığını bulacak. Layık olmak bir değerse!..
Layık, yani yakışırlı olmak. Önce kendi kendine yakıştırırsın, beklersin, ama gelmeyince ben varım, ben her şey olmak yolundayım. Matbaa köşelerinde, yazı odalarında, dizgilerin başında beklersin. Yazın dizilsin de kopyasından okuyalım! Bakalım ne yazmışım? Bu merak ilk gençlik özlemlerinin belirtisidir. Ben okudum, ben diplomalar aldım diyen birini düşünün. Yaşamdan hep kendi için iyilikler, güzellikler bekler. Ben layığım diye zaman geçirir. Bir kez bile aynalara bakmaz. Belki evinde ayna da yoktur...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları