Özgürlüğü Beklerken

18 Şubat 2014 Salı

İçerdekiler daha çok mu içerde kalacak?
Ana, baba, kardeş, çocuk üzüntü ile bekliyor...
Saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar geçiyor. Değişen bir şey yok. Kaç bin kişi... Zaten beş yıldır hapisteler. Suçları nedir, bilinmiyor. Kendileri de bilmez. Mektuplarla yardım arıyorlar. Ne yapmışlar da toplum dışı edilmişler?
Ben kaç kez yazdım. Sordum yetkililere, yetki sahibi geçinenlere. Ses yok. Duyulan, cezaevi hücrelerinin açılıp kapanan gürültüsü. Bir kez içeri o kapılardan geçerek girdin mi ne zaman dışarı çıkacağını bilemezsin... Adalet önünde konuştular mı? Savcıların onlar için ceza olarak on yıl, yirmi yıl, hatta müebbet kararlar istediklerini.
Şaka değil, 1960’larda, 80’lerde olağanüstü mahkemeler gerçekten pek çok ünlü kişiye, politikacılara, gazetecilere bu cezaları vermişti. Eğer bu garip karara uyulsaydı şimdi hâlâ nice ünlümüz cezaevlerinde sonsuzluğu bekliyor olacaklardı.
O nasıl bir mahkemeydi, nasıl bir savcı idi? Günümüzde de sayısız savcının oradan oraya atanmalarının sırrı nedir? Bunları yazmak, eleştirmek, bütün bu yanlış işlere artık son verilmesini istemek...
İnsan denen yaratık, gerçek insan, daha dünyaya gelmedi mi? Niye bunca yazı, bunca söyleşi, bunca nutuk radyolardan, TV’lerden. Şimdi akşam saat yedi. Haberleri dinliyoruz. Bir umut kapısı belki açılır diye... Türk toplumunu bir anda değiştirecek, mükemmelleştirecek bir insanımız çıkmayacak mı? Hep bir kurtarıcı bekler olduk. Son on yılda bu güzel beklentiler yok oldu. Bekle, bir genç liderin çıkmasını, hepimizin çektiği acıları, umutsuzluğu sona erdirmesini... 1960’tı sanırım, bir genel afla herkes hapisten çıkarılmıştı.
Bugün beklenen ise içerdeki yurtseverlerimizin derhal özgür bırakılmalarıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları