Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kesik kulağın mesajı

31 Mart 2024 Pazar

Mosova’yı kana bulayan vahşetin ardından canlı yakalanan teröristler, mahkemeye çıkarıldı.

Tacik uyruklu teröristlerden Saidakram Raçabalizod’un kafasının sağ yanı, paçavraya sarılmıştı.

Rus güvenlik güçleri Raçabalizod’un meğer kulağını kesmiş.

Kesmekle yetinmeyip, kesik kulağı İslamcı teröristin ağzına tıkmış.

“Aynı mafya gibi” diye düşündüm, duruşma fotoğraflarına bakarken. Sicilya mafyasının en tipik yöntemidir...

Mafyaya konuşarak-misal- yamuk yapan birinin penisi kesilip, ağzına verilir.

Putin Rusya’sında bilinen “baba” yöntemleriyle konuşturulan teröristleri duruşmaya çıkartmadan (ki bu durumda duruşmaya ne gerek?) hafifçe okşayıp, kesip biçmişler.

Raçabalizod’un kulağını doğrayan asker, görüntüleri internete yüklemekle kalmamış; bıçağını üstüne “açık arttırmaya çıkaracağını” açıklamış.

İnternetteki o dehşet görüntülere elbette bakmadım ama duruşma salonunda çekilen (teşhir edilen!) fotolardan, diğer üç teröristin de nasibini aldığını gördüm.

Konser mekanında kafasına “body cam/ vücut kamerası” takıp, “Allahüekber!” nidalarıyla önüne geleni vuran Dalerdjon Mirzoyev’in, göz kapaklarının kırpıldığı iddia ediliyordu.

Hayatını “parkecilik”le kazandığı söylenen Şemsettin Fariduni isimli teröriste elektrik verilmişti.

19 yaşındaki berber yamağı en genç IŞİD’çi Muhammedsobir Fayzov, adını söyleyecek durumda değildi.

Göğsü bağrı açık, işkenceden baygın görünen Fayzov, tekerlekli sandalye ile mahkeme salonuna getirilebilmişti.

İŞKENCEYE KAYITSIZLIK

Görüntüler karşısında bir kaç şok yaşadım.

1.Gangsterlerin başvurduğu yöntemlerle uyguladığı işkenceyi bir devletin bundan böyle iftiharla sergilemesi. İçine savrulduğumuz yeni dünya düzensizliğinde bu yeni bir eşikti. Doğup büyüdüğüm dünyada işkence bir insanlık suçuydu. Devletler, -heyhat!-işkenceye başvursa da bunu, aslanlara atılan gladyatör eğlencesi gibi göze sokmazdı.

Konuya vakıf olan Putin’in sözcüsü Dimitri Peskov nitekim işkenceye ilişkin sorulara üstüne basa basa “yanıt vermemeyi yeğlediğini” ifade etmişti.

2. Bir diğer şok, dünya kamuoyunun bu işkence görüntülerine verdiği tepkisizlik oldu. 20. yüzyılın tanıklık ettiğim ikinci yarısında uluslararası toplumu ayağa kaldıracak görüntüler, sessizlik ve hatta “alkış”la karşılandı.

Yalnız bizim sosyal medyada değil, göz attığım İngiliz yayınlarının okur yorumları bölümünde hep “Ruslar az bile yapmış. Helal olsun! Kafa kesen IŞİD’cilere müstahak. Demokrasiler insan hakları diye diye zaafa düştü. Teröre tam işte böyle cevap verilmeli!” meali yorumlar okudum.

Çeyrek yüzyıl öncesinde lanetlenecek görüntüler, zımni, açık onay gördü.

İşkence yapan devletin, Ukrayna savaşı nedeniyle Batının hasmı konumunda olması bile, bu “yaşa, varol! IŞİD’cilere herşey mübah!”yaklaşımını değiştirmemekteydi.

Bunun çeşitli nedenleri var.

Herşeyden önce 11 Eylül milat oldu.

Her İslamcı terör eylemi Batılı ülkelerde “ilk günah” gibi hatırlanan 11 Eylül’ün hanesine yazıldı ve yazılıyor.

Bu “alt metin”, her çeşit insani, hukuki, uygar kriterin önüne geçiyor.

Uygarlık çatışması”nın yükselttiği duvar, hiç aşılmaz görünüyor

Vahşet denklemlerinin yazık ki, kanıksanmasının bir nedeni bu.

YENİ ORTA ÇAĞ

Diğeri, Batı’nın da Rusya’ya dönüp artık “Nasıl işkence yaparsın?” diyecek yüzünün olmaması.

11 Eylül’ün ardından ABD malum işkence kampusları kurmuştu: Guantanamo, Abu Ghraib...

Dünyanın dört bir yanında ayrıca CIA emrinde tesis edilen “black sites/gizli hapishaneler”e sevk edilmek üzere “hukuk çiğnenerek” çeşitli ülkelerden toplanarak kaçırılan teröristlerin tabi tutulduğu “enhanced interrogation/derinleştirilmiş sorgu”(?) yöntemleri işkenceyi küresel ölçekte sıradanlaştırdı.

Uluslararası kamuoyu dehşeti kanıksadı.

Orta Çağ’daki gibi tıpkı vahşete bağışıklık kazanıldı.

Orta Çağ lafını rastgele kullanmıyorum.

Pek çok yazar yaşadığımız çağı “yeni Orta Çağ” olarak tanımlıyor.

İtalya’da Umberto Eco, Fransa’da Cumhurbaşkanlarına danışmanlık yapan Alain Minc, Jacques Attali gibi yazarlar, Edgar Morin misali ünlü düşünürler, 2000’ler başından beri dünyanın bir yeni Orta Çağ salınımına girdiğine dikkat çekiyor.

Minc, “Yeni Orta Çağ” kitabında bu süreci, “merkezin kayboluşu, belirsizliklerin artması, toplumların mafyalar ve yolsuzluklarla kemirilmesi,‘gri alanlar’ın oluşması, aklın kurucu ilke olma niteliğini yitirmesi ve ilkel inançlar yanında yekten silinmesi, sürekli krizlerin tüm bunların yanında günlük yaşantının arka planına dönüşmesi” ile açıklıyor.

102 yaşında tüm bir yüzyılın tanıklığını yapan Morin ise, “gerçekte tüm gezegeni uygarlığa kavuşturabilecek araçlara sahipken bunu yapamıyoruz. Çünkü” diyor:

İç içe geçen iki barbarlık var. Biri çağlar gerisinden gelen fanatizm, dogmatizm ve hışım dolu nefret. Diğeri teknobilimle ilintili yeni barbarlıklar!

Moskova’da IŞİD teröristlerinin saçtığı vahşet ve akabinde gördükleri işkenceyi yayan internet olanakları işte tam bu yeni Orta Çağ’a örnek. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları