Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP tüzük kurultayı

01 Eylül 2024 Pazar

Geçen Perşembe pazara gittim. 

Pazarcılar yüzlerinden düşen bin parça, “öğlen oldu, mallar tezgahta kaldı” diyerek ağlaşıyorlardı.

Limonun kilosu 120 TL olmuş. Taneyle satılıyor. 

Yufkanın bir yaprağı 20 TL. 

Peynir, yağ, süt ve taze zamlanan yumurtayı ile demeti 30 TL’ya gelen maydonozu eklediğinizde, demirbaş gıdamız börek, “gurme” kategorisine terfi ediyor. 

Şeftalilerin yığılı olduğu meyve bölümünde, kerli ferli bir müşteri, satıcıdan kenara ayırmış olduğu yumuşamış, yarı çürük meyvaları “yarı fiyata alıp, alamayacağını” soruyor… 

Geçmiş yıllarda, “Ayıp abla, lafı mı olur? Hepsi senin olsun!” diyecek olan manav, defolu şeftalileri tereddüte düşmeden tartıyor ve müşteriye yarı fiyata satıyor. 

Alan razı, satan razı. 

Burası Büyükada pazarı. 

Görece olarak yüksek refah diliminde yer alan bir semtin pazarından söz ediyoruz. 

İnsanlar başlarını soktukları evin, evlatlarını gönderdikleri okulun, masaya koydukları yiyeceğin, milimetreyle hesabını yaparken; yerel seçimler ertesinde “birinci parti olduk” havasına giren ana muhalefet partisi, başka hiçbir öncelik yokmuş gibi.. tüzük kurultayına gidiyor. 

İşbaşındaki iktidarın 22 yılda Türkiye’yi getirdiği mevcut durumda, ana muhalefet partisinin acaba “birinci parti olmamak” gibi bir alternatifi olabilir mi? 

Bu tabloda CHP’nin 1. parti olması değil, olmaması aslında haber değeri taşırdı. 

Herşey bu kerte bıçak kemiğe dayanmışken dahi eğer 1. parti olmayacaksanız, “niye varsınız” değil mi? 

Bu soruyu hiç sordunuz mu?

KENYATTA UYARMIŞTI

Yarım asırlık arayla gelen seçim başarısını önemsemiyor değilim. 

Elbette çok önemli. Ama olayları da içeriği kapsamında değerlendirmek gerekir. 

İnsanlar, “Aman da ne harika! Bu Özgür Özel’li yönetim çok mükemmel!” diyerek güle oynaya oy kullanmaya gitmedi. 

CHP’yi Türkiye genelinde 1. parti yapan tarihi ve alabildiğine sıradışı bir “yandım Allah!” ortamı var. 

Yangın yeri, sadece hayat pahalılığı ile sınırlı değil. Keşke öyle olsa. İnsan nihayetinde bir şeftali ve bir börek eksik yer. 

Kontrolsüz sınırlar ve göçmen sorunu ile satışa çıkarılan vatandaşlığın yanında, ülke topraklarının da giderek bir “kimin eli, kimin cebinde” düzenine kurban edilmek aşamasına gelindiğini görüyoruz. 

Dokuz yurttaşın hayatını kaybettiği İliç maden faciası sırasında, 2000’ler başında 138’le sınırlı yabancı maden sayısının 700’lere dayandığını öğrenmiş olduk.

Küresel şirketler, toprak altı değerlere ortak olmuş… 

Bu gerçeği henüz daha sindirememişken, sıra şimdi yer altından, yer üstüne uzandı…

Mustafa Balbay’ın 27 Ağustos tarihli “Kiralık topraklar” yazısını, okumadıysanız okumanızı, kesip saklamanızı öneririm. 

Devlet üst üste iki yıl ekilmeyen tarım topraklarını kiralayacak... 

“Bu çerçeveye her şey sığar” diyor Balbay; “Kiralama ile başlayan satışa kadar gider…. Sömürgecilerin yüzyıllık dayatması.”

1960 larda Büyük Britanya boyunduruğuna karşı Kenya’nın bağımsızlık mücadelesine liderlik eden Jomo Kenyatta’nın sözlerini gel de şimdi hatırlama:  

“Geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde topraklar vardı. Dua ederken gözlerimizi kapattık. Gözümüzü açtığımızda İncil'i elimizde, topraklarımızı onların elinde bulduk.”

SEÇMEN VENÜS, PARTİ MARS’TAN         

CHP evet bunca yakıcı konu arasında şimdi “tüzük kurultayı”na gidiyor. 

Yeni bir “kurtuluş savaşı” ateşlemek üzerineymişçesine adeta,  sembolik tarih olarak Sivas Kongresi’nin 105. yıl dönümüne denk düşen 4 Eylül’ü seçiyorlar. 

Kongre, 9 Eylül’e dek 5 gün sürecek. 

Ama bu kayda değer sürede, Türkiye nin tüm bu yaşamsal dertleri değil, öncelikli olarak CHP’nin kuralları ile iç sorunları konuşulacak…gündem, parti içi güç dengeleri olacak.   

Tüzük kurultayı için “dil derneğinin kontrolünden geçen” bir ilk taslak metin oluşturulmuş!

Özel döneminde dillere pelesenk edilen “değişim” adına, gayet utangaç bir “cinsiyet kotası” ve istisnalarla kayıtlı bir “dönem sınırlaması” ile görünen o ki şartlı bir “önseçim” koşulu değerlendirilecek.  

Köy yanar, deli kız taranır misali…. 

Ana muhalefet partisi ile seçmenleri, ayrı gezegenlerde yaşıyor gibi… 

Seçmenler Venüs’ten, parti Mars’tan. 

Özgür Özel İzmir Fuar’ının açılışını, robot Sophia ile yapmış. 

Atatürk’ün mirasını ileriye taşıdığınızı görmek beni gerçekten duygulandırıyor” demiş kurdele kesen robot. 

Özel’e tüzük kurultayını da, Sivas’ta naçizane Sophia ile yapmasını salık veririm. 

Böyle bir kurultayı mevcut koşullarda ancak o, “heyecanla” karşılayabilir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları