Nilay Küçük
Nilay Küçük nilay.cantank@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Felaketin turizmi olur mu?

15 Şubat 2025 Cumartesi

Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta meydana gelen ve 78 insanın yaşamını yitirmesine neden olan yangının yankıları sürüyor. Acılı ailelerin açıklamaları, ihmaller ve denetim tartışmaları her gün basında yer almaya devam ediyor Bunların yanı sıra, faciadan saatler sonra olay yerini görmek için bir "turistik gezi" gibi bölgeye gelenler pek çok yurttaşın tepkisini çekti. Bu insanlar facianın yaşandığı bu yere neden ve neyi görmek için geliyorlardı? İşte tam burada 'felaket turizmi' terimi devreye giriyor.

Felaket turizminin en bilinen örneklerinden biri, 1986 yılında yaşanan Çernobil nükleer felaketi. Nükleer felaketin yaşandığı Ukrayna’nın Pripyat bölgesi yıllar sonra ziyaretçilere açılmış; özellikle televizyon dizileri ve belgesellerin etkisiyle büyük bir turistik ilgi odağı haline gelmişti. Radyoaktif risklere rağmen burayı ziyaret eden turistler, boş binaları, terk edilmiş sokakları ve zamanın adeta donduğu bu kasvetli atmosferi deneyimlemeyi tercih ediyor.

Benzer şekilde, 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından New York’taki Ground Zero, ziyaretçilerin akın ettiği bir nokta haline gelmişti. Burada inşa edilen anıt ve müze, felaketi anma ve gelecek nesillere aktarma amacı taşırken, bazı turistlerin olayın trajedisini bir gösteri gibi izleme eğiliminde olması eleştirilere yol açmıştı.

2004’teki tsunami felaketinin vurduğu Tayland ve Endonezya sahilleri de zaman içinde turistik destinasyonlar haline gelmiş, bölgeye gelen bazı turistler, afetten geriye kalan izleri görmek isterken, yerel halk bu durumu saygısızlık olarak nitelendirmişti.

FELAKETİN TURİZMİ OLUR MU?

Etik açıdan ele alındığında "felaket turizmi" tartışmaya oldukça açık bir konu. Turistler bu tür seyahatlerin farkındalık yaratma ve tarihten ders çıkarma amacı taşıdığını savunsa da yerel halk için bu durum genellikle travmatik bir hatırlatma oluyor. Burada önemli olanın ziyaretin zamanlaması olduğunu düşünüyorum. Acının ve gözyaşlarının taze olduğu, insanların can verdiği bir alanı turistik bir yer gibi ziyaret etmenin hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Ancak belirli bir süre geçtikten sonra anıt oluşturulması anlaşılabilir.

Uzmanlara göre ise bu ziyaretler acıyı bir "meta" haline getirebilir ve trajedilerin eğlence unsuruna dönüşerek derinleşebileceğini savunuyor.

Gönül ister ki felaketler hiç yaşanmasın. Hele ki Grand Kartal Otel'deki gibi önlenebileceği bu kadar açık ihmaller yüzünden insanlarımız ölmesin. Türkiye içinde her şehri, her bölgesi ile ayrı ayrı turizm merkezleri barındırıyor. Umarım ülkemizde felaket turizmine hizmet edecek "karanlık turizm alanları' ortaya çıkaran felaketler yaşanmaz.

 

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları