Nergis Şimşek
Nergis Şimşek nergis.simsek@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Banka emekli sandıkları üvey evlat mı?

04 Temmuz 2023 Salı

Anayasal bir hak olan sosyal güvenlik hakkının sağlanması için yine anayasa ile devlete görev verilmiş ancak devletin imkânlarının yetersiz olması sebebiyle sosyal güvenlik sisteminin kurulmasında, ilave sosyal güvenlik kuruluşları olarak banka ve sigorta sandıkları olarak adlandırılan vakıf, sosyal güvenlik ve sigorta kuruluşlarının da kurulmasına izin veren düzenlemeler yapılmış ve 17/7/1964 tarihli 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesinde bu ilave sosyal güvenlik kuruluşlarına yasal dayanak oluşturulmuş. 506 sayılı kanuna özel bir hüküm olarak giren vakıf sandıkları, SSK’den daha gelişmiş sosyal güvenlik hakları tanıma ve sağlama amaçlı olarak düşünülmüş. Vakıf sandıkların karşılayacakları riskler olarak da iş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık halleri olarak kabul edilmiş ve bunların sağlayacakları yardımların asgari sınırının SSK tarafından sağlanan asgari had olacağını belirtmiş.

Vakıf sandıkları, sosyal güvenlik sistemi içerisinde primli sistem olarak adlandırılan sosyal sigorta sistemine göre çalıştıklarından her biri sosyal güvenlik kurumu niteliğinde kendi aktif ve pasif sigortalılarının sosyal güvenliğini sağlıyor. Bunların finansman modelleri ve politikaları tamamen kendilerince belirleniyor ve aktüeryal dengeleri yine kendi kontrollerinde bulunmakta. Bu anlamda, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) sandıkların mali yapıları üzerinde hiçbir etki ve katkısı bulunmamakta.

Vakıf sandıkların bağımsız yapıları bunların denetime tabi olmayacakları anlamına gelmiyor. 506 sayılı kanunun geçici 20. maddesinde bu yönde düzenlemeler de yer alıyor. Bunlardan birisi alt sınır uygulaması. Vakıflarca sigorta kolları kapsamında sağlanan yardımlar, SSK’lilere sağlanan yardım ve ödemelerin altında olamıyor. Bu düzenleme, vakıf personelini korumayı ve onlara bağlanan gelir ya da aylıklara güvence oluşturmayı amaçlıyor. 506 sayılı kanunun geçici 20. madde kapsamındaki 26 sandıktan, bugüne kadar SGK’ye devredilmeyen sandık sayısı 16.

SGK’ye yapılan devir işlemleri 506 sayılı kanunun ek 36. maddesi kapsamında yapılmıştır. Bunun anlamı, sandıklardan devir alınan emeklilerin aylıkları SSK kurallarına göre yeniden hesaplanmış ve hesaplanan bu aylıklar emeklilere ödenmiş.

2006 yılında sosyal güvenlik kurumları SGK çatısı altında birleştirilmiş ve 2008/Ekim ayı itibarıyla yürürlüğe giren 5510 kanununun geçici 20. maddesinde, sandıkların SGK’ye 3 yıl içerisinde devri öngörülmüş ancak, devir işlemi aradan 15 yıl geçtiği halde bugüne kadar gerçekleşmemiş. 5510 sayılı kanunda sandıkların devri, 506 sayılı kanundan farklı kurallara bağlanmış. Sandık üyelerinin müktesep haklarıyla devir alınması esası getirilmiş.

5510 sayılı kanunda sandıkların 3 yıl içinde SGK’ye devri planlandığından, SGK aylıkları ile sandık aylıkları arasındaki makasın daha fazla açılmaması için alt sınır aylığı (muadil aylık) uygulaması dışında, sandık aylık hesaplamaları ile aylık artışlarına sınırlamalar getirilmiş. Hatta yapılan yasal düzenleme ile devir tarihine kadar sandıklar emekli aylıkları ile ilgili herhangi bir iyileştirme veya intibak yapamayacak duruma getirilmiş.

Yasal düzenlemelerde, zaman zaman sosyal güvenlik kurumu sayılmayan sandıklar bazı uygulamalar dışında bırakılmış. Bunlardan bazıları şöyle:

5510 sayılı kanunun;

-Ek 19. maddesinde en son yapılan değişiklikle emekli ve hak sahiplerinin aylıklarının 7.500 liranın altında olması halinde aylıkların bu tutar üzerinden ödeneceği ve gerçek aylıklar ile 7.500 TL arasındaki farkın, 

-Ek 18. maddesi ile emeklilere Şeker Bayramı ve Kurban Bayramı’nda 2.000’er TL tutarında bayram ikramiyesi ödeneceği ve bu tutarların, 

-Geçici 4. maddesinin 11. fıkrası ile ek 21. maddesi gereğince emekli belediye başkanlarına ödenecek makam ve görev/temsil tazminatlarının,

SGK tarafından Hazine’den tahsil edileceği öngörüldü. Ancak sandıklar emekli ve hak sahipleri için bu uygulamaları yapamıyor. Çünkü yapacakları ödemelerin karşılığını Hazine’den alamıyorlar. Emekli ve hak sahipleri bu hakları almak için dava açıp kazanmak zorunda. Bazı sandıklar bu ödemeleri kendi bütçelerinden karşılıyor. 

Bu sandıklar birer sosyal güvenlik kuruluşu değil ise neden hâlâ 2829 sayılı kanun kapsamında hizmet birleştirme işlemi ve müşterek emekliler için tahsilat ve tediye işlemleri yapıyor?

Bu konuda bir mağduriyet bulunuyor. Sandıkları birer sosyal güvenlik kuruluşu saymıyorsanız o zaman SGK’ye bir an önce devir işlemini yapmanız, devir olmuyorsa SGK ile aynı statüde olduğunu kabul ederek ödemelerini yapmanız gerekiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları