Necati Özkan

Ne oluyor?

26 Aralık 2022 Pazartesi

İktidar 2019’da İstanbul seçimlerini neden yeniledi, daha da farklı kaybedeceği belli olan bir seçime göz göre göre neden girdi? Bu sorunun cevabını doğru bir biçimde verebilirsek bugün olup bitenleri de daha doğru anlayabiliriz. 

Öncelikle iktidar seçimleri tekrarlatarak somut bir şey kaybetmedi. İstanbul’u zaten kaybetmişti. Bir oy ya da bir milyon oyla kaybetmek arasındaki fark tamamen soyut bir farktır ve eğer somut bir kazancınız olacaksa, bu gibi soyut zararları üstlenmeyi tercih edebilirsiniz. Böylece gayet rasyonel bir karar vermiş olursunuz. 

İstanbul seçimlerini tekrarlatmanın iktidar lehine yarattığı somut kazancın ne olduğunu 19 Nisan 2019 tarihli İstanbul 4. İdare Mahkemesi kararı ortaya koydu. Bu kararla, İBB Meclisi’nin iki AKP’li üyesinin talebi kabul edildi ve Ekrem İmamoğlu’nun ilk mesai günündeki ilk kararının yürütmesi alelacele durduruldu. O kararla İmamoğlu yönetimine, İBB ve bağlı şirketlerin elektronik veri tabanını kopyalama izni verilmedi. 

O günlerde “kopyalama” fiili büyük bir suçmuş gibi gösterilerek İBB veri tabanında olduğu varsayılan “hassas bilgilerin” terör örgütlerine sızdırılacağı gibi saçmalıklar ileri sürüldü. Hatta görevlendirilmiş yöneticiler Alman ajanı diye yaftalandı. Ancak İmamoğlu yeniden seçilip göreve başlayınca söylenmiş tüm yalanlar unutuldu. Belediye verilerinin yedeklemesini korkunç bir şeymiş gibi anlatmak bir yana, İmamoğlu yönetimi 3.5 yıldır her gün her dakika o verilere eriştiği halde, hiçbir iktidar yetkilisi, hiçbir sözde gazeteci veya yorumcu o dönemdeki zırvaları bir daha ağızlarına almadılar. Belli ki amaç hasıl olmuştu!  

Belediye verilerine erişiminin engellenmesi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında alınmış ilk yargı kararıydı ve bir şeyi çok net gösteriyordu: Ortada büyük bir temizlik problemi vardı!

Oturanların 25 yıl boyunca içinden hiç çıkmadığı, dışarıdan hiçbir yabancının içeri giremediği bir ev düşünün; oturanların temiz olmayı hiç önemsemediği bir ev. 25 yıl sonra ilk kez o eve “yabancılar” geliyor. Üstelik “yabancılar” yeni kiracı ve artık evde onlar oturacak. 25 yıldır kirada oturdukları için kendilerini evin sahibi zannetmeye başlamış olanlar evden çıkmak zorunda. Haliyle böyle bir evi temizlemek vakit alır. İşte 6 Mayıs-23 Haziran 2019 arası tam 7 hafta bunun için kullanıldı. Bu temizliğe rağmen İBB Teftiş Kurulu’nun eski döneme ait yolsuzlukları soruşturduğu 50 klasöre hatırlanacağı gibi İçişleri Bakanlığı “Biz bakacağız” diyerek el koydu ve rafa kaldırdı.

İstanbul seçimlerini tekrarlatmak böyle bir “temizlik” için süre kazanmaya yönelik gayet somut ve kendileri açısından rasyonel bir karardı. Bunun bedeli olarak da sadece “seçmen tarafından cezalandırılmak” gibi gayet soyut bir duruma muhatap kalmayı göze aldılar. Kolaylıkla kabul edilebilir bir riskti çünkü İstanbul’u zaten kaybetmişlerdi. 

İmamoğlu ilk günden başlayarak yargı kararlarıyla yola getirilmek istendi. Aleyhinde alınan ilk yargı kararı, 25 yıllık kirliliğin ortaya çıkmasını önlemeyi ve temizlik yapmayı amaçlıyordu. “Ahmak davası” ise aynı sürecin tersten yürütülmesini amaçlıyor. İlk kararda amaç “temizlemekti”, şimdi ise kirletmek! Eğer bu kirli oyun muhalefet tarafından açıkça teşhir edilmez, siyasetçiler ve gazeteciler işin bu boyutuna odaklanmazsa, olaylar muhtemelen şöyle gelişecek: 

İmamoğlu “ahmak davasıyla” veya sözde “terörle iltisak suç duyurusuyla” görevden alınacak, yerine gelecek AKP’li yönetim İBB ve bağlı şirketlerin elektronik tabanında her gün yeni bir şeyler “bulacak”.  FETÖ’cülerin belge üretme yöntemleriyle sözde belgeler ortaya saçılacak ve seçim atmosferi yalanlarla zehirlenecek! İçişleri bakanı da üretilmiş belgeleri göstererek İBB’nin terör örgütleriyle bağlantılı olduğunu kanıtlamış gibi yapacak. Kararsız seçmen korkutulacak, akıllar karıştırılacak.

İBB veri tabanından “ele geçirilen” kanıtlardan hareketle, başka CHP’li belediyelere de kayyum atanması için zemin oluşturulacak. Ülke seçime giderken İmamoğlu ve bütün CHP terörle iltisakı kanıtlanmış, belgelenmiş bir suç odağı olarak gösterilecek. Her gün yeni bir uyduruk kanıt ortaya çıkarılıp, “Söylüyorduk inanmıyordunuz, işte belgesi” denecek. Seçmen zihninde mağdur olmuş değil, suçsuzluğunu kanıtlamak zorunda olan bir İmamoğlu ve CHP algısı yaratılmak istenecek.  

İktidar, İmamoğlu’nu mağdur eden ve kendisine zararlı gibi görünen bu hamleleri, kendisine çok daha fazla fayda getireceğine inandığı bir başka hamlenin ilk adımı olarak yapıyor. Tıpkı İstanbul seçimlerini yenilerken yaptığı gibi. 

Ahmak davası büyük ameliyat öncesi yapılan anestezi gibi bir şeydi. Ameliyatı yapanlar, altılı masanın ve toplumun tavrına bakarak uyuşturmanın işe yarayabileceğini düşünüyorlar. Hastanın fazla kıpırdamayacağından emin olurlarsa ameliyata başlayacaklar.

Buna karşı mücadelenin ilk ve en önemli adımı, muhalefetin dirayetli birliğidir. Öyle sözde değil fiilen birleşmektir. Bu da ancak ortak adayın ve altılı masanın ülkeyi yönetme formülünün bir an önce ilan edilmesiyle mümkün olabilir. 

Altılı masa hızla gerçek bir ittifaka dönüşemediği ve “iktidarın muhatabı biziz” demediği sürece, İmamoğlu’na ve diğer CHP’li belediyelere yönelik her türlü iktidar operasyonu, seçmende olup bitenleri “iktidar ve İmamoğlu, iktidar ve CHP arasında bir mesele” olarak görme eğilimini güçlendirir. Ve bu durum, önümüzdeki süreçte kararsız seçmenlerin Cumhur İttifakı’na yönelmesinde etkili olabilir. Altı liderin ülkenin yönetim sorumluluğunu müştereken üstlenecekleri ve tüm diğer muhalif kesimlere güven veren bir hükümet modeli, muhalif seçmenleri önümüzdeki zorlu seçim sürecinde bir arada tutabilecek tek modeldir. 

İktidar, İmamoğlu’nu saf dışı etmeyi ve yeniden İstanbul’u yönetmenin sağlayacağı tüm sonuçlardan yararlanmayı, seçim atmosferini zehirlemeyi hedefliyor. Bu hedeflere ulaşmak için de her adımı atmaya hazır olduğunu çekinmeden gösteriyor. 

Olağanüstü zamanlar yaşıyoruz. Ve böyle zamanlarda yapılabilecek en büyük hata, şartlar normalmiş gibi davranmaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Öfke ve değişim 12 Haziran 2023
Nasıl oldu? 30 Mayıs 2023
Yakın elmalar 22 Mayıs 2023

Günün Köşe Yazıları