Mustafa Kemal Ulusu

Herkes her şeyi bilemez ki!

31 Ocak 2020 Cuma

Değerli okurlarım, köşemde her hafta yazılarımın çoğunda kesinlikle şu önemli konu hep yer alır. TFF Kanunu’nu tam özerk hale getiremez, özerk federasyonun yönetmelikleri bilinçli bir şekilde düzenleyemez. TFF yan kurullarını da özerk olarak seçemez. Genel kurul yapısını da faal kişilerden seçmeye devam edersek, Türk futbolu bir adım öteye gitmez aksine felakete gider. Demiş miydim? Demiştim. Belki içinizden şunlar geçiyor: “Yahu bu Kemal Ulusu da yazacak başka şey bulamıyor mu? Hep TFF Kanunu, özerklik falan...” O zaman sıkı durun, bence artık Türk spor basını da benimle birlikte gerçeği az da olsa gördü. Bu hafta içi şu manşetleri atmaya başladı. Ama neden? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden feci bir zılgıt yedik de ondan. AİHM, bir hakemimiz ve bir futbolcumuza verilen cezayı haksız bularak TFF’yi bu kişilere karşı tazminat ödemeye mahkûm etti. Özetle bir skandal daha yaşayarak, Avrupa’da itibar kaybetmeye devam ettik.

Bu hafta bunu gören medyamızda da, “Tahkim bağımsız değil. TFF’ye güven sıfır. TFF tarafsız ve bağımsız değil, adil yargılanma hakkı yok. TFF kurulları bağımsız olmalı. Disiplin ve tahkim kurulları, tarafsız yargılama kurulları olmadığı kanaatindeyiz” ve buna benzer TFF ile kurullarına güven olmadığını açıkça yazan haberler yer aldı. Bu arada “TFF’ye güven sıfır” başlığı yok mu? TFF Başkanı Sayın Özdemir bunu nasıl kabul edebilir, anlamak mümkün değil.

Medyada da her hafta aynı konular. Hakemler, VAR da VAR, Fatih Hoca, kulüp başkanları savaşları, Sayın Ali Koç’a karşı bir savaş, Abdullah Avcı, Sergen meselesi vs... Doğrudur, belli ki futbol sevdalıları bunları istiyor ve okuyor. Ama arkadaşlar futbol bitiyor. Hani bir tabir var, “Hepimiz bu geminin içindeyiz.” Doğru ama gemi de batmak üzere! Zaten spor ve futbol medyasındaki çalışanların hali meydanda, sıkıntıları diz boyu. Bu gazete manşetleri esasında beni çok heyecanlandırdı ve de umutlandırdı. Bu bakımdan köşemden bu sefer sadece tekrar Sayın Cumhurbaşkanımızdan rica ediyorum. Lütfen bize bir randevu verin. En fazla 15 dakikada futbolda çıkmazdan kurtulmak için ne yapmak gerek, size gerekli olan formülü verelim. Siz de yetkinizi kullanıp TBMM’ye bunu iletin. Ama TBMM’de ben ve benim gibi, bu işi gerçekten bilen, yaşamış ve hiçbir beklentisi olmayan duayen arkadaşlarımıza da kanun tasarlanırken, TBMM komisyonlarında görev versinler. Bakın yeni bir özerk TFF Kanunu çıksın, Türk futbolu 3-5 senede Belçika başta olmak üzere diğer başarılı ülkelerin standartlarına nasıl ulaşır, herkes görsün. 

Başlığımı merak edenlere de kısa bir açıklama. Tabii ki herkes her şeyi bilemez. Şimdi beni al Cumhuriyet Gazetesi Spor Müdürü yap veya bir bankaya müdür yap. Olacak şey mi? Ama bakıyorum, arkadaşlar benim TFF başkanlık dönemimden itibaren kulüp başkanlıklarına, bilhassa TFF başkanlığına, spor-futbol adamları yerine ekonomik ve siyasi gücü çok yüksek işadamları gelmeye başladı. Sizlere benim dönemimi hatırlatayım mı? Beşiktaş’ta Süleyman Seba. F.Bahçe’de Fikret Arıcan. G.Saray’da Prof. Ali Uras. Başka söze gerek var mı?

TFF başkanı nasıl seçiliyor, hatırlatayım. Kulüpler Birliği ve sadece TFF seçimlerinde faaliyeti duyulan sözde bir dernek var ya... Bu derneği temsil eden 18 kulüp, 7 delegeyle 126 kişilik güçlü bir ekip, 2. ve 3. ligden bazı takımlar ve TFF’ye hayır diyemeyecek üyelerle 200’ye varan güçlü bir grup. Toplanıp karar alıyor ve X kişi TFF başkan adayımız diyorlar. Hadi Ankara’ya otele. Ertesi sabah salona git, birkaç usulden konuşma. “Hadi artık uçak saatlerimiz geliyor, şunu bunu okumayın arkadaşlar” gibi konuşmalardan sonra hemen başkanlık seçimi. Ve haydi eller havaya ve hoop başkan da koltuğa. Yaşa padişahım, sen çok yaşa misali. Ama ligler başlayınca bu dostluklar rafa kalkıveriyor. Zira para ve puan mücadelesi başlıyor. O zaman vur abalıya gitsin. Eh taraftar da bundan hoşlanıyor. Bağırmayan başkan tu kaka. Velhasıl Türk futbolundaki bu orta oyunu tam 20 yıldır oynanıyor ve buna medyamız, siyaset, spor, futbol kamuoyumuz maalesef sadece seyirci kalıyor.

Zaten medyamızdaki durum da ortada. Ciddi yazarlarımızın çoğu işsiz değil mi? Doğruları korkmadan yazanlar, ki onlarda bir kaç kişi. Ah Zekeriya Alp, ah! Sen Kemal Ağabeyini dinleyip de TFF başkanlığına aday olsaydın, ben ve değerli arkadaşlarımız seni destekleyerek başkan yapsaydık, güzel olmaz mıydı? Belki de bu Kulüpler Birliği beni aday göstermezdi diye düşünmüş olabilirsin. İşte o zor olurdu. Zira buna ne siyaset, ne Kulüpler Birliği, hiç kimse engel olamazdı. Olmak isteyenler de Zekeriya Alp gibi bir isme karşı gelmelerinden dolayı insan içine çıkamazlardı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tarihi sınavdayız 3 Nisan 2020
Sınıfta kaldık 27 Mart 2020

Günün Köşe Yazıları