Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yolsuzluk kurumu!

22 Aralık 2020 Salı

Geçmişte yolsuzluk yapmak için hayali ihracat işine girenlere acıyorum. O kadar emek harcıyorlardı ki!

Yurtdışından bir adres ayarla...

Türkiye’de bir üretim yeri göster...

Göstermelik de olsa bir miktar ihraç ürününü limana taşı...

Bir gemi yol çıkar...

Bütün bunların belgesini hazırla...

Resmi makamlara onaylat...

Sonra devletten bu ihracat karşılığı gelecek parayı bekle...

Meslekte 70. yılını kutlayan Altan Öymen Ağabeyimizle Uğur Mumcu, aylarca uğraşıp hayali mobilya ihracatını ortaya çıkarıp bu işe girenlerin tekerine çomak sokmuşlardı.

1970’li yıllardaki bu girişimci ruh, 1980’li yıllarda çağ atladı. Bu kez hayali ihracatı yapılacak ürün için önce vergi iadesinin yükselmesini sağladılar, ardından işe giriştiler ki birazcık bereketi olsun...

***

Bugün işler çok daha gelişti.

Yolsuzluk, yasalaştı...

Yolsuzluk, kurumlaştı...

Yolsuzluk, yerli ve milli bir faaliyet haline geldi...

Yolsuzluk, mutasyona uğradı, önceki benzerleriyle karşılaştırılamaz şekilde başkalaştı...

Artık buna yolsuzluk da denemez.

Başka bir tanım bulmak gerek...

Eskiden, bir kişi ikinci yerden, örneğin bir kamu kurumunun yönetim kurulu üyeliğinden maaş alıyorsa, oraya “arpalık” denirdi. Şimdi beş yerden alıyor. İş arpayı geçti!

Eskiden, bir müteahhide ihale bedelinin biraz üstünde ödeme yapılırsa “soygun” denirdi. Şimdi bin kat üstünde yapılıyor. Bunu başarana “soyguncu” demek hakaret olur!

Eskiden, örtülü ödeneğin küçük bir bölümü bile anlatılamaz olursa buna “örtülü götürme” denirdi. Rahmetli Selçuk Parsadan, 1995’te dönemin başbakanı Tansu Çiller’i, emekli general sesi taklidi yaparak kandırıp örtülü ödenekten bugünün parasıyla 5 bin 500 lira aldığı için hapse atılmıştı. Çiller de ağır eleştirilerle karşı karşıya kalmıştı. AKP’den önceki 4 hükümet, 15 yılda 200 milyon lira örtülü ödenek harcadı. Şimdi bir ayda örtülü ödenekten 280 milyon harcanıyor, nereye gittiğini bilen yok. Buna “örtülü götürme” denmez ki hakaret olur!

Eskiden ihaleye fesat karıştırma diye yolsuzluk kapsamında değerlendirilen bir suç vardı. İhalenin kurallarıyla oynuyorlardı. Şimdi ihaleye fırsat karıştırma var. O işi kamu ihale yasası kapsamından çıkarıyorlar, oldubitti. Uyulacak yasa yok ki yasadışı iş olsun. İş, yasanın dışında, niye yasadışı olsun!

***

Eskiden bir de Sayıştay vardı. Yani mali yüksek mahkeme. Raporlar hazırlar, TBMM’ye yollardı. Önümüzdeki yılın bütçesi görüşülürken, geçmiş yılın bütçesinin yerinde harcanıp harcanmadığı bu raporlar zemininde konuşulurdu. Şimdi bu raporlar yok ki geçmiş yıl denetlensin.

Rapor yoksa demek ki yolsuzluk da yok. Bütün önlemlere karşın rapor yazan Sayıştay denetçisi varsa, onu da değil Meclis’e getirmek, sitesinden bile kaldırtırsın, olur biter!

Kamuya ait her işi yapma kapasitesine sahip müteahhitlere verilen milyarlarla ilgili de soru işaretleri var.

Toplumda yolsuzlukların fazla bir karşılığı kalmadığı için havaya soralım:

Eyy bulutlar, siz o paraların tümünün o müteahhitlere gittiğine inanıyor musunuz, bu iktidarda o göz var mı?

İyi ki eski Türkiye gerilerde kaldı...

Baksanıza yeni Türkiye’ye; yolsuzluk bile kurumlaştı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları