İlk işareti 12 Ağustos’ta verdi: 

“Sosyal medyaya hiç olumlu bakmıyorum. Arkadaşlarımız Meclis’in açılmasıyla birlikte bir düzenleme yapacaktır. Bunlar salim akıllıların, aklıselimlerin akıllarını saptırıyorlar...”

İşareti 26 Ağustos’ta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş aldı. Yanı başında dedi ki:

“Sosyal medyada gençlerin kul olduğunu unutturan bir etkileşim var...”

Öteki yanından Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca devamını getirdi:

“Geç kalındı. Dileyen sahte hesap açabiliyor. Yasal düzenleme şart...”

Hemen ardından Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Viyana önlerinden bildirdi:

“En büyük tehlike dijital faşizmdir...”

Saray’ın yargı kolları, Diyanet kolları ve Meclis kolları başkanları görevi yerine getirdi. Böylece Meclis’te atılacak sosyal medyayı boğma, ruhunu boşaltma, sansürü 84 milyona yayma girişiminin altyapısı hazırlanmış oldu.

***

Gelinen nokta iktidarın hezimetidir. 

Önce sosyal medyayı açık-kapalı her türlü hesapla kontrolleri altına alabileceklerini, böylece toplumu istedikleri gibi yönlendirebileceklerini düşündüler. Bir ölçüde yaptılar da. Kamuoyunda “aktroller” diye bilinen yapıyı bilmeyen yok. Sedat Peker de Süleyman Soylu’nun hangi hesaplardan kamuoyu oluşturduğunu dokundurdu geçti. 

Ancak milletin toplam gücü daha baskın çıktı. Toplumun vicdanı sosyal medyada bir ölçüde vücut buldu. Türkler teknolojiyi icat etmekte değil ama kullanmakta öncüdür. Sosyal medya kullanımında da ilk 10 ülke arasındayız. 

Avrupalı 2.5 yılda bir, Amerikalı 2 yılda bir cep telefonunu yenilerken Türkiye’de bu süre, 8 ayla 1 yıl arasında.

Sınır aşan yayınlar sözleşmesinde üç kısıtlama vardır:

Şiddet, cinsellik, nefret söylemi!

Bunlar ortak kabul gören sınırlar. Mevcut yasalar bu alanda suç unsuru taşıyan bir yayın ya da paylaşımla mücadele için elverişli.

Ancak iktidarın derdi bu değil. Erbaş’ın dediği gibi “milleti iktidara kul yapmak”!

Şentop’un dediği gibi iktidar dışı tüm görüşleri ve paylaşımları faşist ilan etmek.

Dünya dijital çağı bütün yönleriyle yakalamak için çabalıyor, iktidar yasaklamak için!

Değişim rüzgârları esmeye başladığında akıllı insanlar değirmen kurar, aptallar duvar örer!

***

1989’da başlayan internet, insanın yeryüzünde ilk kez bir toprak parçasına bağlı olmadan adres verebilmesidir. 

20. yüzyılda yarım asırda bir bütün bilgiler ikiye katlanırken 2000’lerde 10-15 yılda, bugün 5 yılda bir katlanıyor. 2030 yılında ise her 2 ayda bir yeryüzündeki bütün bilgiler ikiye katlanacak. 

Böyle bir dünyada iktidar, iletişimi sansürlemeye çalışıyor!

Bu yasaya toplum güçlü bir tepki vermeli, “aklından bile geçirme” demeli. Sosyal medyayı daha güçlü kullanmalı. 

Yazı için tuşlara basmadan önce kendime söylendim:

Arkadaş, Twitter’da 1.6 milyon, Facebook’ta 630 bin, Instagram’da 310 bini aşkın takipçin var. Bunu etkin kullanıyor musun? Tamam Cumhuriyet’te haftada 4 yazıyla, TELE 1’de haftada 2 akşam programıyla düzenli toplumsal iletişimin var. Ancak çağın öne çıkan iletişim aracını daha etkin kullanmalı, daha çok kişiye ulaşmalı, daha çok görüş-içerik üretmelisin!

Ben üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışacağım. Siz de var mısınız?

Sosyal medya en bireysel, en toplumsal iletişim alanıdır. 

Bu alan milletindir...

İktidar gölgesine hayır!