Meclis’in açılışıyla birlikte siyaset de hareketlenecek. Belki de TBMM’nin 27. dönem son yasama yılına giriyoruz! 

Erdoğan’ın açıklamalarından Meclis’in aynen onaylaması için Saray’da bir dizi yasanın pişmekte olduğu anlaşılıyor. 

Yasalar “kolay” ama turpun büyüğü anayasa değişikliği. Saray’ın çoktan seçmeli, tek hedefli çalışmalar yaptığı biliniyor. 

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in önceki gece Halk TV’de yaptığı, “Cumhurbaşkanlığı değil, başbakanlık istiyorum” açıklaması çok su kaldıracak.

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile genel merkezde yaptığımız kahve içimi görüşmede gündemdeki konuları konuşurken satırbaşlarıyla şu değerlendirmeleri yaptı:

- Bu iktidarın bittiğini kendileri de biliyor. Aslında Saray’daki de biliyor. Etrafındaki beslemeler ellerindeki gücü, imkânları kaybetmemek için bu gerçeği kendisine söylemiyorlar. Hatta tam tersini söylüyorlar.

- Gelinen nokta, tam bir çoklu organ yetmezliğidir. Bizim sıklıkla vurguladığımız beş temel alandaki sorunlar giderek derinleşiyor. Demokrasi, toplumsal barış, ekonomi, eğitim, dış politika darmadağınık. Ama bunlar çözülemez değil. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. İktidarda bu yönde bir irade kalmadı. İşte yurtlar, böyle bir sorunun varlığını bile görmüyorlar.

- Bu iktidarın alternatifi oluşmuştur. Bunu Saray’daki de görüyor. Bütün amacı oluşmuş olan yeni iktidar seçeneğini ortadan kaldırmak. Devletin, devlet kurumlarının imkânlarını da bunun için kullanmaktan çekinmiyorlar.

- Gerek Sayın Akşener’le gerek Milleti İttifakı’nın öteki bileşenleriyle gerekse ittifak dışındaki muhalefet partileriyle yeni iktidar hedefli, temel sorunların çözüm yöntemleriyle ilgili sürekli görüşüyoruz. Bunlar kamuoyu önünde ya da ayrıca oluyor. Hem genel başkanlar hem genel başkan yardımcıları düzeyinde. 

- Millet İttifakı’na katılanların sayısı artabilir. Ama mesele sayı değil. İktidar hedefli, sorunlara çözüm üretme hedefli güçlü bir anlayış. Bu oluştu. Elbette her partinin genel başkanının farklı değerlendirmeleri olacaktır. Ama hedef odaklı beraberlik sonuç alacak. Bundan en ufak bir şüphem yok. Bunu söyleme şekli değişik olabilir. Ben, “Dostlarımızla geleceğiz” diyorum; Meral Hanım, “13. cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın adayı olacak” diyor.  

- HDP, ittifak bağlamında farklı bir siyaset yürütüyor. Bağımsız olarak seçime girmekten yana oldukları anlaşılıyor. Bu yöndeki düşüncelerinin ayrıntılarıyla hiç ilgilenmiyorum. 

***

Kılıçdaroğlu’nun, “alternatif oluştu” değerlendirmesi bir süredir özgüvenle vurguladığı “iktidar olacağız” sözünün bir doz daha net ifadesi olarak yorumlanabilir.

Aday kim olacak, ortak aday mı, ayrı ayrı adaylar mı sorularının “vakti geldiğinde” yine ortak bir anlayışla “sorunsuz” aşılacağını düşünüyor.

Baştaki  konuya dönersek…

Erdoğan, Meclis’in açılmasıyla birlikte hedef defterlerini de açacak. Sokak, değişim istiyor. Gördüğümüz kadarıyla en net durum bu. Değişim istemini Erdoğan’ın da görmemesi mümkün değil. Erdoğan, şöyle bir yöntemi öne çıkarabilir:

“Ben de değişim istiyorum…”

Tabii kendisi hariç!

O zaman bunun adı değişim olur mu?

Yakın geçmişte halka neyi nasıl “yutturdukları” dikkate alınırsa her şey olur. 2010 anayasa değişikliği referandumunda olduğu gibi, çok istedikleri iki maddenin etrafını halka çekici gelen 15-20 madde ekleyip “Büyük değişimin sahibiyiz” diyebilirler.

Her şeyi deneyebilirler ama… Durum, iktidar değişikliği için bütün koşulların oluştuğunu gösteriyor.