Hem suçlu hem güçlü deyiminin bundan daha iyi oturduğu bir durum olamaz. 

Ülkenin yaşanmaz hale geldiği, insanların günün sonunu göremediği, alınan her kararın ters teptiği, sorumlular konuştukça Türk Lirası’nın değerinin düştüğü, marketlerin sırf etiket değiştirmek için eleman tuttuğu bir ortamda iktidar baş suçluyu ilan etti:

Gerçekleri söyleyenler!

10 günde yüzde 35 devalüasyonun yaşandığını söyleyenler mandacıymış... Enflasyonun azdığını, çarşı pazarda her şeyin ateş pahası olduğunu yerinde anlatanlar bu ülkeye ait olamazmış…

Hadi oradan...

Hepsi sizsiniz!

***

Bu iktidar, sözcüğün tam anlamıyla yeni mandacıdır…

Bu iktidar, kapitülasyonları geri getirmiştir...

Bu iktidar, alın terinin toplam gayri safi milli hasıladan aldığı payı, yüzde 35’ten yüzde 20’nin altına indirmiştir…

Bu iktidar, asgari ücreti tüm çalışma yaşamına yaymış, ortalama ücret haline getirmiştir…

Bu iktidar, asgari ücreti Avrupa’nın en düşük seviyesine indirmiştir…

Bu iktidar, ülkenin bütün yatırımsal varlıklarını satmış, sıra arazilere gelmiştir…

Bu iktidar, Kamu İhale Yasası’nı, kamu nevale yasası yapmış, devlet bütçesini özel kesesi haline getirmiştir…

Bu iktidar, bu ülkenin yurttaşlarının, üreticilerinin, girişimcilerinin temsilcisi değil, uluslararası tekellerin kâhyasıdır!

Yukarıdaki her cümlenin bir köşe yazısı, hatta kitap olacak dokümanı var.

Sıcak bir örnek verelim…

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Prensi Muhammed bin Ziyal el Nahyan, dokuz yıl aradan sonra Erdoğan’la görüşmek için Türkiye’ye geldi.

Bu iktidarın düne kadar BAE’yi vurmaya kurşunu yoktu. 

15 Temmuz’un ardındalardı!

Libya’da karşımızdalardı!

Suriye’de Esadcılardı!

İsrail’le uzun yıllar sonra ikili anlaşma yapıp elçilik açan ilk Arap ülkesi oldular!

En son Sedat Peker’e ev sahipliği yapıyorlar!

Şimdi ne oldu da bu sıkı diyalog başladı?

Diyaloğun sonunda BAE’ye ne verilecek, ne istenecek?

Bizim ulaşabildiğimiz bilgiler şu yönde:

- BAE yeni Katar olacak.

- Bir milyar dolarlık varlığımız satılacak.

- Arazi, yatırım, Türkiye’de ne isterlerse masaya getirecek!

Bunun karşılığında da Peker’in videolarıydı, AKP’ye karşı politikalardı, hepsi gözden geçirilecek.

***

Türkiye’ye elbette yabancı yatırım gelmesini her sağduyulu kişi ister. Ama bu, Türkiye’ye yatırım değil, Türkiye’yi pazarlamak!

Bir ülkede ekmekler küçülüyorsa, iktidar büyüyemez.

Halkın ekmeği küçülürken iktidar sahiplerinin sofrası büyüyorsa, bunu hiçbir şeyle anlatamazsınız.

İktidarın yaptığı ulusal kurtuluş savaşı değil, ulustan kurtuluş savaşı.

Kimse itiraz etmeyecek…

Para pul olurken millet iktidara kul olacak!

Hadi oradan!