Murat Ağırel
Murat Ağırel murat.agirel@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Her şey aynı bir tek ‘bavulları’ yok

22 Mart 2025 Cumartesi

Türkiye, yine siyasi tansiyonun zirveye çıktığı, demokrasinin sınandığı günlerden geçiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, gazeteci İsmail Saymaz, Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun, bürokratları ve bazı iş insanlarının gözaltına alınması, hem içeride hem dışarıda geniş yankı uyandırdı.

Ancak mesele sadece bir soruşturma değil. Mesele, hukukun nasıl işlediği, medyanın nasıl yönlendirildiği ve halkın nasıl şekillendirilmek istendiğidir.

Hemen FETÖ kumpaslarından tanıdığımız bir senaryo devreye sokuldu. Malum medya organları, daha kimse gözaltına alınmadan, mahkemeye çıkmadan, kanıtlar ortaya dökülmeden hükümlerini verdiler.

Günlerce diploma ile başlayan tartışmalar yapılacak operasyonların ayrıntıları ekranlarda ve belli başlı sosyal medya hesaplarında açıkça yazıldı.

Sonra diplomanın iptal edildiği ve açıklanacağı tarih verildi. Sonrasında da operasyon yapılacağın belirtildi. Operasyonlar yapıldı bu sefer de avukatlar daha müvekkilleri ile görüşmemişken daha neyle suçlandıkları belli değilken ayrıntılar yine aynı eller tarafından açıklamaya başladı.

“Ekrem İmamoğlu’na ucuz ev satan iş insanı kaçarken yakalandı” manşetleri atıldı. Kamuoyuna, büyük bir suç örgütünün ortaya çıkarıldığı ve herkesin suçüstü yakalandığı izlenimi verildi.

Ancak sonra görüntüler geldi. O iş insanı kaçarken yakalanmamıştı; kendi ofisinde, polis nezaretinde kasasını açıyor, evraklarını ve parasını teslim ediyordu. Medyanın ilk sunduğu “kaçış” senaryosu çöktü. Fakat bu defa yeni bir kurgu devreye girdi: “Ofiste 1 milyon 200 bin dolar bulundu.” Bu para neyin nesiydi? Nereden gelmişti? İş dünyasında yüksek miktarda nakit bulundurmak kesin suç kanıtı oldu!

Aynı fotoğraf, farklı medya organlarında farklı isimlerle servis edildi.

Bir yerde “Ali Nuhoğlu’nun evinde ele geçirilen para”, başka bir yerde “Emrah Bağdadi’nin parası”, bir diğerinde “Murat Ongun’un evinden çıkanlar” diye paylaşıldı. Oysa hepsi aynı görüntüydü.

İlk servis edilen haberlerde “Ali Nuhoğlu firar ederken 40 milyon TL ile yakalandı” dendi.

Fakat ortaya çıkan video gerçekleri gösterdi:

Nuhoğlu firar etmiyor. Aksine ofisinin kapısını açıyor, polise eşlik ediyor, kasasının şifresini bizzat giriyor ve evraklarla birlikte parayı teslim ediyor.

Bu görüntüler, kim için algı gerekiyorsa o kişinin adıyla etiketlenip dolaşıma sokuldu.

Avukatlarıyla konuştum.

Gerçek şu: Ali Nuhoğlu, şirketinde arama yapılması için bizzat gelip kapıyı açıyor, kasasını açıyor. Polis, 750 bin dolar, 125 bin Euro ve 500 bin TL’ye el koyuyor.

Ekrem İmamoğlu’nun “50 milyonluk evleri 15 milyona aldığı” iddiasına gelince...

Aldığım bilgiye göre, evlerin bulunduğu hisseler 2021 yılında 48 milyon TL bedelle devrediliyor.

15 milyon TL, 3 parça çek ve bir daire karşılığı anlaşılıyor.

2024’e gelindiğinde kur farkı ve emlak değer artışı nedeniyle bu hisselerin değeri 87 milyon TL’ye çıkıyor.

Elbette yargılama süreci sonunda gerçek ortaya çıkacak.

Ama şu an yayımlanan haberlerde ciddi bir manipülasyon var.

Kamuoyunun doğru, eksiksiz ve objektif bilgiyle buluşması gerekiyor.

Ama dezenformasyon devam etti ve operasyona 560 milyar lira yolsuzluk operasyonu adı verildi ve gizli olan MASAK raporu yayımlandı. Ama bu da yandaşlar tarafından birkaç tweet malzemesi yapıldıktan sonra bırakıldı. Çünkü kanıtlanamadı.

Adım adım Fethullahçı kumpas kokusunu iliklerime kadar hissettim bu sırada.

Görüyoruz ki bu operasyonlar siyasi. Gözaltına alınanların avukatları bile dosyaya ulaşamazken, malum basın anbean içeriden bilgi sızdırıyor. Yandaş gazeteler Zaman gazetesinin rolünü üstlenmek için birbiriyle yarışıyor. Her şey aynı bir tek “bavulları” yok.

Bakın hukukun temel ilkelerinden biri şudur: Bir kişi suçlu olduğu kanıtlanana kadar masumdur. Ama burada medya yargısı devreye sokuluyor, toplum peşinen ikna edilmeye çalışılıyor.

İşin ilginci artık her yaptıkları ters tepiyor.

Bu olay, sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir kırılma noktası.

Çünkü eğer büyükşehir belediye başkanına böyle bir operasyon yapılabiliyorsa, sıradan bir vatandaşın hukuka ne kadar güvenebileceğini hep birlikte sorgulamalıyız.

Artık diplomanızın, yaptığınız işin, kazandığınız paranın, malınızın, mülkiyetinizin bir garantisi yok. Rahatlıkla, yargı kararı olmadan gizli, bilemediğiniz bir soruşturmayla her şeyinize el konabilir ve senelerce geri alamayabilirsiniz.

En önemlisi şu: Eğer bugün buna ses çıkarmazsak, yarın hepimiz hukuksuzluğun hedefi haline gelebiliriz. Dahası “hukuksuzluk” yeni hukukumuz olur.

Son olarak, her zaman söylediğim gibi: Gerçek, karanlıkta kaybolmaz.

Ne kadar üzeri örtülmek istenirse istensin, bir gün mutlaka ortaya çıkar. Bizim görevimiz, gözümüzü açık tutmak, manşetlerle değil, gerçeklerle hareket etmektir.

Sokakta hakkını, hukukunu daha önemlisi geleceğini, diplomasını kurtarmak isteyen gençlere selam olsun. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları