Müjdat Gezen

Savaş

28 Şubat 2022 Pazartesi

Savaş Dinçel 1942 yılında doğdu. 2. Dünya Savaşı’nın tam göbeğinde. Namık Bey Amca ile Hikmet Hanım Teyzem ona “Savaş” adını verdiler. Sonra Savaş’ın bir oğlu oldu. Savaş’la Armağan çocuğun adını “Barış” koydular... Ben küçücük yaşımda küçücük kafamın içine giren görüntüleri bugünmüş gibi anımsıyorum. Evimizde siyah pasif korunma perdeleri vardı. Nüfus cüzdanımda hâlâ “Ekmeği verildi” mührünü saklarım. Anıdır. Siren sesleri kulağımı zaman zaman tırmalar. İsmet İnönü Türkiye’yi savaşa sokmadı. Ama Edirne manevraları Batı tarafından yakından izlendi. Churcill çok bastırdı Türkiye’yi savaşa sokmak için. İnönü “Olmaz. dedi. “Şurada savaştan çıkalı kaç yıl geçti ki memleketimi yeni bir savaşa sokayım!” Ekmek karneye binince yıllar sonra bir seçim gezisinde küçük bir çocuğu İsmet Paşa’nın arkasından bağırttılar: “Paşa paşa, bizi ekmeksiz bıraktın” diye. İsmet Paşa: “Evladım ekmeksiz bıraktım ama babasız bırakmadım” diye cevap verdi… Mustafa Kemal Atatürk, “Yurtta sulh cihanda sulh” derken, dört sözcükle her şeyi anlatıyordu. Kuzeyimizdeki iki komşumuz savaşıyor. O işi hemen bitirseler, fazla can kaybı olmasa ne kadar iyi olur. Tek dileğim budur. Böyle zamanlarda insan nasıl mizah yazabilir ki?..   

ŞİZOŞEMS

Öyle zamanlar tehlikelidir Şemsettin

Ya gel cebime saklan ya bırak şapkana saklanayım

Kim vurduya gider insan fırsat yok ki kendimi savunup aklanayım

Bir ara sen de biliyorum kedilerden korkuyordun

Çünkü kendini işkembe zannediyordun

Böyle bir şey ben de atlattım

İskemle sandım kendimi bir süre

Üzerime oturacaklar diye korkulardaydım.

Ama sonra yırttım Şemsettin

Kendime telkinler yaptım “sen iskemle değilsin” diye diye

İnandırdım kendimi, sana hak vermiyor değilim ama Şemsettin zaman kötü

Aslında ne sen ne ben ikimiz de deli falan değiliz

Herkes oynatmış

Sadece sen ve ben normaliz

Ama Şemsettin laf aramızda

Laf aramızda…

Laf aramızda…

Ama sonra yırttım Şemsettin

Şemsettin laf aramızda kaldı çıkamıyor

Kendini ifade edemiyor bir türlü…

Ama çok dikkatli olalım Şemsettin

Sen de fark ettin zaman kötü en iyisi biz işi deliliğe vuralım

Sen kedilerden kork işkembesin diye, 

Ben insanlardan korkayım iskemleyim diye,

Ve iskemle üzerinde işkembe, çarşamba, perşembe

Gün say Şemsettin gün say…

Çünkü nasıl olsa bir gün gelip bizi alacaklar

Bu işten yırtmak için saat numarası yapalım

Sen yelkovan ol ben yengeç

Soranlara tek cevap verelim, “vakit çok geç”

Vakit çok geç…

Vakit çok geç Şemsettin, geldiler…

DEFTER - KALEM

Biri olmazsa diğeri hiçbir işe yaramaz. Belki sadece kalemle bir kitabın altını çizebilir veya kâğıda bir şeyler yazabilirsiniz. Ama defter kalem ilişkisi bambaşkadır. Ben ilk romanımı deftere yazmıştım. Basılıp geldi, tam bir sayfa. Çünkü bakla kadar harfler, matbaada gazete harflerine dönüşünce minnacık tutmuştu. Sonraları şiirlerimi yine deftere yazmaya başladım. Askerde sınıfım Kâtipti. Daktilo kursunda “ROJ” klavye ile öğrenim gördük. Tayin yerine bir geldim ki klavyeler değişmiş ve “FUJ” olmuş. Yeniden öğrendim yazmayı. Ondan sonra bir daktilom oldu, askerlik dönüşü. Artık daktiloyla yazıyordum. Ama yazdığım müzikli oyunların şarkı sözlerini ve şiirlerimi hep kalemle deftere yazdım. İkisinin arkadaşlığı bana uyumlu gelir. Sanki biri olmasa öteki yalnız kalır gibi. “Kul olayım kalem tutan ellere” demiş ozan. Ben de kul olayım kalemini satmayan ellere. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Fiyaskom 16 Eylül 2024
‘Halkalar’ 9 Eylül 2024
Irkçılık ve... 2 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları