Müjdat Gezen

Mahalle kültürü

14 Mart 2022 Pazartesi

Karagümrük, Hırka-i Şerif, Kıztaşı, Yenikapı… Suriçi. İstanbul’un en renkli semtleriydi. Biz buralardaki mahallelerde büyüdük. Direkaltı sohbetleri, kültür bilmecesi oyunları, spor, muhabbet… Eski mahalle kültüründe bunlar vardı. “Temiz elli” çocuklardık. Zaten kirli elle temiz iş yapamazsın. Saydığım mahallelerden yetişenler (diyelim ki çoğu) kirli işlere bulaşmamışlardır. Fatih Hırka-i Şerif, benim doğup büyüdüğüm, Yenikapı gençliğimin geçtiği yerlerdir. Bu semtler gerçekten güzel İstanbul’un güzel yılları olan altmışlı yılların iyilikle, temizlikle yoğurulmuş güzel yerleridir. Her türlü küfrü bilip hiçbirini etmemek buralara özgüdür. İş delikanlılığa gelince Karagümrüklü olmak kaçınılmazdır. Efendilik gerektiğinde Yenikapı kültürü ağır basar. Düşünün, oradaki kahvemizin adı bile “Üniversiteliler Lokali” idi. Oysa bildiğimiz Kemal Abi’nin kahvesi. Kemal Abi, arka tarafındaki depoyu karşılıksız bize vermişti tiyatro yapalım diye. “Lokal Tiyatro” yu orada kurduk. Erdoğan kapıda bilet kesti. Ali oyun çevirileri yapıp getirdi, ben sahneye oyun koyup oynadım. Savaş en güzel karikatürlerini orada çizdi. Yaman en tatlı muzırlıklarını orada yaptı… Hırka-i Şerif’teki Selahattin’in dükkânı ise toplantı merkezimizdi. Sporla uğraşırdık. Kimse içki sigara içmezdi. Arsamız vardı. Orada basket potamız, voleybol filemiz, atletizm alanımız bulunurdu. İki arkadaşın birbirleriyle kavga ettiğine hiç tanık olmadım. Babalarımızın hangi partiye oy verdiklerini bilmezdik. Yaşımız oy kullanma sınırına gelince, gittik kullandık ve kimse kimseye hangi partiye oy verdiğini sormadı. Terbiyeli çocuklardık açıkçası. Ailelerimiz birbirleriyle görüşürdü. Yenikapı grubunda film izlemek isteyenlerle, Malta Madalyon Sineması’nın bitişiğindeki Turgut Abi’nin (Kut) balkonundan izlerdik filmleri, ücretsiz. Tertemizdik. Sonraki yıllarda da kirlenmemek için epey emek sarf ettik. Uğur’la Ataman Kıztaşı’nda köşe başına takılırlardı. Ama Ataman aslında bizim sokakta otururdu. Kıztaşı, Hırka-i Şerif arası deplasmanlı çalışırdı. Onu bu kış yitirdik. Yavaş yavaş azaldığımız gerçeğini kabul etmekten başka bir şey yok artık… Ama mahalle kültürü pek çok çocuğu adam yapmıştır. 

ATATÜRK

1928 yılında bir kitap yayımlanıyor Türkiye’de. “Beyaz  Zambaklar Ülkesinde.” Atatürk bu kitabı okur okumaz, askeri okullarda, ders kitabı olarak okunması konusunda emir veriyor. Benim de öğrencilerime dağıtıp, sınıf geçme ödevi olarak verdiğim bir kitaptır bu. Atatürk’e özenmek, rol model almak ayıp değil. “Bağımsızlık benim karakterimdir.” Tümcesini aynen uygularım yaşamımda. Ayıp değil. Ondan öğrendim. Adı geçen kitabı neden mecburi ders kitabı olarak önerdiğine gelince… Pek çoğunuz kesinlikle okumuşsunuzdur. Atlayan varsa İş Bankası Yayınları’ndan çıkıp yedi ayda yedi basım yapan Bulgar yazarı Petrov’un bu kitabını şiddetle öneririm… Okuyamayanlar için söylüyorum: Bir solukta son sayfaya geleceksiniz… İki yaz önce bir şey yaptım. Çocukluğumda okuduğum on yedi kitabı yeni basımlarıyla aldırttım ve yeniden okudum. Döndüm o güzel yıllara… “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” böyle bir kitaptır. Tek solukluk ama kocaman bir nefes… Kitabın içinden altı çizilmiş alıntı yapılacak o kadar çok şey var ki. Ben sadece küçücük bir tümceyi alacağım: “Ülkenizin temellerini yeniden güçlendirmeyi düşünün. Halkınızın yeniden daha iyi, yüksek eğitim alması üzerine kafa yorun.” İşte iki satırla alınabilecek iki bin satırlık bir ders. Bence yeniden edinin bu kitabı ve yeniden okuyun. Atatürk iki kez okumuş…

SARAKA

Alay etmek demektir. Aklımızla alay ediliyor uzun süredir. Ayıptır. Bizim aklımızla alay edebilmek için önce sizde akıl olması gerekir. Kurnazlıkla akıllılığı birbirine karıştırmayalım.  Biri çıkıyor: “Temizlik-Maske-Mesafe” diye yırtınıyor ve kendisi en kalabalık toplantılarda boy gösteriyor. Bunlarda gerçekten utanma duygusu sıfır. Sağlık Bakanı aslında doktor, bu da çok normal Ulaştırma Bakanı olacak değil ya. Hastaneleri de varmış. Ne güzel. Epey zaman oluyor, kalabalık bir cenaze törenine katıldı, halktan özür diledi, çünkü omuz omuza bir kalabalık vardı cenazede. Ölen bir din adamıymış. Tarikattan. Peki, halktan böyle biri özür dilese, “Kusura bakmayın, virüs taşıyormuşum ama kalabalık toplantıya gittim yüz kişiye mikrop bulaştırmışım özür dilerim” dese ne olacak? Sayın büyüklerimiz. Siz aslında kötü insanlar değilsiniz. Sadece vasatsınız. Yani bizimle dalga geçerken, halkın içinde sizlerden çok daha akıllı insanların olduğunu kabul edemiyorsunuz. Ama bu çok ayıp bir şey. Kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz demişler. Siz artık kendinizi bilmelisiniz. Tamam, çok akıllı insanlar olmayıp çok kurnaz insanlar olabilirsiniz. Ama kurnazlık bir yere kadar söker, sonra sökülür. Kaçık çorap gibidir. Lütfen yapmayın canım. Ayıp oluyor. Çünkü ayıp ediyorsunuz. 

İKTİDARDAN

İktidar partisinin bir ileri geleni karısıyla yürüyüşe çıkmış. Sessiz sakin bir yerde yürüdüğü için arkasında sadece kırk kadar koruma varmış. Adam yolda karşılaştığı kimselere selam verirken, ayrıca bir de: “Bilmukabele” diyormuş. Karısı sormuş: “Neden ikide bir bilmukabele diyorsun?” Politikacı cevap vermiş: “Onların bana selam verirken içlerinden ne dediğini bildiğim için.” 

Akıllı adama can kurban. Kendini tanıyor, kendine yalan söylemediği gibi karısına da durumu açıkça izah ediyor. Tabii bu bütün politikacıları kapsamaz. Belki bazılarına da insanlar içlerinden güzel duygular besliyorlardır. Düşük bir ihtimal olsa da bir ihtimaldir yani. Benim çok yakın tanıdığım pek çok politikacı var. Çoğu da iyi insanlar. Onlar iyi, meslek oynak, onların suçu yok. Politikaya girerken bunları hesap etmişsen sorun yoktur. Halkın önüne çıkanlar önce eleştiriyi kabul edecekler… Biz ne yapalım? Hep göz önündeyiz. Oyun bitiyor, kimi beğendiği için, kimi de oyun bir an önce bittiği için alkışlıyor. Ama biz bu mesleği kendimiz seçtik. Nimetlerinden yararlanıp, külfetlerine katlanmamak olmaz. Ne demişler: 

“Gülü seven dikenini, hayat kadınını seven öpenine katlanır.” Ayrıca hayat kadınları da sevilir yani, onu da söyleyeyim. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Süalp Tansan 18 Kasım 2024
Baylan günleri 11 Kasım 2024
Açık açık söyle 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları