Müjdat Gezen

Kendini sorgulamak

26 Ağustos 2024 Pazartesi

Hayatım boyunca kimseden destek beklemeden yaşadım. Direndim, azmettim, yaptım, oldu. (Ama ben yaptım oldu değil.) Bir işi başarmak için başlamak gerekir. Ben öyle yaptım. Gözü karayımdır. Aklıma koyduğumu yaparım. MSM’yi açarken çok kişi macera olarak baktı. Ama ben “yapacağım” dedim. Zorlandım, direndim, mahkemeye verildim direndim, param bitti direndim. Sonunda açtım okulu. İyi ki böyle yapmışım. Ne kadar çok değerli genç yetişti buradan. Kabaca bir hesap yaptım. Ortalama 5 bin kadar öğrenci ile karşılaşmışım. Az buz değil bu. Pek çoğunun üzerinde emeğim var ama bunu kimsenin başına kakmam… Kendimi sorgularım: Kimim? Neyim? Neden bu dünyadayım? Ne yapıyorum? Ne yapmalıyım? Sorgulayın kendinizi. Ben kendime sorular da sorarım. Çoğu zaman aldığım yanıtlar beni kesmez ama direnirim. Yeni şeyler öğrenmeyi severim. Yeni şeyler… 

ARKADAŞ

Ne ile mutlu olduğunu biliyorsan işin yarısını çözdün demektir. Hayat beklemez. Sen yaşama ayak uyduracaksın. Ama bu öyle senin anladığın gibi bir şey değil. Kimin teknesine binersen onun yelkenini üflersen bittin demektir. Çünkü bu tamamen çıkar üzerine kurulmuş bir inanç olur. “Birine gül veren ele gülün kokusu mutlaka bulaşır” diyor Çin atasözü. Yani yola çıkarken seçeceğin kişiyi, kişileri iyi seç. Bak insan akrabalarını seçemez ama dostlarını seçebilir. Dost kolay bulunmaz. Arkadaşla farkı, dosta sırtını kolay dönersin. Arkadaş arkadaştır işte. Yarendir. Onunla yarenlik etmek güzeldir. Ama “dostum” diyebileceğin kişi elekten geçmiştir. Ne vartalar atlatmış, nelere göğüs germişsinizdir birlikte. Ailece de görüşür dostlar. Birbirlerine koşarlar zor günlerde. Arkadaş henüz yoldadır o konuda. Kendine yalan söylemeyeceksin. En tehlikelisi budur. Alışırsın, kanıksarsın, işin biter. Bunları nasihat olarak alma. Bunlar benim üç çeyrek asrı aşan hayatımda, yaşadıklarımdan edindiklerimdir. Sana uyar uymaz, ben onu bilemem. 

ÇARESİZSİNİZ

Tınaz Titiz’in editörlüğünde çıktı bu kitap. Son yaşanılan depremden çıkarmamız gereken dersleri anlatıyor. Birinci baskısının geliri depremzedelerin bir bölümüne verilecek. Kitabı alırsanız sizin de bu yardıma katkınız olacak. 

ABLAM

Ablamı çok severdim. Evlenip ayrı eve gittiğinde çok ağlamıştım. Annem gezmeyi çok severdi. Evde anneannemle ben kalırdık. Ablam o zaman arkadaşlarına gitmez, benimle olurdu. En çok çalıştığı konu bana ders çalıştırmaktı. Türkçe dersi ile aram iyi değildi. İlkokulda bütün derslerim pekiyi idi ama ortaokula geçince tiyatro işin içine girdi ve iş zıvanasından çıktı. Bir de ben “İngilizce bölümü” istiyordum, ablam o yıl başlayan “Almanca Bölümü”ne yazdırmış beni. Almancadan çaktım. Alman Lisesi’ne kursa gittim. Bir döndüm ki beni Alman sanırsınız. Gramerim hâlâ çok iyidir. Berlin’de film çekerken bir ay kaldım, o zaman Almancam ilerledi. Dönünce yine eskisi gibi oldu. Ablam artık 88 yaşında ve zor yürüyor. Kızı Füsun bakıyor ona. Özlüyor beni, ben de onu özlüyorum, gidiyorum. Şakalaşıyoruz. O kadar iyi bir insandır ki yeryüzündeki saf melek odur. Ben hiç kandırmadım ama ablamı da beni de kandırmak çok kolaydır. 

***

Ablam artık yok. Geçenlerde ziyaretine gittim: “Abla, ben seni ne çok sevmişim.” dedim. 

ARABESK

İlk arabesk bestecimiz Sadettin Kaynak’tır. Orhan Gencebay ve diğerleri yıllar yıllar sonra gelir. Otuzlu, kırklı yıllar. Arap filmleri çok moda. Abdül Vahap, Enver Vecdi, Ümmü Gülsüm gibi Mısır’ın ünlü şarkıcıları bu filmlerde kâh oynuyor, kâh sesleriyle katılıyorlar. Filmler Türkiye’ye geldiğinde filmciler devrin büyük bestecisi Sadettin Kaynak’a baş vuruyorlar. Hafız Sadettin, Sultan Ahmet Camisi imamı ayrıca da babamın iyi arkadaşı. Oturuyor, Arapça şarkıların yerine yenilerini besteliyor. İyi dinleyin o şarkıları, tümü arabesk melodiler içerir. Bilenler öyle söylerdi. Ben de bilenlerin yalancısıyım ama iyi bir kulağım olduğu için de Kaynak bestelerindeki o nağmeleri arabesk bulurum. Bir de o niyetle dinleyin. 

ATATÜRK DİYOR Kİ: LAİKLİK, SADECE DİN VE DÜNYA İŞLERİNİN AYRILMASI DEMEK DEĞİLDİR. TÜM YURTTAŞLARIN VİCDAN, İBADET VE DİN ÖZGÜRLÜĞÜ DE DEMEKTİR.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Halkalar’ 9 Eylül 2024
Irkçılık ve... 2 Eylül 2024
Kendini sorgulamak 26 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları