Müjdat Gezen

‘Kelimeler kelimeler’

15 Temmuz 2024 Pazartesi

Ünlü yazar William Shakespeare’in başyapıtı “Hamlet”te bir sahne vardır: Hamlet kitap okumakta, sarayın mabeyincisi Polonius yanına yaklaşır ve sorar: “Ne okuyorsunuz efendimiz?”

Hamlet şöyle der: “Kelimeler, kelimeler, kelimeler.”

Konuşurken de yazarken de kelimeler çok önemlidir. Bir ülkenin başka bir ülkeye savaş ilan etmesi, ister yazılı olsun, ister sözlü, sonuçta üç sözcükten ibarettir: Savaş-ilan-ettim... İşte bu üç sözcük dünyanın altını üstünü getirebilir. Hatta bazen kelimelere bile gereksinim duymazlar... Kelimeleri (sözcüklerin) anlamı yaşamın ta kendisidir. Kişilerin kullandıkları sözcükler onları anlatır. O nedenle (özellikle siyasetçilerin) seçeceğimiz kelimeler bizi ve düşüncelerimizi yansıtır. Biriyle kısacık bir süre konuşun ya da yazdıklarına bakın, o kişi hakkında az çok fikir edinebilirsiniz. Kuşkusuz bu her zaman geçerli olmayabilir. Adam harika yazar ama konuştuğunuzda hiç de beklediğiniz kişi çıkmayabilir. Kelimeleri hilesiz, samimi, kendiniz gibi kullanıyorsanız mesele yoktur. Fakat yine de en dikkatli kullanılması gereken şeylerin başında gelir kelimeler. Dikkatli araba kullanmak kadar önemlidir.

YEDİ DELİLER

Babamla pinpon oynardık. O zamanlar masa tenisi lafı yoktu ya da vardı biz bilmiyorduk. Evimizin sofasında açılabilen yemek masamız vardı. Ortasına ağ gererdik, iki raket, bir de top, iş tamamdır. Babam genellikle beni yenerdi. Küçüktüm o zaman. Belki üzülmeyeyim diye arada bir yenilirdi. O zaman överdi beni: “Bu işi öğrendin, iyi oynuyorsun” derdi.

Annem gezmeyi çok severdi. “Soyadımıza uyuyorum, ne var bunda?” diye kendini savunurdu.

Annemle babamın tanışmaları da ayrı bir hikâye. Fatih’te Fevzi Çakmak Bulvarı’nda annem yürüyor. Başında eşarbı (sonradan bu şapka olmuştu) babam da arkasında. Babam anneme alenen laf atıyor: “Acaba size kim derler?” Annem arkasına dönmeden cevap veriyor: “Yedi deliler yüksek evliler.” Evleniyorlar. Yıllar sonra babam anneme demişti ki:Macide, daha ilk günden bana doğru söylemişsin. Belki eviniz yüksek değildi ama öteki söylediğin doğruydu.” Gerçekten anne tarafında çatlak çoktu. Büyük dayım, kızı, oğlu hafiften sinirli, asabi tiplerdi. Ama çok iyi bir aile yapısı vardı bizimkilerin. Dayanışmaları sonsuzdu. Annem herkesle barışıktı. Hiç dargını yoktu. Ben ona çekmişim.

HASAN AKGÜN

İstanbul Büyükçekmece Belediye başkanı. Uzun yıllardır bu görevi üstün başarıyla sürdüren bir başkan. Atatürk sevdalısı ve halkı için yılmak bilmeden çalışan bir adam... Ankara’daki ilk Meclis’in replikasını ve Selanik’teki Atatürk’ün doğduğu evi aynen Büyükçekmece’de yaptırdı. Gittim, gördüm, ağladım. Asrın son teknikleri ile klasisizmi birleştiren bir ustalık yatıyor her iki binada da. Özellikle Mehmet Akif Ersoy’un ve Zübeyde Hanım’ın hologram görüntüleri, beni aldı götürdü. Büyükçekmece’yi gerçekten büyük yapan Hasan Akgün kardeşimdir. Fazla değil, 50 Hasan Akgün bulsak bu ülke bambaşka olur. Lütfen gidin görün, çocuklarınızı götürün, Selanik’le Ankara, burnunuzun dibinde, Büyükçekmece’de.

AMERİKA

Bu ülkenin bizim başımıza açtığı meselere de biraz değinelim. Tango kralı Celal İnce vardı bir zamanlar. Amerika’ya yerleşti ve orada şarkılar söylemeye başladı. Bestelediği bir şarkı hemen Türkiye’de çalındı. Şarkının sözleri şöyleydi:

“Amerika Amerika, Türkler dünya durdukça

Beraberdir seninle, hürriyet savaşında.”

Arkasından Kore Savaşı başladı. SSCB lideri Stalin, bizden kuzeydoğu Karadeniz bölgesinden bazı şehirleri isteme gafletine düştü. O sırada Kuzey Atlantik Paktı (NATO) kurulmaya başladı. Biz de oraya girdik ve Kore’ye asker yolladık. Yeni yeni şarkılar çıktı o zaman “Raspa raspa ras, kafana girsin tas, yarın mektebi as. Kore’ye mektup yaz...” Bunların tümü doğru. Yani şehir isimleri gibi değil mesele. O sırada ABD Büyükelçimiz Sayın Ertegün, Washington’da öldü. Naaşı Missouri uçak gemisi ile Türkiye’ye getirildi, Marshall Yardımı başladı. Bize ilkokulda süt tozu ve peynir vermeye başladılar. Ücretsizdi, Amerikan yardımıydı. Ayrıca son derece lezzetsizdi. Ama yedik, içtik, Amerika’ya bağlılığımızı dile getirdik ve Kore’de pek çok şehit verdik. O gün bugün başa kim geldiyse “Amerika Amerika, Türkler dünya durdukça...” dedi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Süalp Tansan 18 Kasım 2024
Baylan günleri 11 Kasım 2024
Açık açık söyle 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları