Miyase İlknur

Yenidoğan bebek çetesi ve Sülün Osman vakası

19 Ekim 2024 Cumartesi

AKP’nin çok övündüğü sağlık reformunun geldiği hale bak. SSK, devlet hastanelerinde gerekli hizmeti veremediği için vatandaşı özel hastanelere mahkûm ediyor: Özel hastaneler de hem SSK’yi hem vatandaşı soyuyor.

Yenidoğan bebeklerin özel hastanelere sevki olayında yaşanan usulsüzlükler ve bebeklerin uzun süreli yoğun bakımda tutma yolu ile SSK’den fazla para almaya yönelik sahtekârlıklar olayında da bakanlık uzun süre uyumuş. Şebeke de bu yolu otobana çevirip voli vurmuş.

Bu şebeke ile ilgili operasyon üç-dört ay önce düğmeye basılmıştı. Dosyada gizlilik kararı olduğu için bir şey yazamadık. Ama gizlilik kararı olan dosya, neredeyse anlık olarak basına sızdırıldı.

İddialar vahimdi. Ancak bazı konular var ki mantığa ters geliyor.

Söz konusu şebeke, özel hastanelerin yoğun bakımlarını kiralamış. Oysa bu yasak. Ama denetim olmadığı için özel hastaneler bunu yapmış. Peki, bu şebeke bu hastanelerin yoğun bakımlarına gönderdiği bebekler için SSK ödemeyi kime yapar?

Tabii ki kiracı olan bu şebekeye değil. Kurumlara, yani özel hastanelere. Peki tutuklular arasında neden bir tek özel hastane sahibi ya da başhekimi yok?

Yoğun bakım konusunda uzmanlığı olmayan doktor ve hemşirelerin insafına terk edilen masum yavruların sağlığında hastanenin sorumluluğu yok mu?

“Bebekleri bilerek öldürdüler” iddiaları habercilik açısından hayli sansasyonel. Ancak bebeklerin ölümü şebekeye bir çıkar sağlamaz ki... Tam tersine ölmesi kuvvetle muhtemel bebeği olabildiğince yaşatıp yoğun bakım sürecini uzatarak para kazanabilirler. Niye para kazanabilecekken bebeği öldürsünler pek anlamadım.

Dinlemeye takılan bir hemşirenin “Bebeğin satürasyonu 10’a düşmüş” sözünden sonra diğer çete üyesinin “Öldür onu” demesinden hareketle yorumlanıyor muhtemelen. Yeni doğmuş bebeğin normal satürasyonu (kandaki oksijen oranı) normalde yüzde 90’dır. Satürasyonu yüzde 10’a düşen bebek zaten para almak için zoraki yaşatılıyor demektir.

Bebek ölümleri için adli tıp raporlarının çıkması en doğru sonucu verecektir. Bizlerin yorum nafile.

SÜLÜN OSMAN 2024

Bu suç örgütü hakkında dava açan savcı Y.E’yi makam odasında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin’in videolarını izleyince kahkahayı patlattım. Zira bu şahsı basının eskilerinden herkes tanır.

Bazen bir siyasetçi, bazen bir bürokrat bazen de bir iş insanıyla basını ziyaret eder, fotoğraflara girer. Bu fotoğraflarla piyasada çevre edinir ve pek çok kişiyi şavullar. Kimi zaman Hadımköy’de kooperatif kurup para toplar, kimi zaman milletvekili ya da belediye başkanı adayı olmuş bir şahsın yanına yaklaşır ve adayın haberi olmadan etraftan kampanya için bağış toplar. Bir zamanlar da zora düşen bir televizyon kanalını bir iş insanına satmak için aracılık yapmıştı. Kimi zaman Küçükçekmece’de “Sıra gecesi düzenler ve yanında İstanbul Vali Yardımcısı H.H.C. ile gelir.” Four Seasons Oteli’nde Zeynel Abidin Erdem sizinle yemek yemek istiyor” diye yanında üç hâkim ve savcıyı alır gelir. Galip Öztürk’ün Siirtli ortağını siyasi ve bürokratlarla tanıştırır. İbrahim Kalın’a ANAP’tan tanıdığı bir kadını işe aldırabilecek kadar etkili olmuş bir tokatçı.

Bizim gazeteye de Bülent Akarcalı ile birlikte gelmiş, ardından da “Akarcalı’nın danışmanıyım” diye pek çok kez ziyarette bulunmuştu.

Savcıya, “Seni öldürebilirler dikkatli ol. Bu adamların mermiye kafa atan 500 tane adamları var. Şimdi sen benimle bir fotoğraf çektireceksin. Ben bunu sayfama koyacağım. Sana kimse dokunamaz” diyor. Direkt kendisi tehdit etmiyor aslında. Muhtemelen savcı ile fotoğraf çektirip şebeke üyelerine, “Sizin dosyanın savcısı benim yakınımdır” diye yine tokatçılık yapacaktı. Ama bu kez ava giderken avlandı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları