Miyase İlknur

Vatanını seven defansa gelsin

29 Temmuz 2023 Cumartesi

Gezi Direnişi sırasında başı dara düşen, polis ablukasından çıkamayan direnişçiler Twitter’dan “Allah’ını seven defansa gelsin” mesajıyla birlikte konumunu atıp destek isterdi. O bölgeye yakın olan kitleler can havliyle desteğe koşardı.

 İstanbul’un göbeği Taksim’de başlayan direniş dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılınca dönemin başbakanı Erdoğan’ın “Çatlasanız da patlasanız da oraya Topçu Kışlası yapılacak” demesine rağmen oraya o kışla yapılamadı.

Kaz Dağları’nda Alamosgold firması binlerce ağaç kesmiş, bir o kadarını da kesmeye hazırlanırken sivil toplum örgütlerinin, çevrecilerin, sanatçıların ve siyasilerin konuyu gündemde tutmasıyla şirketin ruhsatı yenilenmedi.

Akbelen’de günlerdir kadınlar, çocuklar dahil bölge halkı ağaçlarına sarılarak Limak Holding’e karşı direniyor. Sadece Limak’a değil devletin üzerlerine saldığı güvenlik güçlerine de...

Televizyonlardan izlediğimiz göz yaşartıcı görüntülere “vah vah!” deyip, sosyal medyadan “Diren Akbelen!” demekle bu işler olmuyor. Muhalefet milletvekillerinin basın toplantıları ya da soru önergeleriyle de Akbelen Ormanı kurtulmuyor.

 Muhalefetin kendi iç sorunlarıyla boğuşması ormanı yok eden şirketin de işini kolaylaştırdı. Bizim mahalle için de siyasi dedikodular, polemikler Akbelen’deki direnişten daha cazip geldiği için Milas halkının sesini yeteri kadar duyurmadı. Hatta dün Kılıçdaroğlu’nun Akbelen’e gitmesini bile yadırgadı. Bir muhalif kanalının sunucusu haberi sunarken “Niyeyse Kılıçdaroğlu bugün Akbelen’e gitti” diye söze başladı.

Kılıçdaroğlu’nu eleştirecek ya!.

Oysa “Günlerdir Akbelen’de tek başına direnen bölge halkının sesini geç de olsa duydu ve nihayet geldi” dese yerden göğe haklıydı.

LİMAK OTELLERİNİ BOYKOT

AKP iktidarı çıkardığı maden yasalarıyla ülkenin nehirleri, dereleri, ormanı, dağları, koyları talan edecek yasaları çıkardığında muhalefet ve sivil toplum örgütleri Ankara’da güçlü bir direniş sergilemiş olsalardı bugünleri yaşamak zorunda kalmazdık.

Dev bütçeli madencilik lobileri, dev bütçeleri ile milletvekilleri, yerel ve ulusal basını, sözüm ona “Çevre” gönüllüsü kimi dernek ve platformları, yerel yönetici, muhtar, belediye meclis üyelerini çok rahat kendi safına çekebiliyor. Buna karşın madenlerin, HES’lerin ya da turizm tesislerinin yok edeceği belde halklarının ne lobisi ne parası olmadığından sesini duyan olmuyor. Hatta çoğu kez başlarına gelecek felaketten ancak o alana iş makineleri geldiğinde haberleri oluyor ki o zamandan iş işten geçmiş oluyor.

Doğayı katleden şirketler kapitalizmin güler yüzlü, hayır hasenat işlerine adanmışlık maskelerini de çok iyi kullanırlar. Her birinin hayır işlerine ve sosyal sorunlara çözüm sunan vakıflar kurmaları boşuna değildir.

Bu vakıflar ve sosyal projelerini basında tanıtmakta da hiç sıkıntı çekmezler. Kız çocuklarını okutmaktan, ev kadınlarını meslek sahibi yapmaktan tutun da doğayı koruma vakıfları bile kurucu olmalarına kadar gider iş.

Akbelen Ormanı’nı katleden Limak Holding de böyledir. Bir taraftan hayır sever iş insanı görünümünde vakıflar kurar, sosyal projelere destek verir; diğer yandan dereleri, koyları, ormanları talan eder.

Akbelen Ormanlarını kurtarmak ve direnen belde halkına destek vermek için ille de bölgeye gidip barikat kurmak gerekmez. Limak Holding’in otellerinde konaklamamak, konaklayacak olanları protesto etmek, bu otellerde oda satan tur operatörlerine karşı kampanya yapmak, yurtdışındaki operatörlere mesaj çekmek ve sosyal medyadan yabancı dillerde mesaj atıp uluslararası kampanya yürütmek de sonuç almada etkili olabilir.

Haydi hep birlikte Akbelen için direnişe. Vatanını seven defansa gelsin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları