Göçene serap yolları, kalana kurşunlar
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Göçene serap yolları, kalana kurşunlar

25.10.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’nin içinde debelendiği umutsuzluğun mimar ve mü hendisleri olan muktedirler, oy sandığı ortaya çıktığında bir bekadır tutturuyorlar. Zaten seçimden seçime ihtiyaç duydukları, yurttaşlığa değil, kulluğa koşullu seçmen tabanlarına devletin onlar iktidarda kaldıkça baki kalacağını anlatıyorlar. Biz iktidardan düşersek Türkiye batar, diyorlar. Oysa beka sorunu korkuları bizzat kendi sonlarına dair ve iktidardan düşerlerse elbette baki kalmayacak maddi ve manevi varlıkları.

Evet, Türkiye’nin gerçekten bir beka sorunu var ve bu sorunu on sekiz yıldır bu ülkenin kaderine, hem de keyfi biçimde hükmeden AKP iktidarı, ortağı MHP’nin desteğiyle yarattı.

Türk halkını İslamiyet çatısı altında Araplaştırmak için ülkeyi yol geçen hanına çevirmek, sınırları milyonlarca sığınmacı ve göçmene açmak, bu ülkenin de devletin de beka sorunudur. Ve bu sorunun asıl ceremesini bizler değil, demografyanın yeni gelenler lehine değişeceği yıllarda yaşamak zorunda kalacak çocuklarımız, torunlarımız çekecekler.         

Salt Türkiye için değil, tüm dünyada pek çok devletin bekasını tehdit eden yeni kavimler göçünü, geçen hafta gazete- miz Cumhuriyet’te yayımlanan bir yazı dizisiyle irdelemeye çalıştım. Her şeyden önce siz okurlarımın diziye gösterdiğiniz ilgi ve övgüye teşekkür ederim, duygulandım, sevindim. Bu diziyi hazırlarken bir tezim vardı: 2001’den beri çıkarılan savaşların temel jeo-politik nedenler dışında ikincil bir amacı, bazı halkları yoğun nüfus göçüne özendirmek, hatta zorlamak olabilir miydi? 

İşlevsiz kalan NATO’ya işlev uydurmak

1990’lı yıllarda Türkiye’yi NATO’da temsil eden üst düzey bir yetkiliden bu konuda aldığım iletiyi sizinle paylaşmak isterim:

Küreselleşme odaklı Göçen Dünya Düzeni yazı dizinizde, göçleri tetiklemek için savaş tezimin doğruluğunda ısrarcı değilim, diyorsunuz. Ben sizi teyit ediyorum, doğru düşünüyorsunuz.  

1989’da Berlin Duvarı yıkılıp SSCB ve VP dağıldığında, NATO’nun yaptıklarını içeriden izledim, karar süreçlerini bire bir yaşadım. Bir yanda ortadan kalkan dev bir tehdit, öte yanda tehdide karşı oluşturulmuş NATO düzeneğinin işlevsiz kalışı ve boşluğa düşen güvenlik paradigması... Yepyeni bir NATO stratejik konsepti yazılmak zorunda kalınmıştı. Ama ne yazılacaktı? Rusya Federasyonu çatırdıyordu. Başında sarhoş bir Yeltsin, ordusu köhneleşmiş, Batı ile işbirliği arayışındaydı. Rus generalleri NATO’nun içinde dolaşıyor ve bunlara stratejik partner unvanı veriliyordu. İşte bu ortamda stratejik konsept içine üç tehdit yerleştirildi. Baştan, ergi gibi geldi bizlere. Ama sonra...

Bu üç tehdit, radikal İslam (ki Türkiye’nin itirazıyla yazımı ‘dini radikalizm’e dönüştürüldü, fakat zihinlerdeki ‘radikal İslam’ tabii ki değişmedi), kitlesel göç ve WMD/KİS yayılımı ile soslandırılmış terörizm idi.

Yeni stratejik konseptin olmazsa olmazı, 11 Eylül

Benim çalıştığım birim buna biraz itiraz etti, nereden çıktı bunlar, neden Soğuk Savaş bitince çıktı, hangi emareleri var vs. tartışmaları sonuç vermedi ve işler aldı başını yürüdü. 

Hele kitlesel göçü hiç anlamlandıramamış idik! 

Çok sorgulandı. Yanıt alınamadı ve çeşitli ikna teknikleri de kullanılarak, her üç tehdide de yer verildi yeni konseptte. 

Şimdi o zaman olamaz dediğimiz kitlesel göçü, hep birlikte izliyoruz. İnanılmaz bir öngörü değil mi? 11 Eylül olmasaydı gerçekleştirilebilir miydi? Hiç sanmıyorum. O halde ‘cui bono’ diye sormak lazım, kimin işine yaradı bu? (Devamında 11 Eylül’ü kim kotarmıştır, sorusu gelir...)

Yeni konsepte paralel olarak, ‘Aksiyon-Reaksiyon’ ve ‘Arka Plan’ kurgularıyla, sürece gerekli İslami radikaller de yaratıldı (örneğin IŞİD).

Ancak beklenen kitlesel göç yönü, ‘Kuzey’ ve ‘Güney’dendi. ‘Kuzey’ dağılan Rusya’yı, ‘Güney’ ise Afrika’yı temsil ediyordu. Afrika, malum sömürgeliği dolaylı tekniklerle süren ve ABD’nin de oyuncuları arasına katıldığı bir satranç tahtasıdır. Fransa, Çin, Rusya vb. zaten hâlâ oradalar. Türkiye de oyuna kim adına katıldıysa artık aktörler arasında. Ama ‘Kuzey’den öngörülen göç, gerçekleşmedi. Çünkü Almanya direndi ve engelledi. Belki yazınızdaki Doğu’dan Batı’ya göç ‘Kuzey’den beklenenin yerini almıştır. 

Sorunuza dönersek, Batı kampı bu göçleri kışkırtmakta rol almış mıdır? Evet. Hem de taammüden.

Başlatmak kolay, bitirmek imkânsız

2001’de hepsi Batı ittifakı tarafından çıkarılan savaşları takiben başlayan yeni kavimler göçünde, 2019 yılı BM verilerine göre 272 milyon insan yollara düşmüş bulunuyor, değerli okurlarım.

Kitleleri harekete geçirmek bazen kolay, bazen zordur. Ama durdurmak mümkün değildir.

Yazarın Son Yazıları

Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025
Konuşmayan bizden değildir

Savaşmak için toplanıp savaşmaya koşullanan ama küçük muharebelerle yetinip topyekûn saldırıya geçemeyen tüm ordular gibi, vatanla ada karışımı “vadan” kıyılarında pinekleyen Mikron ordusuna da sıkıntı çökmüştü.

Devamını Oku
24.05.2025