Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Çoban ulur, kuzular meler
Mikronezya despotu Muktedir Makropiç, halkın artık anımsayamadığı kadar uzun iktidarı boyunca tüm mezarlıkların kapısına “Can Çıkışı Huzur Girişi” özdeyişini yazdırmış ve kendisine de tüm mevtalara tepeden bakan bir anıtın tepesine kabir kazdırmış olsa da varlığını huzur girişine yaklaştıran yaşlılıktan hiç hoşlanmıyordu.
Oysa bedeni, üstünü dolgulasa altından, altını tutsa üstünden, arkasını dengelese önden fire veriyor; çatırtılarla çöküyordu yavaş yavaş.
Üstelik, sömürdüğü halk ve semirttiği yoz yoldaşlarından yaşlandığını gizlemek için yaptırdığı azap dolu estetik müdahaleler sırasında gençlerle de mücadele etmesi gerekiyordu.
Yaşlılık derdi yetmiyormuş gibi başına bir de kendisiyle dalga geçen, saygınlığını yerle bir, otoritesini piç eden Mikronezya gençliği çıkmıştı.
Ulu Çoban’ı Sulu Soğan diye anıyorlardı.
Tanrı Ol, gençliğin dilinde Tanrı Kol’a dönüşmüş, zaten bir kol işaretiyle ifade edilmekteydi. Kol’un yeryüzündeki temsilcisi zatı da yumruktan çıkan bir parmak...
Pek çoğunu Kel Tepe’deki Timsah Gölü’ne attırmasına attırmıştı. Ama Makropiç’in halka açlığını unutturmak için ruhbana verdirdiği uçan, kaçan ve durağanla cima vaazları Mikronezya’daki çocuk nüfusunu damacana sayısına katlayınca; genç etine doyan obez timsahlar yeni yemlere dönüp bakmaz olmuş, böylece caydırıcı olmaktan da çıkmışlardı.
Beton Saray’ın halkla ilişkiler danışmanı Frozen Goldstein, efendisi Muktedir Makropiç’i gençlerle buluşup söyleşerek kalplerini kazanmaya ikna etti.
Zaten başka çare yoktu, Ulu Çoban’a “Sevgili kuzularım, ileride kiminiz koç olacaksınız, kiminiz koyun, birbirinizle oynayın doyun, ama üçün birini mutlaka keseme koyun...” diye başlayan söylevler yazıldı. Söyleşilerde, gençlerin gönlünü fetih için büyük bir taviz, üç gence Ulu Çoban’a üçer soru sormak hakkı bile verildi!
Muktedir Makropiç’in gençlerle söyleşi programı ne yazık ki bir kez yapılabildi, sonra rafa kalktı...
Oysa gayet iyi başlayan o ilk ve tek söyleşide Ulu Çoban söylevini eksiksiz okumuş, biraz duygulanmış, biraz ağlamıştı.
Sıra sorulara gelince, bir delikanlı söz aldı ve: “Ulu Çobanımız, kendine niye çoban dedirtiyorsun, bir. Bize niye kuzularım diyorsun, iki. Biz koyun sürüsü müyüz, üç” demişti ki bir uluma koptu. Başkent Mikronia afet düdükleriyle inledi. Herkes bir yana kaçıştı.
Düdükler susup sukûnet ve ahali geri gelince, Makropiç hiçbir şey olmamış gibi gençlere dönüp, “Nerede kalmıştık?” dedi.
Başka bir genç ayağa kalkıp sordu: “Ulu Çobanımız, çobanlığını anladık da niye uluyasın? Düdükler niye zamansız uludu? Soru soran arkadaşımız nerede?”
* MİKRONEZYA muhabirimiz Mine G. Kırıkkanat, Ankara Kitap Fuarı’nda okurlarıyla buluşuyor. 22 Ekim Cumartesi günü saat 16.00’dan 18.00’e Cumhuriyet Kitapları standında, 23 Ekim Pazar günü saat 14.00’ten 16.00’ya Kırmızı Kedi Yayınevi standında imza bahane, sohbet şahane olacak!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!