Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Anarşist devlet!
1970’li yıllarda, Türkiye’nin “haksız” düzenini masum, hatta enayice bir şövalyelikle sorgulayan gençlere “anarşist” denirdi. Türkçe, henüz keşfetmemişti 1789 Fransız Devrimi’nin dünya literatürüne armağan ettiği “terör” ve “terörist” sözcüklerini.
Komünist ya da sosyalist olduklarını savunan, aslında idealist hümanizmadan ileri geçmeyen yollarda çapsız isyancılara dönüşen bu gençler, 1970’lerden 1980’lere “anarşist” diye kıyıldılar, biçildiler, hatta asıldılar.
Onlar nasıl komünizmi, sosyalizmi teoriden öteye pek de bilmiyorlarsa; onlara “anarşist” diyenlerin de “anarşi”nin ne olduğundan haberi yoktu.
Güya devlet düzenini savunan kuramcılar bile anarşiyi “karışıklık” diye anlıyorlardı. Ne dediklerini bilseler, devletçiliğin ta kendisini, hatta dik âlâsı komünizmi savunanları, bireyin her tür devlet vesayetinden kurtarılması gerektiğini ileri süren “Anarşizm” ideolojisiyle suçlayabilirler miydi?
TARİH EĞLENİYOR
Tarih mi eğleniyor Türk toplumuyla yoksa “Talih” mi, karar veremiyorum, ama 1970’lerde “anarşist” diye biçilen gençliğin tüm hayalleri 2000’lerde gerçek oldu ve emekçidir diye savundukları gecekonducular kentleri teslim aldı, dangıl dungul marabalar makam arabalarına kuruldu, çocukları iktidar...
Tarih ya da talihin çarkı öyle bir döndü ki elli yılda 360 derecelik bir fasit daire değil, ama diyalektik spiral çizdi ve dün solcuları “anarşist” diye ezen devlet, bizzat devlet eliyle “Anarşi”ye teslim edildi!
NEDİR ANARŞİ?
Devletin birbirine karşıt siyasal, ekonomik ve toplumsal güçler arasında uzlaştırma görevini yerine getiremediği bir toplumun durumudur.
KALKIŞ DEMOKRASİ DURAĞI, VARIŞ ANARŞİ BATAĞI!
Bugün siyasal İslamcı şeriat düzeniyle laik cumhuriyet düzeni arasında bölünen Türkiye’de; hukuk devletinin olmazsa olmazı, tarafsız ve adil, yani objektif yargı, bu iktidar döneminde siyasal irade ve yamakları olan cemaatlerden yana sübjektif yargıya dönüştürülmüştür.
Gelir dağılımındaki muazzam ve yolsuzluğa eklemlenen liyakatsizliğe dayalı haksız farklılık; zaten artan yoksullaşmayı hızlandırmaktadır.
Bireysel özgürlükler, insan hakları ve çocuk işçilerin sömürüsü başta, sigortasız işçi çalıştırmak gibi sosyal adaletsizlikleri gidermek yerine; dine dayalı yiyecek içecek (oruç, alkol vb.) kısıtlamalarını hem tinsel baskı hem devasa zamlarla yaygınlaştırıp, dine dayalı anlamsız yasak ve baskıları kadınlara “özgürlük” diye sunan AKP iktidarında, MHP’nin desteğiyle varılan nokta, demokrasi değil, anarşinin ta kendisidir!
AKP/MHP uzlaşması, devlet düzenini reddeden, hatta mahkemelerde “Allah’tan başkasına hesap vermem!” diye bağıran şeriatçılarla, laik devlet düzeni arasındaki uzlaşma olanaksızlığını açığa çıkarmıştır.
SİYASAL YOLSUZLUK İLE CEMAATÇİ YOZLUK İTTİFAKI
Anarşizm, bireyin her türlü devlet vesayetinden kurtarılması gerektiğini savunan ideolojidir, demiştik...
Eğer bir devlette, var olan yasalar zaten genele uygulanamıyor, yargının objektivite ve otoritesi bizzat iktidar tarafından yok ediliyor, yetkinliği zaman zaman ulemaya havale ediliyorsa...
Laik hukuku tanımadığı için var olan hukuka üstünlük tanımayan, ülkede siyasal ve cemaatçi yozlaşmaya karşı dikilecek cumhuriyet savcısı bırakmayan bir iktidar sürecinde: mülkün temeli olması gereken adalet, iktidarın iktidarda kalması amacıyla seçim yasasını değiştirip “kendisine kullanışlı” yenisini yapmaya yarıyorsa...
Zaten torbalama yasalar ya da yasalama torbalarıyla sözde meclisten istediği (yüzlerce) yasayı çıkarıyorsa...
Legalite ve illegaliteyi tanımlayıp sınırlarını çizmesi gereken yasalar, artık legalite ve illegalitenin iç içe geçtiği bir kaos oluşturuyorsa...
O devlet, anarşiye zaten fiili anlamda teslim olmuş demektir!
SATILIK İMAN, KİRALIK VİCDAN
Çocuklara dayaktan tecavüze varan suiistimalleri ortaya çıkan sapık eğitimcileri o okuldan alıp bu okula atayarak koruyan; dini vakıf ve cemaat yurtlarında işlenen taciz ve tecavüz suçlarını mağdurları şikâyetçi olmaktan caydırarak örtbas eden bir devlet, nasıl bir düzeni temsil edip hangi ahlakı savunmaktadır?
Bir yanda çocuk tacizlerine ve kadın cinayetlerine göz yumarken, öte yanda sokaklara dağılıp ramazanda yemek yiyenleri, içki içenlere musallat olan tebliğcileriyle iman satanlara ne denir?
En ilkel ahlak mantığıyla bile çelişen bu gidişat, elbette bireyin değil, ama cemaatçiliğin her türlü devlet vesayetinden kurtarılması, yani anarşizm değilse nedir?
HESAPLAŞMA ZAMANI
Sonunda anladım: Türkiye’nin böyle bir anarşi evresinden geçmesi, dibe vurması, irticanın, cehaletin ve tabii vahşetin değirmeninde birkaç kuşağını daha öğütmesi, artık kaçınılmaz. Hiçbir tepeden inme hareket, ne yazık ki önüne geçemiyor böyle bir hesaplaşmanın. Anarşi, kulluktan yurttaşlığa geçemeyen ve demokrasiyi cemaat cuntası, özgürlüğü de başta kadın şeriat yasakçılığı diye belleyen zihniyetin faturası. Bu faturayı, kesen de ödeyecek, kestiren de.
Anarşi, devlet yıkar.
Yerine ne kurulur, ne kurulmaz, kim gelir oturur ya da göçer gider, belli olmaz.
Anadolu topraklarında her ören yeri, anarşinin bitirdiği bir devletin mezarı değil midir?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan'dan flaş 'ortak alfabe' açıklaması
- Ünlü e-ticaret sitesi kapandı: Binlerce mağdur var
- Çok konuşulacak 'Berat Albayrak' iddiası
- Özel’den, Dervişoğlu’na ‘otobüs' yanıtı
- Donald Trump'tan zafer konuşması!
- ABD’de başkanlık seçiminde kim önde?
- Birinci girdiği mülakatta elendi: İntihar etti!
- Meksika'dan binlerce göçmen yola çıktı
- İki eşi de aynı şekilde ölü bulundu
- 'Bu bizim hayalimizdi'