‘Emlakçı’ Trump ve otokrasi

10 Şubat 2025 Pazartesi

Biliyoruz ki demokratik, laik hukuk devlet sisteminde güçler ayrılığı ilkesi siyasete alet edilmemesi konusu güçlü, katılımcı demokrasilerde kritik önemde. Tıpkı ifade ve basın özgürlüğü gibi. Peki bu ilkeleri koruyup güçlendirmek gerekirken tersine koşu çabası bir ülkeyi nereye taşır derseniz yanıt özellikle de küresel öngörülemezlik senaryolarının Trump’ın başkanlığıyla birlikte şişkinleştiği bu dönemde pek de iyimserlik içermese gerek.

“Ben yaptım oldu” gibi bulaşıcı, otoriterlik içeren yönetimsel yaklaşımlar, popülizm rüzgârını arkasına alarak tehlikeli şekilde yayılma halinde. Kıta Avrupası, II. Dünya Savaşı sonrası kurulan, tartışmalı bildik düzendeki değişime nasıl yanıt vereceği konusunda ise kararsız, bölünmüş bir havada. Aşırı sağ bu boşluktan yararlanarak Trump-Musk ikilisinin zaferini kendilerine de yansıtma peşinde.

BOP, GOP adına ne derseniz deyin, Ortadoğu haritaları emperyalist güçlerin bitmeyen kanlı oyun alanından ne yazık ki çıkamıyor. Trump’ın Filistinlileri sürüp “Gazze Ortadoğu’nun Riviera’sı olur” diyecek kadar pervasız söylemi bu kaotik sürecin de bir göstergesi. “Emlakçı” Trump aslında ne istiyor derseniz, yorumlar çok. Öncelikle zengin Körfez monarşileriyle, Arap ülkeleriyle Filistin üzerinden “pazarlığı” en yüksekten açıyor. Bölgede ABD çıkarlarını en güçlü şekilde koruyacağına inandığı İsrail’i haritalar üzerinde de genişleterek bölgede etkinliğini artırmak istiyor. Bunda Siyonist bakış açıları, Evanjelik cephenin birlikteliği de var. Aynı zamanda pazarlıklarla birlikte maddi harcamaları Körfez cephesine yıkarak, İsrail ile ilişkileri olan Müslüman ülkelerin de yer alabileceği bir uluslararası gücü Gazze’ye konuşlandırabilir. Bir diğer amacı ise nükleer hamlelerdeki İran’ın gücünü kısıtlamak. Irak ve Suriye’de İsrail’in de destek verdiği “Kürt devletçik” kartını masada tutmak da hedefleri arasında. Ve kuşkusuz tüm bu yayılmacılıkla Akdeniz’de enerji, ulaşımda kendi ülkesi de dahil olmak üzere çokuluslu şirketler üzerinden kazanç sağlama peşinde. Ne acı ki bu tepişmeler arasında ölüm kalım mücadelesi veren Filistinliler kendi gelecekleri, ülkeleri için masanın ana oyuncuları arasında yer alamıyor. Çünkü Filistin halkı yıllardır kendi içinde ulusal egemenliğini, birlik ve bütünlüğünü sağlayabilmiş değil.

ADALET İSTEĞİ 

Irak, Suriye, Akdeniz, Kıbrıs derken Türkiye’nin sınır güvenliği, ulusal çıkarları açısından risk de büyüyor. Yanı başımızda bunca sancılı gelişmeler olurken biz yine içeride demokratik, laik, hukuk devleti ilkelerinin aşındırılma çabalarıyla karşı karşıyayız. Sadece son bir hafta içinde attığımız manşetler, “Bu gidiş nereye” dedirtecek türden. “Gidenlerin derdi adalet” başlıklı, eğitim şefimiz Figen Atalay’ın haberine göre bir grup akademisyenin araştırması gençlerin ülkeden ayrılışının nedeninin ekonomik gerekçelerle sınırlı olmadığını gösterdi. Katılımcıların yaklaşık yüzde 90’ı ülkedeki hukuk düzeninin yetersiz olduğunu, yüzde 85’i ise liyakate önem verilmediği görüşünde.

6 Şubat deprem felaketinin yıldönümünde ise yazarlarımız ve muhabirlerimizle bölgedeydik. Jale Özgentürk, Barış Terkoğlu, Çağdaş Bayraktar, Taylan Gülkanat depremzedelerin yaşadıkları sorunları haberleştirdi. Başlıklarımızdan biri “Ortak çığlık, insanca yaşam”dı.

ELEŞTİRİ HAKKI

Geçen haftanın dikkat çeken haberlerinden biri de RTÜK başkanının eleştirel yayın yapan kanallara yönelik adeta yaptırım sopasını gösterir çıkışıydı. Oysa herkes gibi gazeteciler de mutluluk, umut veren haberlerin olduğu bir gündem ister. Ancak ne yazık ki gerçeklerimiz başka. Ekonomik kriz, Kartalkaya’daki ihmaller zinciriyle göz göre göre gelen facia, deprem haberleri, yolsuzluklar, yozluklar, kadına, çocuğa şiddet, kutuplaşmış siyaset derken ülkemizin tablosu ortada. Basının görevi de kamuoyunu doğru ve ilkeli habercilik anlayışı ile gerçekler hakkında bilgilendirmek, eleştirileri dile getirmek. Gerçekleri saklayarak, eleştirileri yasaklayarak, ifade özgürlüğünü tırpanlayarak demokratik ilkeler hedefinde toplumun ilerlemesini, sorunlara çözüm getirmesini, hukuk ve adaletin sağlanmasını beklemek akla sığmasa gerek. Hep dediğimiz gibi gazetecilik suç değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

CHP sandığa odaklı 17 Mart 2025
Öngörebilmek... 10 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları