Tarihi günlerden geçiyoruz. Böylesi önemli tarihi dönemeçler, tarihi değerlendirmeleri, tavırları ve duruşları gerekli kılar. Aynı zamanda turnusol işlevi de görür bu önemli kırılma dönemleri. Başta siyasetçiler olmak üzere kurum ve kuruluşlar, medya, aydınlar, kısacası tüm yurttaşlar, adeta sınavdan geçer bu kritik günlerde.

12 Mart’ları, 12 Eylül’leri yaşamış; nice karanlık müdahale dönemlerinin içinden süzülüp gelen bizim kuşaklar, bu konularda oldukça deneyimlidir. Tarihin her döneminde ama özellikle de kırılma dönemlerinde; aklın, vicdanın ve tarihin doğru tarafında olunması gerektiğini iyi biliriz. Üstelik her koşulda da bu haklı duruşu korkusuzca göstermeye çalışırız.

HAK, HUKUK, ADALET

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile yakın çalışma arkadaşlarına ve Şişli, Beylikdüzü belediye başkanlarına yönelik tutuklama hamlesi, geniş toplumsal kesimleri ayağa kaldırdı. Toplumsal akıl, bilinç ve vicdan, bu yapılanları haksızlık olarak değerlendirdi ve kabullenmedi.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmaya hazırlanan Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıl önce aldığı diplomanın tartışmalı biçimde iptali, bir bakıma yaşanacakların ön habercisi oldu. Ama bütün bu yaşananlar, doğrusu geniş kesimlerin vicdanını kanattı! Olayın boyutları, İstanbul’un sınırlarını aşarak tüm ülkeye yayıldı. Ülke ölçeğinde “hak, hukuk, adalet” ortak haykırışı yükseldi.

MUHALEFETİN BİRLİKTELİĞİ

Böylesi toplumsal kırılma dönemlerinde ve iktidarın siyasal baskısının arttığı durumlarda, muhalefetin bir ve birlikte olması gerektiğini her fırsatta yazıyoruz. Muhalefet doğrusu bunu bir türlü hakkıyla yapamıyordu. Ama iktidarın İstanbul’daki hamlesi ve yaptıkları, muhalefeti uyandırdı ve tümüyle bir araya getirdi.

İstanbul’da üst üste seçim kazanmış ve seçmenin büyük çoğunluğunun defalarca desteğini almış Ekrem İmamoğlu’na karşı girişilen hareket, akla ve vicdanlara sığmadı. Muhalefeti de ortaklaştırıp buluşturdu ve birlikte ayağa kaldırdı!

CHP’NİN ÖNEMİ VE TAVRI

Son gelişmeler ve yaşananlar, ülkenin kurucu partisi CHP’nin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Aynı zamanda ülkenin son seçimde en çok oy almış birinci partisi olan CHP’nin tarihi sorumluluğunu, başta partililer olmak üzere herkese hatırlattı.

Gördüğümüz kadarıyla, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP Genel Merkezi şu ana kadar süreci gayet iyi yönetti. Bu tarihi sorumluluğun ayırdında olduklarını, her aşamada ve zeminde gösterdiler, gösteriyorlar. Ekrem İmamoğlu’nu adaylaştırmak ve bunu önseçimle yapmak doğru hamlelerdi. Ayrıca son olağanüstü kurultay hamlesi de yerinde ve zamanında yapıldı.

ÖNSEÇİM, DEMOKRASİ ŞÖLENİ

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayını önseçimle belirlemesinin önemine dikkat çekmiştik. İktidar bütün gücüyle CHP’nin önseçimini ve Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını engellemeye çalıştı. Onca baskıya ve engellemeye karşın, 23 Mart önseçiminin büyük katılımlarla yapılabilmiş olması, hem CHP ve hem de tüm siyasal muhalefet için büyük başarıdır. Önseçim, tam anlamıyla bir demokrasi şöleni-şenliği olarak yaşandı.

İki hafta önce bu köşede yayımlanan “23-31 Mart, demokrasi haftası” başlıklı yazımızda; CHP’nin önseçiminde yalnızca CHP üyelerinin değil, diğer muhalif partilerin üyelerinin ve partisiz tüm muhalif yurttaşların oy kullanabilmesinin daha da anlamlı olacağını vurgulamıştık. 23 Mart önseçiminde bunun da sağlanması, çok önemli ve kıymetlidir.

23 MART, UMUT CEMRESİ

Halk kültüründe ve özellikle Anadolu’da baharın gelişi cemrelerle ifade edilir. 23 Mart, ülkemiz ve halkımız için geleceğin “umut cemresi” oldu. 23 Mart önseçiminden, CHP ile cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve tüm muhalefet büyük ölçüde güçlenerek çıktı.

Şimdi ortaya çıkan yeni durumda, başta ana muhalefet CHP olmak üzere tüm siyasal ve toplumsal muhalefet, çok daha dikkatli ve özenli olmak durumundadır. CHP’nin iç bütünlüğünü ve muhalefetin birlikteliğini torpillemeye yönelik yoğun çabalar ve hamleler olacaktır. Bu girişimler akılcı tutumla ve tavırla boşa çıkarılmalıdır. Halkın erken seçim talebi, hep birlikte ortaklaşa yükseltilmelidir.