Suriye’de yaşananlar iç siyasal gündemin önüne geçse de bugünlerde Ankara’da ilginç siyaset oyunları sahneye konuyor. Aslında orada yaşananların da iç siyasetle ilişkisi var. Siyasi iktidar zaman kazanmak, iktidarını korumak ve hatta mümkün olursa bir dönem daha iktidarını uzatabilmek adına, yeni siyasi planlar hazırlıyor.

Böylece, 31 Mart yerel seçimleri sonrası muhalefetten yana dönen siyasal iklimi yeniden kendi lehine çevirmek ve denetimine almak istiyor. Bu bağlamda, hem siyasal gündemi belirlemek ve hem de siyasal inisiyatifi kullanmak adına, ardı ardına hamleler yapıyor.

İKTİDARIN HAMLELERİ

İktidarın küçük ortağı üstünden sahneye sürülen sözde “terörü bitirme” atağı, henüz tam anlamıyla toplumca anlaşılabilmiş ve kavranabilmiş değil. Bu da doğal olarak bu hamlenin samimiyetini ve içeriğini sorgulatıyor. İktidar, kurduğu oyun planıyla; muhalefeti dağıtmak, etkisizleştirmek ve kendi istekleri doğrultusunda anayasa değişikliği yapabileceği yeni ittifaklar oluşturmak istiyor.

Deyim yerindeyse, iktidarın büyük ortağı ateşin üstündeki kestaneleri küçük ortağına aldırmaya çalışıyor! Ancak her ne kadar büyük ortak şimdilik mesafeliymiş gibi dursa da küçük ortağın yaklaşımları, iktidarın seçim dönemlerinde muhalefete yönelttiği “terörle işbirliği” suçlamalarını boşa düşürmüş durumda. Bu da ister istemez, acaba iktidar bir anlamda “Harakiri mi yapıyor” sorusunu akla getiriyor.

MUHALEFET KUŞATILIYOR!

Muhalefetin temel dayanağı ve üstünlüğü belediyeler. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, belediye başkanları toplantısında, CHP’li belediye başkanlarının beğeni düzeylerinin arttığına dikkat çekti. Bu durumun ayırdında olan iktidar, belediyeler üzerinden muhalefeti kuşatmaya çalışıyor. Kayyum siyaseti bunun en somut adımı oluyor. Kreş-konser tartışmalarının ardında da bu gerçek var. Önceki dönemlerden gelen belediyelerin kamuya borçlarının tahsil edilmesi, iştiraklerin borçlarının belediyelere yüklenmesi ve belediye gelirlerinin tırpanlanması gibi uygulamalar; muhalefet belediyelerini mali kıskaç altına alıyor.

Bütün bu hamlelerle ve özellikle de kayyum siyasetiyle iktidar; Özgür Özel’in tanımlamasıyla, sandıkta kaybettiği belediyelere masada el koymaya çalışıyor. Ama bu aynı zamanda halkın iradesine el konması anlamına geliyor!

DEM DEMLENECEK Mİ?

Son dönemde sahneye konan siyasal oyunların düğüm noktasında DEM Parti var. İktidar bu partiyi muhalefetin yumuşak karnı ve zayıf halkası olarak görüyor. Buradan muhalefetin üstüne yürüyüp muhalefet blokunu dağıtmak istiyor. İmralı hamlesini bu çevrelere havuç olarak sunuyor. DEM Parti’ye bir anlamda postacılık yaptırmak istiyor. DEM Parti’yi, kendi siyasal beklentileri ve çıkarları doğrultusunda adeta demlendirmeye çalışıyor!

İktidar çevrelerinin asıl hesabı, DEM’in muhalefet blokundan koparılıp bazı küçük havuçlarla anayasa değişikliği hedefine yakınlaştırılmasıdır. Önümüzdeki günler DEM Parti için adeta turnusol işlevi görecektir. DEM çevreleri, ilkeli muhalefetlerini kararlılıkla sürdürebilecekler mi yoksa iktidarın siyasal oyunlarına ve hamlelerine mi destek olacaklar? Bunları hep birlikte izleyip göreceğiz.

ÖNCELİK, İKTİDARIN GİDİŞİ

İktidara yakınlaşmayı ve o çevrelerle iş tutulabileceğini düşünenlere uyarımız; son günlerde uygulanan kayyum siyaseti ve muhalif belediyelerin baskılanması, kuşatılması hamleleridir. Muhalefet bunları hiç unutmamalı ve göz ardı etmemelidir. Bu haksız uygulamalar, halkın büyük çoğunluğunun ve muhalefetin neredeyse tamamının karşı çıktığı temel meselelerdir. Muhalefet bu konularda ortaklaşmalı ve ilkeli duruşunu korumalıdır.

Terörün aşılması, acılarının sağaltılması elbette bu toplumun, hepimizin ortak isteğidir. Ancak çözümü bugünkü iktidardan beklemek ve düşünmek, büyük yanılgı olur. İktidarın 23 yıllık siyaset çizgisi ve uygulamaları, bunun olamayacağının çarpıcı göstergesidir. Muhalefet, terör sorununa ve Kürt meselesine kapsamlı bir çözümü şimdiden hazırlamalı ve topluma sunmalıdır. Muhalefetin tüm bileşenleri için ortak hedef, öncelikle bu iktidarın gidişi olmalıdır.